Özü Sözü Bir,Dürüstlüğü Kendine İlke Edinmiş,Dil,Din,Irk,Mezhep,Cinsiyet Ayrımı Yapmaksızın,İnsana İnsan Olduğu İçin Değer Veren Tüm Canlara Selam Olsun..HOŞGELDİNİZ..EROL BABA

Allah'ım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle, hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle.

"Düşman her türlü hileden aciz kalınca dost görünür:sonra dostlukla öyle işler çevirirki, düşman yapamaz." SADİ

Eğer bir gün Dünya'ya ait çok büyük bir derdin olursa, Rabb'ine dönüp " Benim büyük bir derdim var deme !      Derdine dönüp "Benim çok büyük bir rabb'im var !" de !!!

"Uğrunuza göğsünü kurşuna siper edebilecek bir dostunuz varsa ne mutlu size,benim var işte; ne mutlu bana Erol BABA 





BABAMSIZ TAM 102 GÜN (16 MAYIS 2015)


Insanin hayatinda milad olan dönemler vardir..babami,canim babami kaybettigimiz 3 Subat tarihi de benim icin gercek bir milad  oldu..Gülmeyi unuttum,icten gülmek hayal oldu...gözyasi sanki gözlerimden degilde yüregimden akar oldu..Cocuklarima ve kardeslerime kurban olurum dedigim cok olmustur ama simdilerde sürekli babama sana kurban olurum diyorum..Deniz Gezmis hayraniydim...Che'ye hayrandim meger benim kahramanim BABAM'dan baskasi degilmis...Zamanla azalir diyen dostlara sesleniyorum;azalmiyor aksine cok artiyor yüregimdeki sizi...Sefil BABAM,Yigit BABAM,Adam BABAM her daim aklimda her daim yüregimde...Ben babamin attigi tirnak olamam diyorum kendi kendime...sifirdan alninin teriyle calis cabala ve coluk cocugunun hayatini kurtar...her babayigidin harci degil bu...BABAM, Dünya'nin en iyi BABA'si sendin..Yoklugunu yüregimde degil benligimde fazlasiyla hissediyorum..Mekanin Cennet olsun...Tek umudum.tek tesellim insallah bir gün orda bulusacagiz..Özlemin cok ama cok büyük..SENI COK SEVIYORUZ KAHRAMANIM BABAM...NURLAR ICINJDE YAT

SIZ MILLETLE DALGAMI GECIYORSUNUZ (22 EYLÜL 2014)

Neymis efendim rehineler serbest birakilmis mis...Ulan adamlarin eline önce silahi ver,sonra 49 yurttasimizi resmen teslim et sonrada cik bayram olmuscasina törenler düzenle ve utanmadan rehineleri kurtadik de...Söyleyecek cok ama cok sey var...Türkiye kurtulus savasi yillarindan cok daha vahim bir döneme girdi cikarmi bilmiyorum...cünkü Kurtulus savasinda bu vatan ugruna gözünü kirpmadan süngüye gögsünü siper eden kahramanlarin  su andaki Türkiye'de olmadigini görüyorum...bir baska seyi daha görüyorum ki asil icler acisi olan o...Öyle bir nesil türemiski Türkiye cografyasinda parayi ver memleketi bir saniye düsünmeden satsin ve hatta baska seylerinide!

ADAM OLMAK HAKIKATEN COK AMA COK ZOR (17 Temmuz 2014)
Son zamanlarda ortaligi Paralellciler diye inletenlere cok degil bir cift sözüm var...Siz bu söylediklerinizin sadece bir cümlesini 16 Aralik'ta söylemis olsaydiniz alninizdan öperdim hepinizi...ama sizde ve neredeye hasa Allah deyip taptiklarinizda o yürek yoktu yani ADAM degildiniz,ADAM olsaydiniz bana degmeyen yilan bin yasasin demezdiniz.Mavi Marmara ile ilgili olarak yasanan gelismelerden sonra Fethullah Gülen'in aciklamalarina o zaman sus pus oldunuz simdi cikip onun üzerinden siyaset yapiyorsunuz,sizin aldiginiz aile terbiyesinide,aldiginiz egitimide,yasiniza basiniza bakmadan takindiginiz tavirida ben buradan oraya kadar ......(nokta nokta yani biiiiip)





EKMELEDDIN IHSANOGLU (26 Haziran 2014)

Sayin Ekmeleddin Ihsanoglu'nun cumhurbaskanligi adayligina karsi AKIT zihniyetiyle ayni cizgide kampanya yürüten sözümona solcular,sosyal demokratlar ; bu ülke yillardir sag zihniyet tarafindan sorumsuzca yönetiliyorsa tek sebebi sizsiniz cünkü sizinde ötekilestirme konusunda Tayyip Erdogan'dan farkiniz yok.Defolun gidin ki gercek anlamda sosyal demokratlar is basina gelebilsin,aksi takdirde sonumuz Suriye,sonumuz Irak vs.gibi olacak!!!

BU TOPLULUGA BENIM SÖYLEYECEK SÖZÜM YOK
(22 NISAN 2014)

Bu millete demiyorum cünkü millet olmak ayri birsey bunlara ancak topluluk denilebilir.Beyaz beyazdir,siyah siyahtir,hirsiz hirsizdir...elmayla armutun karistirildigi,hirsizligin,alcakligin prim yaptigi kalabaliklara ben millet demem,topluluk derim,tipki sigir sürülerine dedigim gibi..Yargiymis,oymus buymus hepsi hikaye...Allah'u tealanin sopasi yok lakin yetim hakki yiyenin burnundan fitil fitil geleceginden en kücük bir kuskum yok...


BEN KIYAMAM (13 SUBAT 2014)

Dizi izlemem daha dogrusu beni taniyanlar bilir Televizyonla cok fazla alakam yoktur.Sabah bir arkadasim mail atmis ve Sehzade Mustafa'nin babasi tarafindan bogduruldugu ani izledin mi diye soruyor.Simdi izledim.Bana ihanet ettin diyor ve oglunu bogdurtarak öldürtüyor.Ben evladim bana ihanet dahi etse ona kiyamam,zaten insan olanda kiyamaz ve hatta bir cok hayvanda kiyamaz.Günümüzde bile o dönemi ve yapilanlari savunan bazi yaratiklar var maalesef ve hatta öve öve yere göge sigdiramayanlar.Ben bu fikri savunanlara insan demiyorum,hayvanda demiyorum ve bunlar hangi türe girer bilmiyorum!


SÜTTEN CIKMA AK KASIK  (11 OCAK 2014)

Kilicdaroglu kötü,Bahceli kötü,Esad kötü,Fethullah Gülen Kötü,Zekeriya Öz kötü,Aziz Yildirim kötü,Komutanlarin tamami külliyen kötü..yani anlayacaginiz herkes kötü bir tek Ak Parti Sütten Cikma Ak Kasik!Allah sizi nasil biliyorsa öyle yapsin diyorum,el insaf hemde bin kez!

SÖYLEMESEM CATLARIM YA DA SÖVMEZSEM CATLARIM
 (6 Ocak 2014)

Son zamanlarda yasanan olaylar ile ilgili olarak konusacak cok sey var lakin ben sadece bir kac cümle yazacagim;
Düne kadar kahraman ilan ettiginiz kisiler nasil oldu da foseptik oldu?Siz yagmur nereye tarla oraya diyen yavsaklarsiniz ve benim size baska sözüm yok...isminizi yazmiyorum cünkü sizin gibi bitlere ödeyecek param yok su anda...süzme p..sniz o kadar!!!!




NICE YILLARA   (31 ARALIK 2013)
Bir yili daha geride biraktik ama nasil?Herkesin kendince nasillari var elbet...Umarim 2014 yili "ADAM'larin" yili olur...dili,dini,irki,cinsiyeti ne olursa olsun ne mutlu adam olana diyorum ve bu vesileyle herseye ragmen insan gibi yasama gayreti icinde olanlarin Yeni Yilini Yürekten Kutluyorum...Nice Saglikli ve Huzurlu Yillara....Erol BABA

ELHAMDULILLAH (09 ARALIK 2913)

Elhamdulillah biz müslümanlarin sikca kullandigi ve yaradana sükretmek (sükürlerin basi) anlaminda bir kelimedir.Cevreme bakiyorumda adam nerdeyse her cümlesine Elhamdulillah diyerek basliyor ama yemedigi halt yok..bunu yargilamak elbet bize düsmez ama bu kadar önemli bir kelimenin ne idügü belirsiz ve hatta belli ! insanlarin agzinda her firsatta dile getirilmesi bence müslümanliga yapilan kötülükten baska birsey degildir.Adamda ne ararsan var ama ne ararsan!Soruyorsun nasilsin ? Elhamdulillah ....Nereye gidiyorsun? Elhamdulillah ....Nerden gelyiorsun? Elhamdulillah ....yani adam kelimenin yüceliginden bihaber her cümlesine Elhamdulillah  diye basliyor ama yüregi kapkara..fitne fesat basta olmak üzere hertürlü haramla mesgul...bugün bizi yönettigini sanan bazi beyefendiler de buna dahil..her firsatta Elhamdulillah  biz müslümaniz felan diyorlar ama ben kendilerinin görebilecegi yere küllahimi koyuyorum,siz onu benim küllahima anlatiniz,Sizin ve sizin gibilerin ne bu Dünya'da ne Ahirette yeri yok...Öyle Elhamdulillah  müslümanim demeyle bu isler olmuyor haberiniz olsun sizi gidi IFTIRACILAR....



  
BUNDAN SONRA BÖYLE (05 EKIM 2013)

Pasaportla ilgili bir sorunumuzu cözmek üzere mesai saatleri disinda Alman polisini ariyoruz,telefonun ucundaki memur olabildigince nazik ve de yardimci olmaya calisiyor,kendisi isin icinden cikamayinca bizi bir baska telefona yönlediriyor ki ordaki memurda bir önceki kadar kibar sagolsun.Telefonu kapatiyoruz ama kisa süre sonra bu kez kendileri bizi arayip yol gösteriyor ve ne yazikki bu kez Mainz Baskonsoloslugunu aramak zorunda kaliyoruz , bu kez telefonun ucunda ciddi anlamda tehlkieli bir köpek,dakika bir umutlarin kayboluyor,yani telefonun ucundaki havlama sesi bütün sevkinizi kiriyor.Mainz Baskonsolosu hakikaten son yillarda buraya gelen cok beyefendi ve icimizden biri lakin bütün mücadelesine ragmen ordaki yabanilerden halen kurtaramamis konsoloslugu.Dedim ya bundan sonra böyle;Bu vatandasa insan muamelesi yapan herkese tesekkür edecegim,adam gibi davranmayanlara ise küfredecegim.

HER DEVRIN ADAMI YAVSAKLAR ! (19 EYLÜL 2013)

Benim öyle genel yayin yönetmenim felan yok,yandas ya da yavsak medyanin serefsiz bir kurumunda da calismiyorum ve istedigimi yazarim..Bugün fazlasiyla küfredesim var..Bana ahkam kesip durmayin küfü+r bizim hayatimizin hemen hemen yarisi,sigaram yok,ickim yok,kumarda oyanamam;yani öyle sabit bir kötü aliskanligim yok..tek kötü huyum ki bana göre cok da iyi ediyorum,kafami bozana küfrediyorum,iyide ediyorum...
Her devrin adami yalakalar tüm Dünya'da vardir ama bizim ülkemizdeki kadar yavsagini az bulursunuz..isim verip o gavatlara tazminat ödeme niyetinde degilim ama inanin onlar kendini cok iyi bilir...spor dünyasindan tutun siyasete bolca vardir bunlardan memleketimizde..ulan ana avrat küfredeceksin,böyle serefsizlere,ezeceksin kafalarini böylelerinin..irtifa kaybetmeye baslayinca hemen baska kapiya..tarlalari kucaklarinda deyyuslar,yagmur nereye tarla oraya....Sizi Allah'a havale ediyorum...Erol BABA


BIZ BUYUZ (18 Eylül 2013)

Cok güzel oldu evet evet öyle güzel olduki kendimizi bir bok sandigimiz bir anda basta Ronaldo olmak üzere Real Madrid bize gereken dersi verdi...Yok söyleymisiz,yok böyleymisiz..hadi ordan derler adama...ulan her alanda biz buyuz iste..yok efendim Dünya'nin bilmem kacinci büyük ordusu bizdeymis!Güldürmeyin adami...vallahi,billahi,tillahi biz hemen her alanda koca bir balonuz..Kiyaslamayi Bati Avrupa ile yapin,Orta Afrika ile degil...Sagolasin Real Madrid basta Fatih Terim hepimize gereken dersi verdin diyecegim ama bu %60 lik topluluk agzina etsen ders almaz hicbirseyden...anlayana saz,davul,sivrisinek vs.




GÜLEY NENE'YI KAYBETTIK (10.08.20)

Sülalenin bana göre en önemli isimlerinden biri olan Güley Nene'yi (GÜLEY DENLI) bu sabaha karsi kaybettik...Hep söylerdim sayet üniversiteye gitme sansi olsa Türkiye'nin ilk kadin basbakani olacak niteliklerde bir insandi Güley Nene..Adam gibi adamdi..


Bircok kimseye oldugu gibi bizede emekleri vardi rahmetlinin...ben ve kardeslerim nene sevgisini Güley neneyle gördük,aslinda yazacak cok sey var ama bu acinin üstüne milleti kiracak laflar etmek istemiyorum..Hakkini helal et ailemizin mihenk tasi...seni unutmayacagiz,en azindan ben ve biz unutmayacagiz..Mekanin Cennet olsun..Nur icinde yat...CELIK AILESI ADINA TÜM SEVENLERINE VE YAKINLARINA BASSAGLIGI DILIYORUM....(10.08.2013  Saat :09:06)

1400 Yil Daha Gecse Birsey Degismez! (27 Mart 2013)

Hz.Muhammed (s.a.v) hakkin rahmetine kavusali yaklasik 1400 yil olmus ve  gecen bu 1400 yillik süre icinde biz müslümanlar halen bir olmayi basaramadik ve basaramayacagiz.Kutsal kitap Kur'an bile maalesef bizi bir araya getirmeyi basaramamistir.Aklin yolu bir derler ama bu sanirim biz müslümanlar icin gecerli degil.Ayet'i bile  bircok din adami! farkli farkli yorumluyorsa bizim daha cok ekmek yememiz gerektigi apacik ortada.Gecenlerde tanik oldugum bir tartismayi aktarmak istiyorum size,Konya'li bir arkadasimiz Arnavutluk'tan bir arkadasla müslümanlik üzerine tartisiyordu ve tartismanin bir bölümünde Konya'li arkadasimiz sordu ; Senin mezhebin nedir diye Arnavut arkadas söyle cevapladi ; Ben Hz Muhammed (s.a.v)'in mezhebindenim..yani olay bu kadar acik ve net,mezheplerde basta olmak üzere,tarikat,cemaat vs.bir dolu faaliyetler müslümanlari bölmekten,araya nifak sokmaktan baska hicbir ise yaramamis ve yaramayacaktir cünkü ortak payda cok az,ayriliklar olabildigine fazla..birde araya rant girince is tamamen rayindan cikiyor..Dedim ya biz bu kafayla devam edersek 1400 yil daha gecse bir olamayiz bir araya gelemeyiz!Bati bizi istedigi gibi kullaniyor ve sonra cöp kutusuna atiyorsa bunun ana nedeni müslümanlarin bu güclerin oyununa gelip bölünmeye meyilli olmasindan baska birsey degildir!



Önce Insan (10 Mart 2012)

Cok zaman oldu öncen insan diyeli ama kimin umrunda,gerci haksizlik etmemek gerek,Dünya'da önce insan deyip mücadele eden her renkten insanlar var ama bu hareketi Dünya genelinde bir güc haline getirebilecek düzeyde degil.Insanlari renklerinden,dillerinden,dinlerinden,milliyetlerinden dolayi ayiran alcaklarin sayisi maalesef daha fazla..Dünya'da yasayan her yedi kisiden birisinin ekmege muhtac oldugunu biliyormusunuz.Hal böyleyken birde insan ayrimi yapan mahluklari elimde olsa bu gezegenin disina iterdim.Sizden,bizden türü sacma sapan gruplasmalar bir baska bozuyor sinir sistemimi.Agzi pislik dolu adamlar parsellemis ulusal medyayi,atip tutuyor yem torbalarini dolduruyorlar...söyle bir bakin,adam gibi bir belgesel ya da ögretici egitici programlar varmi bu kanallarda...yok elbet..insanlara bu konulari isleyecek kurumlar ayakta uyuyor ve kendilerine verilen serefsizce görevi basariyla yerine getirmeye calisiyorlar..ben kendi dünyamda insan ayrimi yapmamaya calistigimi düsünüyorum,size de öyle bir Dünya'da yasamanizi temenni ediyorum....

Durdurun Dünya'yi Inecek Var (05.03.2013)

Saka bir yana sizinde zaman zaman bu sözü ya da benzer sözü söylemis oldugunuzu saniyorum...evet durdurun dünya'yi inecek var demek istiyorum bütün kalbimle..elimde bir tablo sevaplarim ve günahlarim diye iki ayri sütun,elbet bunun kararini hasa Allah'u Teala verecek ama ben yinede kendimce bir hesap yapiyorumda hem vallahi hem billahi sevaplarim günahlarimdan kat be kat fazla...sütten cikma ak kasik degilim lakin adamim diye piyasada dolasanlarin bir cogundan daha adam olduguma yürekten inaniyorum..nokta kadar menfaat icin virgül misali hic egilmemis olmak bile bana yetiyor..isyanim,haksizliklara...isyanim ezenlere ve isyanim bu Dünya düzenine ve o nedenledirki haykiriyorum durdurun dünya'yi inecek var ya da  ya da daha beterini haykirayim isterseniz ki o da Batsin bu Dünya...bu arada genclik yillarimizda dinlemekten fazlasiyla zevk adigimiz hislerimizin tercümani Müslüm babaya yüce Allah'tan rahmet diliyorum,sevenlerinin basi sagolsun...


Dünya Barisi mi Dediniz! (20 Subat 2013)
Söyle cevrenize bir bakin kardesin kardesle,ana babalarin evlatlariyla,komsunun komsuyla,eslerin birbirileriyle dahi anlasamadigi bu kahpe Dünya'da ülkelerin baris icinde yasamasini beklemek hayalcilikten öte birsey olmaz,bu düzenle yönetilen bir Dünya'da da baris felan olmaz...Dünya'yi yönetenler hayvanlar olsa belki biraz olsa umudum olurdu lakin "INSAN" denilen mahluk Dünya'ya kesinlikle baris getiremez...Sözüm mahluklara tabi gercek "ADAM" lar üzerine alinmasinlar.Saygilarimla



Kim ne götürmüs (15 Subat 2013)


Su üc günlük Dünya'da kim ne götürmüs gören ya da bilen varmi?Kimsenin hicbirsey götürdügü felan yok..Bu Dünya bos hemde bombos!Cirpinmalar bos,mücadele bos,insanim diye ortalik yerde dolasan bir yigin hayvan ötesi mahluk ve bir o kadar haksizlik...gücü yeten gücü yetene..birakin insanlari koca koca devletlerin yedigi haltlara bakinca,nesine güveneyim yalan dünyanin türküsünü söyleyesi geliyor insanin..özellikle bizim toplumun maneviyati yasama konusunda ciddi eksikleri oldugu bir gercek,deli dangalak bir kosusturmanin disinda yaptigimiz ne var Allahaskina..bu kosusturma icinde bir gün calacak kapimizi azrail,nereye kacacagiz o vakit; evde yokmuyum diyecegiz,henüz isim bitmedi mi diyecegiz,yanimiza ne alacagiz,hicbirsey...yani dedim ya kimse evet hic kimse birsey götürmedi götürmeyecek ve herkes bir kez ölecek öyle ya da böyle,en iyisi söyle kafamizi kumdan cikarip etrafimiza bir bakmali,toplamali,cikarmali,carpmali ve bölmeliyiz..gidiyorsakda öyle gitmeliyiz ve sellam...

Tahsil Cehaleti Aliyor (13 Subat 2013)

En cok sevdigim sözlerin basinda gelir bu söz ve defalarca dile getirip yazmisimdir.Evet Tahsil Cehaleti Alir Esseklik Baki Kalir....Yani öyle doktor,hakim,mühendis,avukat,ögretmen,milletvekili,bakan ya da basbakan olmayla adam olunmuyor,bunu o kus beyninize sokun ki o beyninde sizde oldugundan süphem var...Hatasiz kul olmaz demis büyüklerimiz,hayatim boyunca benimde hatalarim olmustur hasa ben peygamber degilim ama kalibimi basarim ki icinizde hatasi ve günahi en az olanlardan biriyim yani..sevap ve günah hanelerinize söyle gözucuyla bir baktimda sizin vicdaninizda cok daha günahkar oldugunuza kendi gözlerimle sahit oldum..ben birtek Allah'ima hesap veririm ve Allah sahittir ki o anlamda icim rahat...Etrafimdaki kara cahil öküzlerden usanmisken birde kendince mürekkep yalamis cahillerle ugrasiyorum ki,onlar hem daha tehlikeli,hem daha ahlaksiz ve hem daha tehlikeliler....dedim ya elbet hatalarim olmustur ama Allah'a hesabini veremeyecegim hicbir hatam olmamistir,bundan adim kadar eminim...Cehaleti alinmis essekligini muhafaza eden tahsillilerle karsilasmaminiz temennisiyle...


Canim Oglum Dogum Günün Kutlu Olsun (29 Ocak 2013)

Nice Yillara Saglik,Mutluluk ve Huzurla...gözlerinden öpüyorum....


Sayin Basbakanim Sehrimize Hosgeldiniz ! (15 Ocak 2013)

Bu haftasonu Gazi Sehrimize Gazi Recep Tayyip Erdogan Basbakanimiz geliyormus,elbet gelen misafire hosgeldiniz demek boynumuzun borcu ama sehrin her yanina koca koca Hosgeldiniz pankartlari  asip israf etmek neyin nesi anlayabilmis degilim ,tabi isin bir yaninda israf diger yaninda buram buram yagcilik..ben Sayin Basbakan'in yerinde olsam basarim fircayi nedir bu rezillik derim lakin,canim memelektimde bunu yapacak yönetici tipinin gelmesi pekde mümkün görünmüyor.Ne diyor A'RAF Suresi 31.Ayet Israf etmeyin cünkü Allah'u Teala müsrifleri sevmez.Tam da bize söylenecek bir ayet ama bizim kafalar öyle böyle kalin degil yani laftan anladigimiz yok.Tutturmuslar söyle gelistik böyle gelistik,nah gelismissiniz..cok gelistik diyenler gelinde size bir sehir turu yaptirayimda gözünüzün icine sokayim ne kadar gelismisiz,söyle deseler eh diyecegim "ya eskisine nazaran bircok konuda daha iyiyiz ama daha katedecegimiz cok yol var" Ama nerdee otur kalk gelismis Türkiye...Bir ülkeden insanlar,ekmek ve yakacak derdindeyse,halen 50 kisilik siniflarda ve rezil ortamlarda egitim almaya calisiliyorsa,bir tarafta zevki sefa icinde olanlar ve öbür tarafta kit kanat gecinmeye calisanlar var ise o ülkenin gelismis oldugundan bahsedilemez.Sunu diyebilirsiniz ya biz Suriye'den ve benzeri ülkelerden 50 sene öndeyiz deyin ama arkasindan sunuda ekleyin eh Bati Avrupa ülkelerinden ise 50 sene geriyiz.Oturup kalkip üc cocuk yapin diyenler,verin vatandasa cocuk basina 400 TL cocuk parasi herkes yapsin üc cocuk.Herkesin cocugunu yurtdisinda okutacak parasi yok,birakin yurtdisini adam gibi okulda okutacak parasi yok!Devlet okullari mi,cogunun durumu icler acisi,her okulda bir kac idealist ögretmen cirpinip duruyor,bir kismi ise aman ben mi düzeltecegim bu durumu deyip saldik cayira mevlam kayira mantigi ile hareket ediyor.Yani Sayin Basbakanimiz Hosgeldiniz derken,bunu yürekten söyleyin yagcilik olsun diye her tarafa afis asmayin,o afislere harcadiginiz para ile de en az bir okulun herhangi bir ihtiyacini karsilayin,ne dersiniz kötümü olur sizce?

GAZIANTEP'IN IHTIYACI YOK FÜZEYE,FÜZELERINI AL GÖTÜR RIZEYE.......(9 Ocak 2013)

Saadet Partisinin düzenlemis oldugu savasa hayir mitingine o soguga ve yagmura ragmen katilanlarin coklugu, tasidiklari renkli ve de manali dövizler hükümetin kanimca suyunun isinmaya basladiginin önemli göstergelerinin biridir.Bu kaniya kapilmamin ana sebebi bugün AKP yi yönetenlerin nerdeyse tamaminin Saadet Parti kökenli olmasindandir.Yani dogup büyüdükleri ve sonra terkettikleri miting alaninda kendileri hakkinda pekde güzel seyler söylemediler ve alani dolduran binlerce kisiden de ciddi sekilde aleyhte tepki aldilar.Alanda birbirinden ilginc dövizler vardi ama bence en ilginci ; Gaziantep'in ihtiyaci yok füzeye,füzelerini al götür Rize'ye...beni esas sasirtan aslinda cokda sasirtmayan konu ise bu mitingi satilmis ulusal medyanin görmezden gelmesiydi..Ulusal Kanal,Meltem Tv ve Flash disinda bahseden kanal olmadi..yazili basinda es gecti.Yani bizde Saadet'ten geldik en azindan bunlara bir kiyak yapalim felan denilmedi.Bunun adina siz demokrasi diyorsaniz bende size yesinler sizin demokrasi anlayisinizi diyorum...

Memleketin Ana Sorunu ( 05 Aralik 2012)

Sizi bilmem ama ben canim memleketimin ana sorununu buldum aslinda rahmetli Aziz Nesin meseleyi yillar önce tarif etti,o gün Aziz Nesin'i yerden yere vuranlar cok gecmeden adam hakliymis ya demeye baslamislardi.Memleketin ana sorunu RECEP IVEDIK yani, Türk,Kürt,Cerkez,Laz,Ermeni,Rum,Yahudi farketmez bu topraklarda yasyanlarin en az % 80 i RECEP IVEDIK.Tahsil cehaleti alir esseklik baki kalir misali bu Recep Ivedik'lerin icinde bir doluda üniversite egitimi almis olani var yani durum cok vahim.Hemen hoplayip ziplamayin üc kisi bir araya geldiginizde eminim sizde ayni dertten muzdaripsinizdir.

Simdi tarihi yanlis aktariyor diye dizi tartismalarina girenlere en güzel cevapi aslinda Sahan Gökbakar veriyor Recep Ivedik'le yani bizim bugünümüzü anlatiyor.Ben az söyledim siz cok anlayin.Saygilarimla

Sonbahar Yildizi (13 EYLÜL 2012) 

Ve ilk gördügünde anlarsin ki mevsim sonbahar…gökyüzünde gülümseyen yüzüyle gecenin zifiri karanligini aydinlatmaya calisan,safligi ve temizligi herhalinden belli olan.Allah’ina kadar karizmatik bir yildiz..Elimi uzatiyorum,dokunmak istiyorum dokunamiyorum,gülümsüyorum;gülücüklerle karsilik veriyor gülümsemelerime..cok uzagimda lakin bir o kadarda yakinimda,ismini bir ben biliyorum birde sen…binlerce yildiz arasinda bir baska isildiyor sonbahar yildizim,binlerce yildiz arasinda bir o’nu görüyorum..hepsi ayri ayri kiymetlielbet ama sonbahar yildizimin yeri elbet bir baska…ve sabah oluyor,geceden güne doyasiya bakistigim o güzellik gözlerden kayboluyor,saliyorum kendimi hüzün bulutlarinin üzerine kapiyorum gözlerimi ta ki tekrar gece oluncaya kadar…

DENIZ,HÜSEYIN VE YUSUF (06 Mayis 2012)

Bugün gercek Türkiye sevdalisi ve halk cocugu üc yigidin katledilislerinin 40.yildönümü...saygiyla aniyorum.Deniz ve arkadaslarinin idami yönünde oy kullanan hainlerin tamami tarihin karanliklarinda yok olup gidecekler,üc fidan ise ebediyen yüregimizde yasayacak.

Almanya’da Mahpushane (02 Mayis 2012) Avrupa’da ki cezaevleri ile ilgili bir cok hikaye dinlemisimdir ama bizzat Almanya’daki cezaevlerinde yatan üc gencimizden dinlediklerime dayanarak Almanya’daki cezaevlerinden biraz olsun bahsetmek istiyorum. Birinci gencimizin agzindan cikan ilk cümle ki bu arkadasimiz sadece 9 gün cezaevinde kaldi ; „ Anama küfretseler kimseye karismam bir daha“ Ikinci gencimiz ; Bir insan burda büyük bir suc islemeden önce kücük bir suc isleyip iceri girmeli ve o sartlari görmeli.(Bu arkadasimiz üc ay iceride kaldi) Ve son olarak ücüncü gencimiz ki kendisiyle dün yani cezaevinden ciktigi gün kisa bir görüsmem oldu,gözleri donuk,konusmazsan konusmuyor,sanki uyusturucu enjekte edilmis,sadece 5 ay iceride kalan bu genc arkadasimizin agzindan dökülen cümle ise ; Erol abi cok ama cok zor,aklim basima geldi!

Bu üc gencimizinde iceride bulunmalarinin sebebi öyle adam kesme felan degil yani basit sucla,demem odur ki birde agir suctan iceri girenlerin halini düsünün. Sabah 6 da hücre kapilari aciliyor,hücre cünkü burda kogus sistemi yok dolayisiyla kogus agasi da yok,herkese esit muameleKendiliginden uyanmayani gardiyanlar dürterek uyandiriyor,06:30 07:00 arasi banyo saati..Herkesin hücresinde bulundurdugu ve yikamakla yükümlü oldugu üc adet tabak..günde üc ögün yemek hemde ne yemek!…saat 10:00 civari günde bir kez olmak üzere bahcede yürüyüs..

Yemekler genelde ve nerdeyse her gün patatesin farkli bicimleri seklinde sunuluyor. Gardiyanlar icerisinde elbet sert olanlarda var daha kibarlarida var ama kaba güc ya da siddet kesinlikle yok.Bunlar bu genc arkadaslarimdan kisaca dinlediklerim ve onlarin bana anlattiklari..birde onlarin gözlerinin bana anlattiklari varki onlar cok daha ic acitici.Inanilir gibi degil ama resmen farkli birer insan oluyor Almanya cezaevlerinde yatanlar.Bu konuda ileride mutlaka daha kapsamli bir yazi yazacagim ama simdiye kadar edindigim izlenim dahi bircok seyi anlamama yetiyor.

Bu arada Aleaddin Cakici’yi da simdi daha iyi anliyorum.Hatirlarmisiniz kendisi sadece 6 ay kadar Fransa’da cezaevinde yatti ve ciglik cigliga beni Türkiye’ye iade edin cezami orda cekmek istiyorum dedi.Yani o insan haklarindan sikca bahsedilen Avrupa’da cezaevleri sartlarinin hayal edemeyeceginiz kadar agir oldugunu söyleyebilirim.Dikkat edin agir diyorum kötü demiyorum!Ikisi arasinda cok fark var cünkü.Yani mahkum devlet korumasinda,öyle Selcuk Parsadan ya da Musatafa Duyar olayinda oldugu gibi iceriyi savas alanina cevirme sansiniz hemen hemen sifir..merak ediyorum o olayda ihmali ya da ihmali asip kasti olan görevlilere ne türlü cezalar verildi acaba.

Türkiye’de ki durumu anlatmaya gerek yok..belli gruplar kapali kapilar ardinda da kendilerine bir dünya kurmuslar zaten.Gariban adamin nasil asker ocaginda,hastane kapisinda sansi yoksa mahpus daminda da sansi yok.Adam iceriden istedigi gibi disariyi yönetiyor..Her anlamda gücün zirvesine ulasmis insanlari,her anlamda gücsüz durumda olan infaz koruma memurlarina teslim ediyorsunuz ve daha neler neler.Elbet cezaevi acmak hüner edgil ama eger ihtiyac hasil olduysa adam gibi CEZA EVI acilmalidir SEFA EVI degil…adamin ocagini söndür ondan sonra cik disari adamin gözünün icine siritarak bak,bunu hic bir vicdan kabul etmez etmemeli.Suc varsa Ceza da mutlaka olmali lakin sucsuz yerede bir adam iceri atilmamali.Hakimler dosyalari inclerken laf ola torba dola türünden inceleme yapmamal!Polisin binbir zorlukla yakalayip adalete teslim ettikleri ayni dakikada serbest birakilmamali.Cezaevleri’nde gercekten isledikleri suclardan dolayi yatan binlerce mahkum oldugu bir gercek ama kuru iftira ya da sudan sebeplerden dolayi iceride yatan binlerce masum insan olduguda bir gercek.Bu ikisi arasindaki ince cizgi cok iyi ayirdedilmeli.Hakimlerin görevide en az doktorlar kadar önemli.Yani dava dosyalarina hazirlanirken bir ameliyata hazirlaniyormusacasina davranilmali.

Sözün özü suclu ve sucsuz ince eleyip sik dokunarak ayirdedilmeli ve suclu tipki Almanya’da ki gibi cezasini cekebilmeli ki cezaevine giderken bile cikinca sizi delik desik edecegim diyememeli.Ya da masum insanlari kapkac yöntemiyle soyanlar yakalandiklarinda kameralara dönüp söhret olduk diyerek kahkaha atamamali.

Belki yaniliyorumdur ama bu tipleri Almanya’da hemen yakinimizda bulunan Frankethal Cezaevi’nde 1 yil misafir edin ,ciktiktan sonra kapsa dahi kacamaz hale gelir.Türkiye’nin en büyük sorunlarindan olan güvenlik sorununun hafife alinmamasi gerekir diye düsünüyorum.Iki grup kavga ediyor,polis olay yerine intikal etmis polisi takan yok,halimiz bu kadar icler acisi.Siz gelin de öyle bir olaya Alman Polisi nasil müdahle ediyor yerinde görün…neyse yaz yaz bos…Sevgili Yilmaz Özdil o kadar yaziyor da ne degisiyor ki ben yazdigimda ne degisecek.Ne yapayim yazmayinca da icten ice kendimi yiyorum..Umarim her anlamda insanca yasayacagimiz bir ortam olusur günün birinde canim Türkiye’mde.

   

SAZ AYAR TUTMAZSA

17 NISAN 2012

Aslinda fazla söze gerek yok saz ayar tutmazsa, cikan ses ne calani ne dinleyeni memnnun etmez.Türkiye'de sazi ele alanlar sazin ayar tutmadigini kendileride biliyorlar, lakin cevrelerindeki yalakalar sazin ayar tuttugunu söyleyip sazi calmaya calisanida bilerek ya da bilmeyerek yanlis yönlendiriyorlar..dini imani olmayan alcaklar dinci kiliginda ortalikda dolanip duruyorlar..Yani böylesi koyun bir topluluk sanirim hic bir dönemde olmamistir.Insanlar herseye alismis yani afedersiniz ama agzina edilse sesini cikarmayacak,alkis tutup ne güzel caliyorsun diyecek.Baksaniza BAKAN olacak adamin biri benim cahil vatandasima ne diyor ; Madem benim geldigime sevindin hadi takla at hadi oyna diyor...Allah'tan baska birsey istemiyor inanin bana onuda yapmaya hazir amcam!Neden cünkü ayarli oyuncak misali olmusuz; yat yat,kalk kalk....Halbuki orda amcama ne firsat dogmus,bakan olacak adama dese ki ; Haddini bil ben senin baban yasindayim bana ettigin söze bak,cok istiyorsan sen takla at ya da sen oyna .Ama nerdeeeeeeeeeeee...Milletin büyük cogunlugu aninda takla atmaya ve oynamaya hazir...Simdi orda BAKAN olacak adam saz calsa ne güzel caliyorsun diyecekler,yalan söylese ne kadar güzel söylüyorsun diyecekler yani hayal edilemeyecek kadar yalaka bir toplum olduk gittik.Görmemisin bir BAKAN'i olmus cekmis kulagini koparmis..Ne alaka diyenler olacak icinizde ama maalesef ki durumumuz bundan ibaret.Caycuma'da 9 insan halen kayip kimin umrunda,Adnan Hoca'nin eski, birilerinin yeni müridi Acun Dominik'ten uyutuyor milleti.Acun Efendi'ye verilen görev bu!Sen uyut biz arkandayiz!Millet,Dominik'te ailelerinden ayri kaldiklarini söyleyip gözyasi dökenlere üzüldükleri kadar Filyos Cay'inda kaybolanlara üzülmüyor.Iste böyle dangalak bir toplum olduk ciktik!Ümraniye'de cöplük altinda kalanlar,Elbistan'da kömür altinda kalanlar nasil unutulduysa Filyos'ta kaybolanlarda unutulup gidecek.Belki oralardan bir Ozan cikar da kaybolanlarin anisina bir agit yakar ve biz de ordaki ana kuzularini bu yolla unutmaz ve anariz.Dedim ya ben israrla sazin ayari bozuk diyorum ama öte yandan ayarin cok iyi oldugunu söyleyenler de var.Bazen acaba objektif olamiyorum mu diye düsünüyorum ama inanin öyle degil cünkü her kesimden eski politikacilarin konusmalarini dinliyorum;Onlarda israrla sazin ayari bozuk diyor,düzen tutmaz diyor...bencede düzen tutacak gibi degil cünkü saz'a ne Amerika ne de onun uzantilarinin ayar vermesi mümkün degil..Saz'i Anadolu'dan bir yigidin elne verin,Milli ve manevi duygularini yitirmemis,satilmamis,bu ülke icin gözünü kirpmadan canini feda edebilecek bir yigidin eline verin bakin o saz'a ne ayar veriyor,o saz ne de güzel caliniyor....Saygilarimla

BUGÜN PAZAR

08 NISAN 2012

Üc gün gecikmeli de olsa birde burdan kutlamak istedim kizim Dilan Sila'nin 18.yas gününü..Yillar hemde su gibi akip geciyor.Ben kendi 18.yasgünümü hic hatirlamiyorum.Isin dogrusu o dönem ne yas günü kutlamasi vardi ne de cok özeldi böylesi günler bizim icin.Dilan Sila'nin 18.yas gününde ilk kez ciddi anlamda yaslanmaya basladigimi hissettim.Allah'tan tek dilegim saglikli bir sekilde su yasadigimiz Dünya'ya güzel seyler birakacak bir hayatinin olmasi..Canim kizima bir kez daha DOGUM GÜNÜN KUTLU OLSUN diyorum...NICE YILLARA..

ZAMAN ASIMI

13 MART 2012

Bugünü bir kenara yazin tipki Maras,Corum,Sivas Katliamlarinin tarihlerinbi bir kenara yazdiginiz gibi,bu tarihide bir kenara yazin.Bugün elini kolunu sallayarak disarida gezen katillere siz özgürsünüz denilen gündür.Cok sey söylemegecegim ama gün gelecek burnunuzdan gelecek ve insallah Dünya gözüyle ben bunlari görecegim.Kahrolsun fasizm ve onun isbirlikcileri.

                                                    Sadece Sevdim

Ne söz ve ne beste… söz ve müzik Reza Zarrab’a ait,yüregine saglik demekten baska ne diyebilrim ki bence son yillarin en güzel sarkisi,sadece sevdim,sadece sevdim diye haykiriyor Ebru Gündes ve bu sarki cuk diye oturmus Ebru Gündes’in sesine..bugün icin söylenecek tek söz bu olsa gerek sadece sevdim sadece sevdim sadece sevdim ben 

                                        Olmaz sana kalpten sitemim

Her ne dersem dilimden

Eğer seni incitirse bu kalp

 İnan sökerim yerinden

Anlamıyorsun gönül derdinden

Neler çektim elinden aaa

Kaç kere kırdın kaç kere üzdün

 Beni perişan ettin sen

Yine de ah etmedim

Sadece sevdim sadece sevdim sadece sevdim ben

Kıymaz sana kalpten bu yürek

 Her ne dersem dilimden

Senin için atmazsa bu kalp

Söküp atarım yerinden



Sadece sevmek he babayigidin harci olmasa gerek yani öyle cokarsizca sadece sevmek…bu duyguyu hepinizin yasamasi temennisiyle…….

MALATYA „KÜRECIK“

10 MART 2012

Biz uyumaya devam edelim elin oglu Malatya Kürecik’te sözümona füze kalkani’ni kurmus yetmemis askerlerini yani ajanlarini yollamaya baslamis bile.Bizim medya uyuya dursun,emperyalist ve Katil Amerika dün acikladi da onlardan ögrendik gelismeleri.Peki bütün bu olanlari görmezden gelen satilik medya patronlarina ve de kalemsörlere ne demeli?Ne diyecegiz !Tamamini Allah’a havale ediyorum . KÜRECIK, Malatya’nin Akcadag Ilcesine bagli 5-6 bin nüfuslu Türkiye’de bile cok az insanin bildigi bir yer iken bir anda Israil‘i korumak adina füze kalkanlarinin konuclandigi bir yer olarak Dünya gündeminde yerini aldi; aldi almasina ama bir iki ciliz protestonun disinda bölge halki basta olmak üzere herkes olan biteni izlemekle yetindi.Malatya Malatya bulunmaz esin derdi yillardan beri türkümüz (anlasilan o ki Amerika’da bu is icin Malatya’nin esinin bulunmayacagini anlamis) ama o Malatya’nin Amerika ve Israil’in cikarlarina hizmet edecegi hic kimsenin aklina gelmezdi.Nazim Hikmet „Sen yanmasan ben yanmasam nasil cikar karanliklar aydinliga“ demisti yillar önce ama bu olayda göstermistirki artik kimsenin sözümona yanmaya felan niyeti yok.Ülkemiz uluorta satiliyor kimsenin sesinin ciktigi yok.Bu hükümet döneminde Amerika,Israil ve diger isbirlikcilerine verilen ödünleri görmemek icin beyinsiz olmak gerekir.Adamin biri Anadolu topraklarini terkedip Amerika’ya yerlesmis ordan uzaktan kumandayla ülkeyi istedigi gibi yönetiyor,bunu anlamamak icinde ciddi saglik sorunlarinizin olmasi gerekir.Bir ülkeyi dis güclerin yikmasinin ne denli zor oldugunu anlatmama gerek yok.Ne zaman ki icerideki hainlarle isbirligine gidilir o ülke helak olur.Iste Libya; Yillarca ugrasti Batinin azili katilleri Kaddafi’yi uzaklastirmak icin ama basaramadilar.Ne zamanki Libya icindeki hainlerle isbirligi kurdular Kaddafi de,Libya’da tar u mar oldular.Sirada Suriye var ve sonra canim memleketim Türkiye.Bizde tahmin edemedginiz kadar hain zaten mevcut ve de haril haril calisiyor.Mustafa Kemal Atatürk Genclige Hitabesi’nde yillar önce ne demis lütfedip bir bakalim isterseniz „ Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler“Kimi yurttasimiz bilerek cogu bilmeyerek bu vatan düsmanligina alet oluyor.Elin oglu gelmis Malatya Kürecik’te askeri tesis insaa ediyor benim halkim bende dahil bön bön uyuyoruz.Ne bicim bir toplum olduk gittik anlamadim gitti.Acun denen adamin pesine takilpi gidiyoruz.Uyutuyorlar bizi hemde öyle bir uyku ki korkarim uykudan uyandigimizda cok gec olacak.Ilimli Islam diye diye bizi dinimize hasret birakacaklar.Yanibasimizda 1,5 milyon müslümani katledenlere kiyak olsun dedik,Malatya’ya davet ettik.Gerci Irak’ta katliami gerceklstiren Katil Amerika’nin ucaklari nereden havalaniyordu biliyormusunuz?.Adana Incirlik’ten…Bunlar daha iyi günlerimiz,biz millet olarak bireysel cikar pesinde kosmaya devam edersek,günü kurtarmanin pesinde olursak cok sürmez Dünya’nin kac bucak oldugunu gösterirler bize.Eee bosuna söylememisler Her Millet layik oldugu sekilde yönetilir diye..Bu Millet bu sekilde yönetilmeye layik degil lakin icimizdeki hain orani son dönemlerde oldukca artti haberiniz olsun.Saygilarimla

TÜM KADINLARIMIZIN

BU GÜNÜNÜ YÜREKTEN KUTLUYORUM...

NICE SAGLIKLI VE HUZURLU YILLARA......... 8 MART 2012

                                                 ALLAH’DAN KORKUN

                                                        (SUBAT 2012)

Kuldan utanmadiginiz iyiden iyiye ortaya cikti ama Allah’dan korkun ne olur.Nedir bu din’e mensup insanlarin sizden cektigi ? Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) zamanindan beri yüce dinimizi siyasete ve sonra ticarete alet etmekten bikmadiniz mi,usanmadiniz mi?Ama nerde sizde o ar damari? Kafayi yememek elde degil; Rahmetli Sülün Osmanlari ve benzeri dolandiricilari saymazsak özellikle biz Türkiye’liler en cok kazigi sözümona dinci (dinci diyorum cünkü bu sahtekarlarin hicbiri gercek dindar olmaz olamaz) kesimden yemistir.Dini siyasete alet edip siyasi güc elde eden bu sahtekarlar daha sonra dini ticaretede alet edip bir kismi saf cogu kendince kurnazlari hatiri sayilir sekilde carpmislardir.Yimpas,Kombassan,Jetpa hemen aklima gelenler ve son olarakda Deniz Feneri ki bu Fener ne Fener’mis ki dokunan yaniyor.Laf ola torba dola misali kisa süreli tutuklamalar ve sonra pardon deyip salivermeler.Millet bön bön olan biteni izlemekle mesgul.Gurbette müslüman müslümani dolandirmis tasasi hiristiyan Almanlar’a düsmüs ve Almanya bu sahtekarlar hakkinda dava acip mahkum etmis.Türkiye’mde ise tam tersi..önce davanin üc savcisina görevden el cektirilmis,simdiyse bu üc savci hakkkinda tutuklama talebiyle dava acilmis.Tam rahmetli Aziz Nesin’lik ne hikayeler oluyor su siralar canim memleketimde.

Tam 10 yil oldu Almanya’dayim ve burdaki vatandaslarimizi anlamakta hakikaten cok zorlaniyorum.Anlayan varsa delikanli gibi cikip anlatsinda bizde neyin ne oldugunu anlayalim.Nedir anlamadigim biliyormusunuz? Ya Allahaskina söyleyin nedir bu fabrikadan bozma yerleri satinalip hemde faiz ödeyerek cami sahibi ! olma aliskanligi.Cildirmamak elde degil ben Türkiye’de böyle sey görmedim,burda her grubun bir camisi var ve kimse kimsenin muhitine ugramiyor.Kusura bakmayin ama tam bir deli sacmasi.Yani gurbet elde zaten topu topu kac kisiyiz de cemaat sayisi 20’yi bile bulmayan binalari üstelik faizle kredi cekerek satin aliyorsunuz.Burda da ciddi bir rant var..birileri birilerini ciddi sekilde kazikliyor,benden söylemesi.

Haram yemede üstümüze yok ama Cami yapmada da üstümüze yok!Adama sormazlarmi bu ne perhiz bu ne lahana tursusu diye!

% 99’ u müslüman olan yüz bin camiili Türkiye,tam bir haram lokma cenneti veya cehennemi.Türkiye genelinde kacak elektrik kullanimi % 23,5.Yatirima ayrilan her 3 liranin 1 lirasi rüsvete gidiyor.Her yüz kitaptan 40’inin korsan yani haram kazanc oldugunu biliyormusunuz?
(Kaynak;Yasar Nuri Öztürk,Maun Suresi)

Burdaki vatandaslarimizinda Türkiye’dekilerden pek kalir tarafi yok.Onlar ne tür haramlarla mesgulller cok iyi bilirler.Yarasi olan gocunur!elbet alinteriyle ekmeklerini kazanan müminleri bu sahtekarlardan ayri tutuyorum.

Ne acidir ki yüzyillar boyu dini kullanan bu riyakarlar bu milletin omuzlarindan bir türlü inmemislerdir.Adami uyariyorsun,uyuma seni carpiyorlar diyorsun ; Cevap : Beni carpiyorsa bunlar carpsin. Kafayi yememek elde degil. Adamda her türlü hile yalan dolan var ama gel gör ki kendi ayarinda bir en fazla iki adam daha bulup,cahil insanlara önderlik yapmaya calisiyor ve de ne yazik ki yapiyor da.Sonrasi malum ama is isten gecmis oluyor lakin insanlar yine akillanmiyor yine akillanmiyor.

Aslinda yapmaniz gereken o kadar kolayki,söyleyeceklerim bir nesil icin bu saatten sonra cok zor ama orta yas ve daha alt yas gruplari icin henüz cok gec degil; Okuyun evet sadece okuyun,milletin uzaya gittigi cagda ayakta uyumayin ve okumaya kutsal kitabimiz Kuran-i Kerim’den baslayin.Kuran-i Kerim bize rehber olacaktir.Göreceksiniz ki yillar boyu bizi din maskesiyle nasil aldatmis ve de soymaya calismislar.Bu vesile ile tüm müminleri (dini kullananlari degil) saygiyla selamliyorum.Allah’im daima onlarin yardimcisi olsun insallah.

KIRCICEGIM

(17 SUBAT 2012)

Mevsimde, yüregimde kisi yasiyordu hemde ne kis;kar kiyamet ve sen ciktin karsima kar cicegi ya da kircicegim dedim adina.Agaclar cicek acmadi belki o anda ama gönlümde tomurcuklar actigina ben bizzat sahit oldum.Haberin olmadi daglara taslara adini yazdigimdan..yeminler ettim inandiramadim cogu zaman ama öyleydin iste Kircicegi'mdin  sen benim. Uzaktin hemde yüce daglarin basi kadar uzaktin belki bana ama bir o kadar da yakindin evimdeki reyhan kadar..altinin degerini sarrafi bilirmis,ben kiymetini bilemediysem de senin altin oldugun bir gercek....bilmem anlatabildim mi?

FENERBAHÇE AŞKI

(01 OCAK 2012)
Bu sabah durdum ve dakikalarca düşündüm..Benim ilk aşkım kimdi diye yani neye aşık olmuştum ilk olarak ve çok sürmeden buldum yanıtını.İlk aşkım kayıtsız şartsız FENERBAHÇE’mdi.Daha henüz 7 yaşlarındaydım ilk tanıştığımızda ve tam 37 yıldır iyi günde de kötü günde de birlikteliğmizi sürdürdük aşkımla,öyleki hayatımıza ciddi anlamda renk katan ender şeylerden biriydi Fenerbahçe.Hiç bir şey heyecanlandıramadı beni senede en az iki kez ezeli rakibimiz ebedi dostumuz Galatasaray’la oynadığımız maçlar kadar.Beni yakınen tanıyanlar bilir ve çok kimseye de ilginç gelir ki benim Türkiye’de Fenerbahçe’den sonra en sevdiğim camiadır Galatasaray camiası.Rakip olarak Galatasaray’dan başkasını bilmem,tanımam…yani Real’miş,Barcelona’ymış umrumda olmaz.Bana hiçbir galibiyet Galatasaray maçlarındaki kadar haz vermez.Şunu da itiraf etmeliyim ki Galatasaray’ın kötü gittiği günlerde Fenerbahçe tutkunu ben moralsizimdir.İsterim ki her daim iyi ve de güçlü bir Galatasaray’la oynayalım.Kazanmak elbet çok ama çok güzel lakin her zaman bizim sevinmemizde bir müddet sonra can sıkmaya başlıyor.Neden mi? En yakın dostlarımın çoğu Galatasaray’lı ve de kesinlikle bencil olmayan ben zaman zaman o dostlarımın da sevinmesini arzu ediyorum.Yani hep bana hep bana mantığı benim lügatim da yoktur.Hayat paylaştıkça güzeldir.Galibiyetleri bile zaman zaman paylaşmanın gerektiğini düşünüyorum.

Bu aralar doğruyu söylemek gerekirse birçok objektif futbolsever gibi benimde canım sıkkın.Aşkımın anlı şanlı başkanı aylardır demir parmaklıklar ardında.Dönen dolapların ne olduğunu bilen biliyor da bilmeyenler bön bön medyada ki bilgi kirliliğine aldanıp vay be Fenerbahçe neler yapmış deyip ileri geri konuşuyorlar.Bir tane babayiğit çıkıpta ya bu işin aslı şöyledir diyemiyor demeye cesaret edemiyor.Nasıl edecek ki?Alim Allah konuşanın arkasına gizli hafiyeler takılıyor,Cübbeli Ahmet Hoca misali derdest ediliyor.Neymiş efendim Cübbeli Ahmet Hoca Beyaz Kadın Ticareti yapıyormuş.Allah’tan korkun,utanın,sıkılın ve hatta yerin dibine girin.Adamı severiz ya da sevmeyiz ama Allah aşkına Hoca’nın ne diye içeride olduğunu bilmeyecek kadar safmısınız.Puzzle nedir bilirmisiniz?Çok değil birkaç parçayı bir araya getirin bu işinde arkasında kimlerin olduğunu göreceksiniz.Yani sözün kısası Cübbeli Ahmet Hoca ne denli Kadın Ticareti yapmışsa,Aziz Başkan’da o denli şikeye bulaşmıştır!Anlayana!!!Anlamayana sözüm yok..daha fazlasını söylemeye bende korkuyorum doğrusu!Söylemekten değil Cübbeli Hoca’ya atılan iftira türü bir iftiradan korkuyorum,bu yaştan sonra gavat olarak anılmaktan korkuyorum.

Başkanımız mahpus ama renklerimiz olabildiğine özgür…Çok şükür ellere,dillere vurulan kelepçeyi renklerin özgürlüğüne vuracak bir mekanizma olmadığı için, renklere olan aşkımızı doyasıya yaşıyoruz ama korkularımda yok değil.Ya bir gün aşkımı yasaklarlarsa…yaparlar mı yaparlar..vallahi yaparlar billahi yaparlar..bu işer boşu boşuna zaman kaybına yol açıyor deyip taraftarı terör örgütü üyesi olmaktan,aşık olduğum kulübü terör örgütü olmaktan dolayı kapatırlar mı kap a tır lar…Allah’ın bize o günleri hiç yaşatmaması temennisiyle………………

Nasıl İyi Baba Olunur? (16 ARALIK 2011)

Bu soruyla ilk karşılaştığımda Pele henüz 8 yaşlarındaydı.Bir gün iş dönüşü sitem attı bana ve bende ani bir çıkışla bağırdım çağırdım; Bir dediğiniz iki olmuyor,ne istiyorsanız alınıyor falan diye başladım yağıp gürlemeye ama çok sürmeden hayatımın en önemli derslerinden birini aldım Pele Bey'den ; İyi baba  çocuğunun her istediğini yapan baba  değil, çocuğuyla ilgilenen babadır.

Bu cevap şaşırtmıştı beni ki çevremdekiler benim çocuklarımla ne kadar ilgili olduğumu çok iyi bilirler.Demek ki çocuklarımız ilgininde daha fazlasını istiyor deyip hak verdim oğluma.Aşağıda buna benzer hoş bir öykü var,lütfen okuyunuz ve de olabildiğince uygulamaya gayret ediniz.İlgi = herhangi bir maliyeti söz konusu olmayan ve karşımızdakini oldukça sevidiren bir davranış şekli,hani çok çok ilgisizlere açıklama gereği duydum.Saygılar......

Baba bana "1 saatini" satarmısın

Adam yorgun argın eve döndüğünde 5 yaşındaki çocuğunu kapının önünde beklerken buldu. çocuk babasına, “Baba bir saatte ne kadar para kazanıyorsun” diye sordu…

Zaten yorgun gelen adam, “Bu senin işin değil” diye cevap verdi. Bunun üzerine çocuk “Babacım lütfen, bilmek istiyorum” diye üsteledi. Adam

-İlla da bilmek istiyorsan 20 milyon” diye cevap verdi..

Bunun üzerine çocuk “Peki bana 10 milyon borç verir misin” diye sordu.

Adam iyice sinirlenip,

-Benim senin saçma oyuncaklarına veya benzeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi, derhal odana git ve kapını kapat” dedi.

çocuk sessizce odasına ç;ıkıp kapıyı kapattı.Adam sinirli sinirli;”Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder.” diye düşündü.

Aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşti ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşündü, “Belki de gerçekten lazımdı”…Yukarı çocuğunun odasına çıktı ve kapıyı açtı… Yatağında olan çocuğa,”Uyuyor musun” diye sordu. Çocuk “Hayır” diye cevap verdi…

-Al bakalım, istediğin 10 milyon. Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm. Ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim” dedi… çocuk sevinçle haykırdı, “Teşekkürler babacığım”…

Hemen yastığının altından diğer buruşuk paraları çıkardı.

Adamın suratına baktı ve yavaşça paraları saydı. Bunu gören adam iyice sinirlenerek, “Paran olduğu halde neden benden para istiyorsun?… Benim, senin saçma çocuk oyunlarına ayıracak vaktim yok” diye kızdı…

çocuk “Param vardı ama yeterince yoktu ” dedi ve yüzünde mahcup bir gülücükle paraları babasına uzattı;

“İşte 20 milyon… Şimdi bir saatini alabilir miyim babacım?…”

Lütfen sevdiklerinize ve size ihtiyacı olanlara zaman ayırın…

                        ARAP BAHARI ( ARALIK 2011)
Tunus'ta güya bir gencin kendisini yakması üzerine başlayan olaylar sırasıyla önce Mısır’a daha sonra diğer Arap ülkelerine sıçradı.Tunus’ta Devlet Başkanı Zeynelabidin Bin Ali kaçarak en azından canını kurtardı,Mısır lideri Hüsnü Mübarek görevini bırakmak zorunda kaldı ve şu anda ülkesinde yargılanıyor,Libya’da ise Kaddafi ülkeyi terk etmek yerine sonuna kadar kalıp direnmeyi tercih etti ve maalesef sonu ölüm oldu hem de ne ölüm.Dedik ya Arap’lar kusura bakmasın lakin Arap’ların baharı’nda da düğün ya da bayramlarında da böyle görüntülere rastlamak mümkün.Benim esas içimi burkan ise Arap Bahar’ı nedense Amerika ve onun emperyalist işbirlikçileri nereyi isterse oraya geliyor mesela Bahreyn’i ya da Suudi Arabistan’ı ya da Kuwait’i teğet geçiyor lakin Suriye’yi unutmuyor. Bizdeki işbirlikçi ve satılmış medyada olaylara hep Amerika’nın penceresinden bakıyor ve bakmaya devam ediyor.11 Eylül benzeri bir hayal ürününü önümüze sürmüşler ve yerseniz bu diyorlar.Müslümanlıktan dem vuran köşe yazarları 1 numaralı Amerikancı kesilmiş şu sıralar.Türkiye için konuşuyorum burda her etnik gruptan yaklaşık 75 milyon insan yaşıyor ama yetişkin olanlar için söylüyorum % 50 si gözünü kırpmadan anasını boyayıp babasına satacak tipten insanlar.Yarası olan gocunur.Bu benim tespitim.Bir torba kömüre kendini satacak bir dolu insanın olduğu bir yerde Amerika’nın uşaklığını yapacak siyasetçilerin ya da medya mensuplarının olmasından daha doğal ne olabilir ki.Düne kadar Beşar Esad baş tacı ediliyordu,Halep’le Gaziantep çoktan kardeş şehir olmuştu,her şey güllük gülistanlıktı.Ne oldu da birden bire her şey değişti.Efendim Esad diktatörmüş ; sana ne ? Halkını eziyormuş ondan da bana ne.Suriye halkı halinden memnun değilse bugünkü (26 Kasım 2011) Hürriyet Gazetesinde Sayın Sebla KUTSAL’ın anlattığı üzere ŞİLİ’de henüz 23 yaşındaki öğrenci lideri Camila Vallejo’yu kendilerine örnek alırlar ve devrim nasıl yapılıyormuş ondan öğrenip devrimi gerçekleştirirler. Ekran başından bize anlatılan senaryoları izleyip ahkam kesmekten vazgeçelim.Şu anda Gaziantep’teyim ve Halep bana sadece 120km uzaklıkta.Ben henüz gitmedim lakin hem Halep’e hem Şam’a gidip gelen onlarca sanayici arkadaşım var ve Suriye’de hiçbir şeyin televizyonlarda gösterildiği gibi olmadığını söylüyorlar.Yani hepsi kurgu,yalan,dolan…ve bu arada Şam ve Halep’i ziyaret eden arkadaşların hiçbiri bende dahil Türkiyenin Güneydoğusunda herhangi bir ili gezi amaçlı dahi ziyaret etmeye cesaret edemiyoruz.Yani adama sormazlar mı ya sen git ve kendi başındaki bela ile uğraş, bizle uğraşacağına diye.Lütfen olaylara ve de haberlere farklı pencereden bakalım ve bakmayı öğrenelim.Öyle satılmış üç beş ulusal kanal ya da gazeteci müsveddesinin söylediklerine bakıp ahkam kesmeyelim.Ve unutmayalım keser döner sap döner gün gelir hesap döner.İşte o hesap döndüğü an katil Amerika ve işbirlikçileri o “BAHAR” diye adlandırdıkları yıkımı bir an düşünmez Anadolu topraklarına da getirirler.Saygılarımla.


GAMZE GÜL

(ARALIK 2011)

Andre Roberto Soares Da silva yani Beto,yani benim Brezilyalı kardeşim ve de futbolcum bir sabah beni arayıp Erol lütfen avukatımı ararmısın benim mesele ne olmuş sorarmısın dediği gün çevirdim Gamzegül'ün telefonunu;Karşımda nasıl birini bulacağım diye beklerken,telefonun ucundan öyle bir ses ki sormayın gitsin..tam bir "DOST" ve tam bir "CAN". Sagolsun o gün bana yardımcı olmakla kalmadı sevgili Gamzegül daha sonrada işi takip edip bana bilgi verdi ve ben hiç karşılaşmadığım,yüzünü görmediğim bu sese yüreğimden tam not verdim.Ara ara duruşmaların stresinden kurtarmak adına :) arayıp sordum ve biliyordum ki orada o benim çok sevdiğim İzmir'de güvenebileceğim bir dost eli vardı bundan sonra.Hani hep derler ya insanların kalbinin güzelliği yüzlerine yansır diye,kalp güzelliğinin sese de yansıdığını ben Gamzegül'de bizzat gördüm..Kalp,yüz ve ses güzelliği = GAMZEGÜL.Hiç karşılaşmadan İzmir'den Gaziantep'e bir gönül köprüsü kurulabiliyorsa,bu sadece insanların birbirine saygıyla yaklaşmasından oluyordur.Neden ülkemin insanları birbirine düşmanca tavır takınır anlayabimiş değilim.Aklımızı başımıza toplayıp,çevremizde dönen dolaplara gözümüzü kapamadan,ülkemize sahip çıklalım.Evet sevgili canlar umarım ki toplumumuzda ki Gamzegüllerin sayısı artar,Gamzegüller haklarını dağlarda değil,demokratik platformlarda ararlar ve bu coğrafyada yaşayan tüm insanlar gül tadında ve insanca  yaşam haklarına kavuşurlar.

BAŞSAGLIĞI

Sevgili Kardeşimiz Ümmet Kaya'nın biricik annesi bugün (14 Ekim 2011) hakkın rahmetine kavuşmuştur.Tüm KAYA ailesinin ve sevenlerinin başı sağolsun.

Çelik Ailesi Adına EROL ÇELİK

                                                                           GÜNAYDIN 

(7 EKİM 2011 GAZİANTEP)          

Sabahın tabiri caizse köründe uyanmak elbet kolay değil lakin bir kez vücut alışmaya görsün bir dolu avantajları da yanında getiriyor.Benim için güne başlayalı tam iki saat oldu.Sanırım bir tek Ali Ekber kardeşim bana yakınbir sattte uyanıyor hemen arkasından Sedat,Zafer,Faruk,İbrahim takip ediyordur.Bunları ise Şevket ve Aytin takip ediyordur.Mehmet eskiden de severdi uyumayı ama şimdi o kadar zaman bulabidiğini sanmıyorum.Tarık'ta da son durum nedir bilmiyorum.Sözün özü çok uyumayı oldum olası bir zaman kaybı olarak gören ben erken uyanmanın avantajını kullnıp şimdi sizlere bir kaç kelam ediyorum.Bu arada hepinize rahmetli Kazım Koyuncu 'nun HAYDE isimli parçasını armağan ediyorum...Evet dostlar HAYDEEEEEEEEEEEEEEE iş başına :)

http://www.youtube.com/watch?v=dbhmlsVQVpU&feature=fvwrel

                           

                                               Memlekette Sonbahar

                                                  ( 01 Ekim 2011) 
Halen Türkiye’de bulunuyor olmam nedeniyle sizlere canım memleketimle ilgili gözlemlerimi anlatmaya devam edeceğim. Bir çoğunuzun belki ilgisini dahi çekmeyecektir yazacaklarım ama pür dikkat okuyacakların da olduğuna yürekten inanıyorum. Uzun zamandır gurbet elde olup ta sadece kimi zaman yılda bir kez kimi zaman ise birkaç yılda bir kez Türkiye’ye gelip daha sonra döndüğünde ahkâm kesmenin pek doğru olmayacağına inananlardanım. Ya da ulusal kanallarda haber bültenlerini izleyip onların üzerine yorum yapmanın da çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Daha öncede söyledim memleketteki en önemli sorunlardan bir tanesi hem millet hem de devlet olarak ayranı yok içmeye tahtırevanla gider …….. mantığından bir türlü kurtulamayışımız. İnsan Almanya ile burayı kıyasladığında zaman zaman resmen tırlatacak gibi oluyor.Ya tuzu kuru olanları anladık lakin evine ekmek götürecek parası olmayanların dahi saçma sapan davranışlarını görünce çıldırmamak elde değil. Bir yarış ki sormayın gitsin.O, onun cep telefonu,diğeri öbürünün arabası ya da eviyle bir yarış içerisinde.Millet bu halde de Devlet çok mu iyi vaziyette?Devletin kurumları da enteresan işlerle meşgul.Halen evet halen kabile devleti anlayışından izler görmek mümkün.Kula kulluk anlayışı olduğu gibi duruyor.Kardeşim ben seninin memurun olabilirim lakin kölen değilim!Nerde,hak getire.Memlekete Başbakan gelecek.Şehirde ummalı bir çalışma.Caddeler yıkanıyor,aylardır kaybolmuş olan yoldaki şeritler yeni baştan çiziliyor.Neler neler…Başbakan’ın geçiş güzergahına dizi dizi dizilmiş polis kardeşler hem de ne dizilme.İşin başında her zaman yaptığımız gibi inanılmaz bir ciddiyet ve hemen sonrasında yavaş yavaş çözülmeler başlıyor.Bekle bekle bekle,gelen yok giden yok..Önce gruplar halinde toplanma sonra parktaki masaların etrafında oturma ve en sonunda iyice çileden çıkıp çimlerin üzerine uzanma pozisyonuna geçme.Az ileride iyiden iyiye sıkışan bir trafik polisi ise bir ağacın dibinde rahatlama pozisyonun da ki o esnada aklından geçenleri ben tahmin ediyorum da burada yazmamın uygun olmadığının düşünüyorum.Başbakan o güzergahtan geçti mi o’nu da bilmiyorum doğrusu!Yani daha bir dolu deli saçması manzara.
Bunun yanında daha önceki yazımda da bahsettiğim üzere sağlıkla ilgili ciddi bir çalışmanın olduğu inkar edilmez bir gerçek lakin kafamı karıştıran bir konu var ki o da en az otel sayısı kadar özel hastanenin açılmış olması.elbet açılsın yeter ki bu kez de bu yoldan devletin kasası boşaltılmasın.Benim milletim kusura bakmasın ama milletin hem de büyük çoğunluğunun esiri olduğu bir başka saçma söz var ki o da Devlet malı deniz yemeyen domuz ! Bu da çok itibar gören bir söz millet arasında ama bende buradan alenen ilan ediyorum ; Devlet malı öyle deniz falan değildir ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerde şerefsizin önde gidenidir!
Ramazan ayı boyunca belediyelerin yapmış olduğu organizasyonları da takdir etmeden geçmeyeceğim. İster A partisinden ol ister B partisinden aslolan objektif olabilmektir ki ben elimden geldiğince öyle olmaya çalışıyorum.Gaziantep Büyükşehir Belediyesi,Şahinbey Belediyesi ve Şehitkamil Belediyesi’nin yaptıklarını ve uğraşlarını inkar etmek haksızlık olur düşüncesindeyim.
Memlekette sonbahar kendini fazlasıyla hissettirmeye başladı bile..Şehit haberleri artık iyiden iyiye kanıksanır hale geldi.Bugünde beş şehit var deyip üzerine birkaç dakika ya konuşuluyor ya da hiç konuşulmuyor.Bu konuda anormal doluyum ama ucu bir yerlere dokunur deyip bu konuya şimdilik fazla girmek istemiyorum.Bildiğim tek şey yazık oluyor memleketime ve memleketimin insanlarına.Coni’nin keyfi yerinde ; Tüm Dünya’da kardeşi kardeşe kırdırıp sonrada alçakça seyrediyor olup biteni.Dedim ya bu konu başlı başına kaleme alınması gereken bir konu ki günü geldiğinde dilim döndüğünce bu konuda da yazacağım.Daha hayatının baharında gencecik yaşta teröre kurban verdiğimiz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Almanya’dayken zaman zaman efkar basar memleket burnumda tüterdi ama şimdi de orda ki ailemi ve canım dostlarımı fazlasıyla özlediğimi itiraf edeyim. Hepinize sağlıklı,huzurlu ve barış dolu nice günler temenni ediyor,bir sonraki yazımda görüşmek üzere hoşça kalın diyorum

                                                                                MOTOSİKLET

(13 EYLÜL 2011)

Oldum olası korkmuşumdur motosiklete binmekten..iki tekerli olması,yüksek hıza ulaşması,trafikte özellikle Türkiye’de çokda ciddiye alınmaması sebebiyle başlıbaşına bir tehlike motosiklet.Otobanları cehenneme çeviren psikopatların görüntüleriyle ilgili linki aşağıda vereceğim ( ya da youtube 'dan motosiklet yarışı Gaziantep yazıp izleyin) ama birde şehiriçinde tuhaf hareketler yapan sözümona aile babaları var,burada biraz onlardan bahsedeceğim.Yaklaşık iki aydır Antep’teyim,trafik’te kural felan hakgetire,bu duruma maalesef alıştım da alışamadığım bir konu aileboyu yapılan motosiklet gezileri.Adam beyinsiz (bunun imkanlarla felan alakası yok),motosiklete kask kullanmadan bindiği yetmezmiş gibi,eşiniş ve çocuklarınıda alıp salak salak trafiğe çıkıyor yetmiyor şov yapıyor.Bu durum burada yaşayan insanların çokda fazla garibine gitmesede beni çıldırtıyor.Kendi çocuklarını böyleine tehlikeye atanlara birilerinin çüş demesi gerekiyordu ki, daha fazla dayanamadım ve durumu 4 Eylül tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bir dilekçe ile bidirdim.Sağolsunlar konu ile ilgilenmişler ve de konu ile ilgili 9 Eylül 20111 tarihinde Gaziantep emniyet Müdürlüğü’ne bir yazı yazmışlar.11 Eylül tarihi itibarı ile bu konuda daha titiz davranıldığını bizzat gören sevgili dostum Şevket yarı şaka yarı ciddi ya Erol Baba Pazar günü kurallara uymayan motosiklet sürücülerini ekipler çeviriyordu dediğinde yüreğim buz gibi oldu,kurallara uymayan arkadaşların belki biraz canı yanmıştır ama inanın bana Allah korusun olabilecek bir kazada aile fertlerinizden birisine bir şey olsa daha fazla canınız yanacaktı.Yoksa bende burada yaşayan birçok insan gibi sizlerin farkında bile omazdı ama ne yapayım yanlışa göz yummak benim yapıma ters.Ülkede sadece PKK terörü yok birde hergün daha çok can alan Trafik terörü var,bunu akıllardan çıkarmamamız temennisiyle,herkese kazasız belasız nice günler diliyorum.Saygılarımla.Erol BABA

58 GÜNLÜK TÜRKİYE GÖZLEMLERİM

27 AĞUSTOS 2011

Bugün anavatana gelişimin tam 58.günü ve bu 58 günü kendimce sizlere özetlemek istiyorum.Bu konuda objektif davranacağımdan şüpheniz olmasın.Türkiye'm, evet canım Türkiye'm diye koşa koşa bazen uça uça geldiğimiz canım Türkiye'm... muhteşem bir coğrafi konuma sahip olan canım memelektimin maalesef aynı mükemmellikte ki insanlar tarafından yönetilmediği bir gerçek.Olaya sağ sol ya da sizden bizden anlayışı ile bakmıyorum bakmayacağım..Yönetenler maharetsizde yönetilienler çok mu iyi..boşuna dememişler böyle başa böyle tarak diye..Yöneten kırmızı ışık koymuş durun diye yönetilen kimi davarların umrunda bile değil,yöneten park yapmış bahçe yapmış,yönetilen kimi ayılar kırmış dökmüş..A partili yöneten kaldırım yapmış (ya da oğlunun kızının firmasına yaptırtmış) B partisinden bir başkası gelmiş daha henüz yapılan kaldırımları bu olmamış deyip yeni baştan yapmış ya da bir yakınına yaptırtmış.Anlayacağınız neresinden tutsanız elinizde kalır.Bir yanda inanılmaz lüks bir hayat öte yandan ellerinde devasa arabalarla çöp toplayan ana babalar ve inanın 8-10 yaşlarındaki çocukları.Söylenecek bir dolu olumsuz sıfat var bizim toplu için ama cuk diye oturanı inanılmaz iki yüzlü bir toplumuz..yönetilende yönetende aynı..yani yağmur nereye tarla oraya anlayışı..bu anlayışla iflah olmamız mümkün değil ama inanın kısa vadede düzelmemiz hiç mümkün değil.Sağlık hizmetleri konusunda epey yol alındğı açıkça görülüyor,bu konuda yöneten elinden geleni yapmış ama yönetilen bazı davarlara ne demeli ya da ne diyeceksin..Adam tuvaleti kullanmayı bimiyor,hastanenin koridoruna tükürüyor ve daha neler neler.Hasta yakınları doktorları,ev doktoru hasta yakını tekme tokat dövüyor.Sudan'da kısa süre önce büyükbaş hayvan yüzünden çıkan kavgada tam 600 kişi can verdi,geçen hafta Urfa'nın Suruç ilçesinde ise çocuk kavgası yüzünden çıkan çatışmada 5 kişi can verdi.Aslında anlayan anlamıştır ne demek istediğimi.Alışveriş merkezleri,alt ve üst geçitleri tam Avrupai hatta Avrupa'nında önünde ama kafanın içi benim tam 25 yıl önce bıraktığım yerde! 58 günlük izlenimlerim arasında en çok dikkatimi çeken şey bu ülkede ciddi bir emniyet sorunu var.Yani bu ülkede maalesef devriye gezen emniyet mensubu memurların büyük çoğunluğu görevlerini ihmal ediyorlar.Adamın gözünün önünde tam 5 kez kırmızı ışık ihlali yapıyorlar ki ben gözümle şahit oluyorum bu olaya,beyefendi lütfedip durdurmuyor.İnanın bana polis görevini layıkı ile yapsın,kimi sişyasetçilerde polisin üzerinden kirli ellerini çeksinler iç güvenlikle ilgili bir çok sorun aşılır.Yani kimsenin yanına yaptığı kar kalmamalı,suçlu kimse cezasını görmelidir ama burda nerdeeeeeeeeee.Sözün kısası 6 hafta izine gelip Almanya’ya geri döndükten sonra “ ya bizim memleket Cennet ben memelekete döneceğim 20 adet inek alıp besicilik yapacağım “ diye sağda solda konuşan dostlara tavsiyem bir kez daha düşünün,yani bu işler ordan göründüğü kadar kolay değil,memleket hepimizin memleketi ama sizin öyle bahsettiğiniz gibi Cennet felanda değil.Görüşmek umuduyla..

HERŞEY DAHIL 499 EURO

23 Nisan 2011

Evet sevgili dostlar son zamanlarda siklikla duydugumuz hersey dahil tarzi tatil reklamlarindan sonra kisa süre önce Almanya'da yerel bir gazetede gördügüm ilani sizinle paylasmak istedim.Evet burada bir cenaze firmasi isteyeni hersey dahil 499 Euro'ya gömüyor üstelik 24 ay da taksit yapiyor.Su ekonomik sartlarda bu fiyati ve taksit imkanini görünce ciddi ciddi insanin ölesi geliyor.Saka bir yana tabut,iki farkli kefenden biri,mezarin esilmesi,meftanin iceriye yatirilip üzerinin kapatilmasi bu fiyata dahil.Gözüacik girisimcilere duyrulur,bu taksitle defin ve aile mezarligi isine Türkiyede önayak olun inanin talep patlamasi yasarsiniz.Hatta canim memelektimde konu kredi ve taksit olunca dahada cazip imkanlar bulacaginizdan eminim.Tabi ciddi bir konu daha var isi takside bagladin ve öldün geri kalan taksidi kim ödeyecek,konu ile ilgil firmayi arayip bilgi alinca sizlerlle paylasacagim.Ama sundan eminim Almanya'da taksidi ödemediniz diye sizi mezardan cikarip atmazlar da Türkiye'de ne olur bilmem!Yinede bu konuda bir fikrim var,kuvvetle muhtemel firma sahibinin avukati,icra memuru ve mezarliktan bir imam sizi ziyaret eder ve sizi orda da rahat birakmayip yemin olsun mezar yerinizi haczederler.O nedenle taksitle deyip herseye sazan gibi atlamamakta fayda oldugunu düsünüyorum.

ALMANYA'DA KATLIAM

6 Nisan 2011

Almanya'nin Danheim Kenti yakinlarindaki Gonheim Köyü'nde tarla takim yüzünden meydana gelen olayda iki aile tasli sopali ve daha sonra silahli olarak birbirlerine saldirdilar.Olay sonucunda Müller asiretine mensup 3 kisi Fischer asiretinden ise 5 kisi yasamlarini yitirdiler.Olaylarin büyümemesi icin kolluk kuvvetleri devreye girdiysede basarili olamayinca aksam saatlerinde bölgenin sözü gecen Seyhlerinden Seyh Thomas'in devreye girmesiyle iki aile arasinda gecici baris saglandi.

Evet sevgili dostlar yukarida tamamen hayli bir olay aktardim sizlere.Yukarida bahsettigimiz türden bir olayin Almanya'da yasanma olasiligi % sifir yani mümkün degil,böyle bir olay ancak kabile Devletlerinde yasanir,bu akilla yillarca AB kapisinda sürünür durursun,sonrada hirsindan kudurursun..Neymis efendim neden bunlari aliyorlarda bizi almiyorlar felan deyip ahkam keser durursun.Arada cok ama cok fark var,bu isler öyle stadyum ya da metro yapmakla felan olacak isler degil.Aslinda sizler yani sözümona bizi yönetmeye calisanlar sizde bunu cok iyi biliyorsunuz ama bunu dile getirebilecek cesaret yok sizde.Ben mi?Daha öncede dedigim gibi kimseye diyet borcum yok ki susayim.Bizim daha 1000 firin ekmek yememiz lazim.Bilmem anlatabildim mi?

NICE YILLARA

5 NISAN 2011

Tarih 5 Nisan 1994 Bilkent Üniversitesi 72.Yurdun 13 Numarali odasinda sampanyalar patlatiliyor ve resmen dügün havasi estiriliyordu.O gün 8500 mevcutlu Bilkent Üniversitesi'nin tek evli ögrencisi olan ben denizin biricik kizi Dilan Sila dünya'ya gelmisti ve sagolsun benim canim dostlarim bunu kutluyorlardi.Iste bugün 5 Nisan 2011 yani tam 17 sene sonra,kizimin 17. yasini kutluyoruz.Bu 17 yilda durusuyla bizi üzmeyen hanim hanimcik  bir evlat görüntüsü cizen biricik kizima bundan sonraki hayatinda mutluluklar diliyorum.Acimasiz ve de sömürgeci Dünya'nin kahpeliklerine rastlamazsin insallah..Olaki sanada rastgeldi  bu kahpeliklerden bir kac dirhem,kesinlikle pes etmeden,korkmadan,ödün vermeden mücadele edeceksin,dogruluktan dürüstlükten kesinlikle vazgecmeyeceksin..sonunda ölüm olsa dogru bildiklerini karsindakini incitmeden dile getireceksin.elbet güvendigin dostun ya da dostlarin olacak ama sana 44 yilin tecrübesiyle söylüyorum insan denilen mahlukata cok da fazla güvenmeyeceksin..Bu hislerle gözlerinden öpüyorum canim kizimin ve nice nice saglikli,mutlu, basarili yillar temenni ediyorum.

SIZ NASIL MÜSLÜMANSINIZ !

31 MART 2011

Baska ülkelerde güya islam adina yapilan vahsete zaten söyleyecek sözüm yok da bizim ülkemizdeki sözde müslümanlara bakinca onlarinda bahsettigim ülkelerdeki mahluklardan cok farki yok.Sadece tarz farkli,zulüm ayni.Bu adamalrin müslüman olduguna inananinda müslümanligindan süphe ederim ben.Burda yasayan Daniel isimli bir Alman arkadas var,bu arkadas birkac yil önce müslüman oldu ve bana sunlari söyledi ; " Ben Kuran'i okudum ve etkilendim müslüman oldum yoksa cevremde yasayan müslüman arkadaslarin yasam biciminden felan etkilendigimden degil." Daniel cok güzel bir noktayi vurguluyor,cevremizdeki müslümanim diye gecinen bazi sahtekarlara bakan insan Alim Allah dinden cikar.Durum bu kadar vahim yani.Adam Allah'in selamini verirken bile ticari cikar pesinde.Her türlü pisligi yap,sonra bir Cuma Namazi ile müslüman oldugunu san! 11 ay milletin anasini belle sonra Ramazan'da oruc tut müslüman ol ki o orucuda ne sekil tuutugun belli degil!Maalesef ve maalesef yüce dinimiz tüm Dünya'da bazi alcaklarin elinde oyuncak olmus!Ulan birakin herkes dinini kendi icinde yasasin,doyasiya yasasin,yürekten hissederek yasasin..Önümüzde secimler var.Hep beraber görecegiz dönen dolaplari,cahil halkin nasil sömürüldügünü.Kafir dedigniz kafir dedigimiz adamlar Dünya'yi yönetiyor,bizde turfanda hiyar gibi olan biteni izliyoruz.Laf ola torba dola.Neymis efendim one minute'mis sen onu anadoludaki cahil cüheylaya yutturusun,ben yermiyim.Perde önünde " one minute " perde arkasinda ise " Dükkan sizin" mantigiyla ebediyen usak olmaktan kurtulamayiz.Bir cift sözde Türkiye'da yasamaya calisan insanlarimiza söylemek istiyorum.Uyanin,akilli olun,birakin kisir cekismeleri,birakin ayrimciligi..bakin dibimizde Irak ne hale getirildi,Suriye'de neler oluyor..Yemin olsun kuklasi oldugumuz devletlere boyun egmege devam ettigimiz müddetce maaesef bizim sonumuzda onlardan farkli olmayacak.

ZOR DEGIL

28 MART 2011

Inanin bana zor degil,bir baskasinin yasadigi aciyi anlamak icin gözlerinizi kapatip kendinizi onun yerine koymaniz yeterli.Ya da bir baska deyisle ignegi kendimize batirdigimizda cuvaldizi baskasina batirmamiza gerek olmadigi inancindayim.Simdi herkes bir dertte lakin ben son günlerde Kayseri'de kacirilip gaddarca katledilen üc yavrumuzun derdindeyim.Yavrumuzun diyorum cünkü öyle hissediyorum.Allah'im kimseye böyle aci yasatmasin.Bende bu ülkede mutlaka idam olsun diyenlerdenim.Idama karsi olanlara sadece tek bir sey söylegecegim gözlerinizi kapatin ve bircik yavrular Türkan,Ahmet Tuna ve Dilruba'nin sizin cocuklariniz oldugunu düsünün ve hala idama karsi iseniz size lafim yok.Ben derimki o lanet olasi adami,saglik durumu ne olursa olsun farketmez,yani yok psikolojik sorunlari varmis yok öyleymis yok böyleymis farketmez,asin gitsin evet asin gitsin ki ders olsun evet ders olsun ders olsun!

ORTAYA KARISIK

03 MART 2011

Aslinda söylenecek ne cok sey var ama inanin olaylar öylesine hizli gelisiyorki yetisebilene askolsun.Burdan hareketle bende ortaya karisik yapmaya karar verdim,isteyen istedigi yerden alabilir.

Öncelikle gectigimiz günlerde vefat eden Necmettin Erbakan'a Allah'tan rahmet diliyorum.Seversiniz sevmezsiniz bilmem ama ben Hoca'nin ögrencilerini gördükten sonra Hoca'yi ciddi anlamda arar oldum.Tesbihte hata olmaz,boynuz kulagui gecer derler,Hoca'nin ögrencileri Hoca'yi fazlasiyla gectiler.

Her canli ölümü tadacaktir'tan hareket eden sevgili ögrenciler sanirim kendi söylemleriylede ciddi bicimde ters düstüklerinin farkinda degiller ya da böylesi islerine geliyor.Ne demek istedigimi anlayan anlar,anlamayanda umrumda degil dogrusu.Iki kelime edenin Silivri'ye sürüldügü bu dönemde ancak bu sekilde anlatiyorum hislerimi.Allah korkusu kalmamis,sözümona bir dönemin intikami aliniyor,bu akil ne sizi ne devletimizi hicbiryere götürmez.Kabile mantigi,asiret mantigi ile devlet yönetilmez.Birbirimze düsmanca davranarak nereye varacagiz.Herkes istedigi takimi tutar,istedigi partiye oy verir.Insanlarin siyasi ve dini kimlikleri kisiliklerinin,karakterlerinin önüne gecemez gecmemelidir ama kime anlatiyorsun.Sizden ya da bizden kavrami yakisiyormu size.Utanmadan siyasi literatüre geri zekalica yeni terimler yerlestirme cabasi icindesiniz.Yaziklar olsun.Insan keceyi suya attiysa herseyi yapar,sizin sekli semalinizde bundan ibaret.Yani keceyi suya atmissiniz ama inanin bana ne zaman olur bilmem lakin sizinde.............birine catma zamaniniz gelecek.Bu Dünya kalsaydi. Saddam'a kalirdi Hüsnü Mübarek ve benzerlerine kalirdi.

Adam olup sen ben diye ayrim yapmadan idare etmek bu kadar mi zor.Insanin ar damari catladimi herseyi yapar.Bu söylediklerim Türkiye'deki tüm siyasi partiler icin gecerli yani hepini aynisiniz.Gelen cukkayi doldurma pesinde.Allahaskina gelinde Bati Avrupali meslektaslarinizdan ders alin biraz.Bakin Almanya savunma bakani istifa etti neden mi?Doktora tezinde baska yerden alintilar oldugu ortaya ciktida ondan.Bizde bugünleri görürmüyüz?Cimbomlu cocugun dedigi gibi NAH GÖRÜRÜZ BABA NAH!

HERKES ADAM OLUR BIZ OLMAYIZ

20 SUBAT 21011

Neresinden tutsan elinde kalacak bir durumla karsi karsiyayiz,kimimiz cahilligimizden ,kimimiz fazlasiyla demokratligimizdan,kimimiz kömürden dolayi olan bitenin farkinda degiliz..Bana degmeyen yilan bin yasasin atasözü sözlüklerden cikarilsada yüregimizden cikmadikca böyle hiyar gibi seyreder dururuz etrafimizda olanlari.El insaf inancin,siyasi görüsün ne olursa olsun ülkedeki son gelismeleri kayitsizca izleyebiliyorsan yaziklar olsun sana..Aziz Nesin'i hakli cikarmak icin bu denlide gayret edilmezki..Öyle bir hal almisizki Allah korkusu kalmamis icimizde,toplumun büyük kesimi para icin,mevki makam icin kendini satacak hale gelmis.Isterseniz denemesi bedava..senin hirsizin kötü benimki iyi mantigi bu ülkeye hicbir fayda getirmez..halen ortalikta iyimser iyimser dolasan sözümona satilmis aydinlar sizede yaziklar olsun..Siyasi görüsünüz beni ilgilendirmiyor,serefsizlik yapmayin kaleminizi,kösenizi satmayin,köpeklik yapmayin..keske bende bazilari gibi banane ne deyip umursamaz olabilsem ama olamiyorum iste.Olan biten karsisinda,zalimin zulmü karsisinda hicbirsey yapamiyorsamda kendi icimde isyan ediyorum iste,bunuda yapamasam catlar ölürdüm herhalde..

DOST BILDIKLERIMIZ

20 SUBAT 2011

Kim dost kim dost degil görmek icin en iyi zaman basina bir hal geldigi zamandir.Gerci benim test edip onayladigim ciddi sayida dostlarim var lakin yinede dost bildigim ve de yanildigim tiplerinde oldugunu yasamis oldugum son bir aylik sürecte gördüm ve hayata bakis acimi birkez daha gözden gecirdim,iyide ettim.Simdi kendimi biraz daha az yipratmaya gayret edecegim.Birde cevrenizde adam gibi dolasan ama aslinda serefsizin önde gideni olan kisiler konusunda sizi uyariyorum.Insanlarin aklinda maalesef söyle bir inanc var adam sözümona müslümansa ya da müslümanim diyorsa o adam sütten cikma ak kasiktir.Sunu akliniza koyun ve cikarmayin..Hirsiz hirsizdir,alcak alcaktir,namussuz namussuzdur yani bu saydigim sifatlara sahip olmaniza ne dininiz ne etnik kökeniniz mani degil.Simdilerde bakiyorumda cevremdeki soytarilar,bir is iliskisi kuracagimiz zaman ilk söyledikleri elhamdüllah müslüman aileyiz,Allah Allah ne yapayim yani..sizin gibi laf bizi agzimizdan cikar deyip,birde müslümanlik maskesi takip milleti dolandiran cakallari ben cok gördüm...sizin gibilerin cani cehenneme diyorum..anlayana sivrisinek saz anlamayaninda cani cehenneme...saygilarimla

OLMAYA DEVLET CIHAN'DA BIR NEFES SIHHAT GIBI

24 OCAK 2011

Aslinda yazacak ne cok sey var ama tikandim resmen... eh öyle külhanbeylik felan sökmüyor..is saglik oldu mu,yasta kemale erdimi isler degisiyor..Neyse zaten uzun zamandir agritmadigim basiniz bugünde agritmak niyetinde degilim ama yarin sabah bogazimda olusan bir kist sebebiyle ameliyat olacagimi bilmenizi istedim.Umarim biran önce sagligima tekrar kavusurum.Birseyden eminimki bundan sonraki hayatim icinde hesabimi kitabimi bir kez daha gözden gecirecegim.Bilmem anlatabildim mi?Simdilik hoscakalin

ERBIL DENILEN MAHLUKAT'A

08 EKIM 2010

Adamda ne ararsan var,yani normal bir insanda bulunmamasi gereken bütün ahlaksizliklar var ama gelin görün ki bu kalitesizlikteki biri Türkiye'de halen Ulusal bir kanalda kendine is bulabiliyor.Bu kalitesizlikteki biri utanmadan "Aleviler'i" agzina alma cesaretini gösterebiliyor.cüss derler Mehmet Ali Erbil efendi ! Asagida sevgili Bekir coskun'un Alevi'lerle ilgli yazdigi yaziyi bulacaksiniz.Alevieleri tanimiyorsan okuda bir nebze birseyler ögren asagilik adam seni;Gerci senin zihniyetinde hem hükümet icinde hem Türkiye'de nice gavatlar var ama Allah islah etsin senide, onlarida islamyietin yüzkaralari.


Aleviler...(Bekir COSKUN)


ALEVİLER; 25 milyondur...

Aleviler; bu ülkenin yüz akıdır...

Aleviler; aydındır...

Aleviler; iyi vatandaştır.

Aleviler; okuyan, bakan, gören, dinleyen, bilen, anlayan, düşünen insanlardır.

Aleviler; her zaman uygarlıktan yanadır.

Aleviler; inançlarında samimi oldukları için kimliklerini asırlardır acı çeke çeke koruyabildiler.

Aleviler; tarihin bir kanlı hesabını sorarken, sadece kendi dizlerine vurdular.

Aleviler; "incinsen de incitme" derler.

Aleviler; yiğit insanlardır.

Aleviler; çalışkandır.

Aleviler; doğaya saygılıdır.

Aleviler; Allah’ın yarattığı tüm canlıları sevdiler.

Aleviler; kadını ikinci sınıf vatandaş sayarak, bir mal gibi görerek, ona şüpheyle bakarak, insan yerine koymayarak, kapalı kapıların arkasına hapsetmezler.

Aleviler; kadına güvenirler.

Aleviler; yobaz değildir.

Aleviler; saz çalarlar.

Aleviler; dans ederler.

Aleviler; ozanları-şairleri yakmazlar, edebiyatçıları kovmazlar, aydınları vurmazlar.

Aleviler; "el, dil, bel sağlamlığı" isterler.

Aleviler; çağdaş dünyanın reddettiği, akıl dışı hurafelere, batıl inançlara kanmazlar.

Aleviler; Mustafa Kemal Atatürk’ü severler.

Aleviler; ulusumuza çağdaşlık kapılarını aralayan devrim yasalarına yürekten bağlıdırlar.

Aleviler; laik cumhuriyete sahip çıkarlar.

Aleviler; dönek değildir.

Aleviler; kendi çıkarları için, hangi iktidar gelse ona yanaşıp yalakalık yapmazlar.

Aleviler; hiçbir zaman küçük hesaplar yüzünden Türkiye’nin aydınlık yoluna ihanet etmediler, etmezler.

Aleviler; vefalıdır.

Aleviler; dürüsttür.

Aleviler; yiğittir...
 

TAM 9 AY SONRA(16 EYLÜL)

DANGALAKLAR

Sayfa benim degil mi,kimsenin kalemsörüde degilim yazima istedigim basligi koyarim kimsede sesini cikaramaz.Evet size sesleniyorum;Türkiye Cumhuriyetini isgal eden DANGALAKLAR,sizler kendinizi cok iyi bilirsiniz kan emici alcaklar.Almissiniz elinize bir din istismarciligi dudurabilene ask olsun.Giybet basta olmak üzere her türlü alcakligi yaparsiniz sonrada sözümona müslüman gecinirsiniz.Ulan serefsizler sizin islamla yakindan uzaktan ilginiz olamaz,birakin islami sizin hicbir dinle isiniz olamaz.Devir sizlerin devri,yürüyün bakalim vatan haini,Amerikan usaklari amma bir gün sizede cüss diyen cikacak bak göreceksiniz.Medyada nice degerli yazarlar nice konulari gündeme getiriyor, getiriyorda ne oluyor ya da ne degisiyor.Neresinden tutsaniz elinizden kalacak bir ülke düsünün.Sonrada cikmis bana Avrupa Birliginden bahsediyorsunuz.Siz rüya görmeye devam edin,hos o birlige girsen ne olur girmesen ne olur bu kafayla.Kendi cikari icin vatani bir dakikada satacak bir dolu alcak ne ahkamlar kesiyorlar baksaniza,gebersenizde isim vermegecegim siz kendinizi cok iyi bilirsiniz.Halkin dini duygulariyla oynamaktan vazgecin,birakin herkes dini kendi icinde yasasin.Siz küpünüzü dolduracaksiniz diye,cocuklarinizin gelecegini satmayin.Kiminiz farkindasiniz cünkü kaniniz bozuk ama kimi saftirik geri zekalilarda bu hainlerin pesine takilmis gidiyor ya iste ona yaniyorum.Doluyum hemde cok doluyum..tek bildigim nefret edilesi adamlarsiniz.

BUGÜN PELE'nin Dogum Günü

(29 OCAK 2010)

Bugün 9.cu yasina giren oglum Mirkan Mirac Pele'yi gözlerinden öpüyor nice mutlu yillar temenni ediyorum

KINA GECESI

(24 OCAK 2009)

Kina gecelerini bilmeyenimiz yoktur, maalesef o gecelerinde son zamanlarda civisi cikti,o gecelrde gizemini kaybetmeye basladi,baksaniza sarkici Demet Akalinda kendisi icin kina gecesi yapmis.Allah askina akil var mantik var bu neyin kinasi ya da kina gecesi..bu saattten sonra kina gecesi yapipta o özel gecenin gizemini bozmaya katkida bulunmakta neyin nesi.Sarkici diye özellikle belirttim ve de sizlerden de rica ediyorum bu tarz insalara lütfen sanatci demeyelim.Sanatci olmak hakikaten basite alacak birsey degil.Dilimize dolayip dururuz santaci diye ama gercek olan su ki gercek anlamda sanatcilari basin dünyasinda ya cok az görürüz ya da hic görmeyiz.Bizim basin yayin kuruluslari da Demet Akalin türü sarkicilari ya da benzeri türkücüleri bize sanatci diye yutturmaya calisir.Büyük cogunlugu cahil olan izleyici ya da okuyucu kitlesinin ilgisini cekmek adina yaparlar bunlari.Aslinda inanin bana o haberleri hazirlayanlar bu haberlere en cok gülenlerdir.Neymis efendim Demet Akalin'a kina gecesi yapilmis,yok ya! Onlarca demokrat kodese tikilmis,Tekel iscileri ayazda hak arama mücadelesindelermis,halkin büyük cogunlugu ekonomik güclükler icerisindeymis kime ne..Demet Akalin kina gecesi yapti ya bütün dertlerimiz biter simdi..Biz ne zaman adam oluruz mus ? Biz adam olmayiz,olmayiz,olmayiz.....

  • It Aga isimli yazimi okumak icin lütfen Burdan Bakinca'yi tiklayiniz
  • Gülmek icin en iyi zaman gülme garantili fikralar icin lütfen Birazda Gülelim'i tiklayiniz


YENI YIL'A NASIL GIRDIK

(01 OCAK 2009)

Dünya yansa umrunda olmayanlara kesin olarak söyleyebilecegim su ki cok güzel bir Yil'a daha girdiniz!Nasil emin oluyorum bu Yil'ida iyi gecireceginize?Nasil olacak,nasilsa Dünya'daki hicbir olumsuz durum sizi

ilgilendirmiyor,dolayisiyla Yeni Senede de hersey istediginiz gibi olacak.

Yeni Yil'a nasil girdigimize gelince;Hüseyin Amca'nin hastanede olmasi sebebiyle herkeste bir burukluk hakimdi,üsenmedim saydim masallah 15 aile ve bu 15 ailenin 52 üyesi bir aradaydik.Ben dahada farkli duygular icerisindeydim,sebebine gelince ben Cinsin tekiyimde o'ndan..Almanya'da daha dogrusu Avrupa'da YENI YIL KUTLAMALRI elbet daha farkli oluyor..yani burdaki hicbir kutlamada Taksim'deki sapiklara rastlamak mümkün degil..Dogrusu ben Dünya adina bu Yil'danda cok fazla umutlu degilim  ama insallah ben yanilirim..umarim tüm insanligin kaderini olumlu anlamda degistirecek seyler olur Dünya'mizda.Bu duygularla herkesin Yeni Yili'ni birkez daha yürekten kutluyor,hakeden büyüklerimin ellerinden haketmeseler dahi bütün kücüklerimin gözlerinden öpüyorum..Erol BABA

NICE YILLARA

(27 ARALIK 2009)

2009'da bir bok getirmedi hickimseye umutlar 2010'a insallah!

NICE BAYRAMLARA

(27 KASIM 2009)

Kula kullugun olmadigi bir dünya temennisiyle hepinizin bayramini yürekten kutluyor,büyüklerimin ellerinden kücüklerimin gözlerinden öpüyorum,asagidaki türküyü hepinize armagan ediyorum.Saygilarimla.Erol BABA

http://www.youtube.com/watch?v=_EwyM2pgUUs

Sevgili Muhlis Akarsuyu'da rahmetle aniyorum

VEFA ÜZERINE BIRKAC KELAM

(22 Kasim 2009)

Vefa:Sadakat,sevgiyle bagli olma..hatir bilme ya da Vefa bozacisinin oldugu semt.Sizin icin ne ifade ediyor bilmiyorum ama maalesef ülkemizde özelliklede son zamanlarda Vefa bir semt adi olmaktan öteye gitmiyor.Her ortamda söylenir durur Türk Milleti cok vefalidir,gerci biz her konuda hep öndeyizidr ya!Siz onu benim küllahima anlatin.Vefa'nin  ne anlama geldigini anlamak icin size bir önerim var,lütfen zahmet edip asagidaki linki tiklayin ve de VEFA neymis görün ya da görelim :

 http://www.youtube.com/watch?v=4dTUjW93e9U

Robert ENKE,Almanlarin Dünyaca ünlü Milli Kalecisi (Bakmayin siz Fenerbahce'nin onu sadece 13 gün icinde gönderdigine ENKE iyi bir kaleciydi.) gectigimiz günlerde intihar etti ve maalesef sevenlerini ve futbol dünyasini derin acilar icerisinde birakarak ebediyete intikal etti.Robert ENKE'nin ölümünden sonra kendisine yapilan cenaze töreni ise asil anlatmak istedigim sey.Fazla söze gerek yok yukaridaki linki tiklayin ve de VEFA neymis görün.Bizde böyle kalabaliklara ancak bedava kömür dagitiminda ya da selde depremde mal yagmalamakta rastlayabilirsiniz.Evet o kadar cirkinlesiyoruz ki.Her firsatta gündeme getirdigimiz elhamdüllah müslümanim kelimesine ragmen öyle adilesebiliyoruz ki sormayin gitsin

 Benzer bir olay Türkiye'de olsa inanin bana isin icinde maddi cikar yoksa o havada Allahin kac kulu o stadyuma gelir.Dikkat ederseniz son zamanlarda Hakan Sükür gibi yillarca Türk Futboluna hizmet etmis birisi bile jübile yapmiyor,cesaret edemiyor:Yapsa ne olacak kac futbolsever gidipte Hakan Sükür'ü onore edecek.Yani öyle mangalda kül birakmamanin bir anlami yok,adamlara gavur deriz,hiristiyan deriz ucuz sohbetlerin mezesi yapariz ama yukarida Allah var o begenmedigimz adamlar bir cok konuda bizden cok öndeler tipki VEFA'da oldugu gibi.Saygilarimla.Erol BABA

Cem Garipoglu ya da Berkant P.

(21 Kasim 2009)

Cem  Garipoglu denen yaratigin yaptigi vahseti duymayanimiz kalmamistir.O nedenle o konuya simdilik tekrar dönmek niyetinde degilim,dikkatinizi dün aksam meydana gelen bir trafik kazasina cekmek istiyorum.Haber ajanslara aynen söyle düstü : Otobüs durağında bekleyen üç kadının ölümüne yol açan Berkant P, kazayı hafif sıyrıklarla atlattı. Dikkatsiz sürücü, önündeki otomobile çarpmamak için direksiyonu kırdığını, aracın kontrolden çıktığını söyledi.


Pendik'te aşırı hız sebebiyle kontrolden çıkan otomobil, otobüs durağına daldı. Kazada, durakta bekleyen 3 kadın hayatını kaybetti.

Feci kaza, Kurtköy'deki Formula 1 yolu Tepeören mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre İstanbul istikametinde seyreden Berkant P'nin kullandığı 34 GFV 18 plakalı otomobil aşırı hız sebebiyle kontrolden çıktı. Otobüs durağına dalan otomobil, Şakiba Sırtıkaya (36) Sultan Aydoğan (45) ve Melek Haskan (31)'a çarptı. Kurtköy'deki lüks villalarda temizlik yaptıkları öğrenilen 3 kadın olay yerinde öldü. Hafif şekilde yaralanan sürücü Berkant P., jandarma ekipleri tarafından gözaltına alındı.

Olayı anlatan sürücü, önüne çıkan araca çarpmamak için direksiyonu kırdığını ve kontrolünü kaybederek durakta bekleyenlere çarptığını söyledi.

Tam bir trajedi,gerci Türkiye gibi ülkeler icin cok da sürpriz degil.Ne olacak yani üc kisi öldüyse!

Benim dün geceden beri takildigim konuya gelince;Allahaskina söyleyin bu Cem Garipoglu denilen alcakla,Berkant P denilen yani soyadi aciklanmayan alcak arasinda ne fark var.Bence ikinciside tam bir yaratik ve de onun icinde adamakilli bir iddianame hazirlanmasi gerekki toplum icindeki bu Trafik Canavarlarinin sayisi biraz olsun azaltilabilsin ama nerde.Herkesin yaptigi yanina kar kalir bu ülkede.Ölenlere Allahtan rahmet,kalan yakinlarina ise bas sagligi diliyorum.

SEREFSIZLIK VE SATILMISLIK DIZBOYU

(24 EKIM 2009)

"Bir ülkede namuslular da, en az namussuzlar kadar cesur olmak zorundadır."ISMET INÖNÜ.  Aslinda uzun lafin kisasi bu iste, yani gercek olan su ki bugün sadece ülkemizde degil bütün Dünya'da maalesef ki namusuzlar daha cesur ve de güclü.Son zamanlarda yasanilan serefsizlik ve satilmislik karsisinda hangimiz ne yapiyoruz,gelen mailleri birbirimizle paylasmaktan öte.Kendimede kiziyorum,vatan sevgisi böyle olmaz,yani omuzumuzu bu yükün altina koymazsak mail ya da benzeri eylemlerle bir arpa boyu yol katedemeyiz.Vurup,kirmakta cözüm degil..demoktratik yolllardan hak aramaliyiz ama bunun icin kesin olarak bir lider lazim ve ne yazik ki o özellikteki bir lideri ben su an göremiyorum..Esas sikintida bu iste...Saygilarimla...Erol BABA


TÜRKIYE CUMHURIYETI'NDEKI TÜM YETKILILERE ACIK MEKTUP

 (20 EKIM 2009)

Almanya'da sahip oldugun her kurus kazancin devlete hesabini vermek zorundasindir,aksi takdirde basin ciddi sekilde belaya girer.Elbet bunu bilmeyenemiz yoktur.Esas merak ettigim Türkiye'de ki durum.Akil sir almaz sekilde hizli bir sekilde ekonomik yükselise gecenlere neden kimse hesap sormaz.Mesela 20 yilda bir adam nasil olurda sifirdan milyonlarca Euro'luk servetin sahibi olur,ayni adam bakarsin bir spor kulübüne baskan olmus,o olmus,bu olmus..olmusda olmus iste..yine bakarsiniz o adam devletin etkin isimleriyle kirve olmus,dünür olmus,dost olmusarkadas olmus yani dedim ya olmusda olmus..Allah'in bir yetkili kurumu cikipta sormaz o adama,ey Allahtankorkmaz kuldan utanmaz sen sunun surasinda daha üc bes yil önce metelige krsun sikardin simdi nasi oldu da yatlarin,katlarin,otellerin var..Yani tam bir Orta Afrika Ülkesi görünümü..Fincanci katirlarini ürkütmedigin müddetce sikinti yok.Bana burda yani Almanya'da birisi gelip ya arkadas 100 bin Euro paramizi Berlin'e götür sana 10 bin Euro verecegiz dese,kabul etmem,edemem..Devlet o parayi benim üzerimde ele geciririse o paranin hesabini vermekle yükümlüyüm.Benim canim memleketimde ise afedersiniz bir bakarsiniz hiyarin teki zengin isadami olmus,etrafindaki yalakalarda vay be helal olsun adama 5 yilda su serveti yapmis diye alkis tutmaktalar.Aslinda yazdiklarimin hepsi bilindik seyler,böyle gelmis böyle gidiyor simdilik ama birilerinin mutlaka cüss demesi gerekiyor ve bunu diyecekte Devletimizin yetkili ve de onurlu kurumlaridir diye düsünüyorum.Unutmayalim ki Devlet istedi mi yapar,yeterki istesin..Bunun icin asmasina kesmesine de gerek yok..Saygilarimla.Erol BABA

*Tam Tam Isimli Fikra Icin Birazda Gülelim Sayfasina Bkz.

AKLIN YOLU Prof.Azmi Hamzaoglu (17 Ekim 2009)

Yaklasik iki yil önce kizim Dilan Sila'ya Skolyoz(omurga egrilmesi) teshisi konuldugunda Almanya 'da sormadik kimse birakmadik yaklasik bir sene Heidelberg Üniversitesi Ortopedi Klinigine tasindik ama cok uzun arastirmalar neticesinde  cok sükür careyi kendi yurdumuzda sayin Prof.Dr.Azmi Hamzaoglu'nda bulduk.30 Mart 2009 günü 59° egrilikle girdigimiz hastaneden tam 10 gün sonra düzelmis olarak taburcu edildik.Temmuz ayi'nda ilk kontrol ve bugün ikinci kontrol.Sonuc:Kizimiz bugünden itibaren yüzme dahil her türlü sportif aktiviteleri yapacak,keman ve gitar kurslarina kaldigi yerden devam edecek..Darisi tüm saglik problemeri olan insanlara..Benzer rahatsizligi olanlara tek tavsiyem cok fazla gezip dolasip ne kendinizi ne yavrunuzu perisan etmeyin..önce Sayin HAMZAOGLU ve ekibine gösterin daha sonra karar verin.Birkez daha basta Sayin Prof.Dr.Azmi Hamzaoglu olmak üzere Florence Nightingale Hastanesinin tüm personeline yürekten tesekkür ediyorum.Saygilarimla.

ALMANYA'DA SABAH(16 EKIM 2009)

Son iki hatadir sabah 04:30'da uyaniyorum ve ise geliyorum yaklasik 1 saatlik sürede yani saat 05:30'a kadar gözle görülür bir hareketlilik oluyor caddelerde.Fabrikalarda isbasi yapacak insanlar saat  06:00'da ise basladiklari icin o saatte yola koyuluyorlar.06:00'dan sonra sehir eski havasina bürünüyor tekrar,yani ölü sehir oluyor..burda sokak köpegi felanda olmadigi icin(gerci burda da tavsan,sincap vb.hayvanlar kosusturup duruyor),yollarda in cin top oynuyor.Sabah sabah kosusturan tavsan ve sincaplari görünce aklima canim memleketim geliyor.Mesela Gaziantep'te düsünsenize tavsanlar,sincaplar parklarda kosup duruyor!Düsünemiyorsunuz bile degil mi?Dün Alman bir müsteri yaninda köpegi ile restorana girdi,bende köpekle giremezsiniz diye nazikce uyardim ve hemen arkasindan Alman kardesim beni cevapladi "...ama o daha bebek" bir ara icimden söylendim kendikendime "..bebek mebek dedim sonunda köpek".Adam köpegine sahip cikiyor da yeri geliyor biz insanimiza sahip cikamiyoruz..Herseye ragmen halimize sükretmekte fayda var cünkü burda baska ülkelerden gelen bazi insanlarida tanima imkanim oluyor,karsilikli görüs alisverisinde bulundugumuzda anliyorum ki bizden daha zor durumda olan ne ülkeler var.Bizden daha iyi durumda olan ülkeleri örnek alip ekonomik anlamda onlarin seviyesine ulasabilmek icin var gücümüzle calisacagimiz günlerin bir an önce baslamasi temennisiyle....

ÖZÜR(16 EKIM 2009)

Asagidaki yazimla ilgili olarak bir haberin dogru olmadigina dair bir uyari aldim.Aslinda bilgiyi bana gönderen arkadasimdam sanirim bazi noktalari atlamis.Yanlis anlasilmadan dolayi özür diliyorum lakin bu paragraf yazimin anafikrini degistirmiyor cünkü bizi kimlerin idare ettigini ve de idare etmeye calistigini bilmeyenemiz yok.Saygilarimla 

TUT SUNUN UCUNU DÖSEYELIM ABI ! (15 EKIM 2009)

Bir zamanlarin en popüler reklam sloganlarindan biriydi ve ne tasadüftürki o reklamda oynayan kücük cocuk Koray ile yillar sonra tanisma ve de birlikte calisma firsatimiz oldu.Son zamanlarda bakiyorumda yine birileri birilerine ucunu tutsada tutmasada dösemeye calisyor ve hatta dösüyorda..insanin inanasi gelmiyor lakin asagidaki metne kisaca bir göz atarsaniz kimin kime ne dösemeye calistigini sanirim daha iyi anlarsiniz.

 

"Bruksel  Zirvesi  Sonuc  Bildirisinden tek bir madde; okuduğunu anlayabilenlere  ve AB hayranlarının dikkatine.

Brüksel Zirvesi Sonuç Bildirisi' nden.....     
YORUMSUZ: Brüksel Zirvesi Sonuç Bildirisi'nin "Türkiye" başlıklı

bölümünden; "Presidency Conclusions"

Madde: 23.."..müzakerelerin yalnız Türkiye'yle değil, diğer devletlerle de yapılabileceğini... Müzakereler sırasında Türkiye birkaç devlete bölünürse veya güneydoğu bölgesinde bir Kürt devleti kurulursa, yeni bir karara gerek olmaksızın onlarla da müzakere  yapılacağına... "

Basimiza gelenler size sürprizmi bilmiyorum ama inanin bana degil ben bu günleri 1990'li yillarin basinda gördüm ve 2000'li yillar ile birlikte dogrusu umudumu yitirdim.1980 darbesiyle birlikte dahada koyunlastirilmaya ve de ayristirilmaya baslanan sevgili halkima borcluyum umutsuzlugumu.Sizler halen A Partisi,B Partisi ya da A Cemaati,B Cemaati dolasip durun elin oglu tut sunun ucundan diyor,tutarsin tutmazsin kanallar kazilmis ve o boru dösenecek..ya birlik olur o boruyu onlarin bir taraflarinda parcalariz ya da bölünür paramparca olur buyrun istediginz gibi döseyin deriz..Bilmem anlatabildim mi?Bu arada birde iceride buirileri birilerin boru dösüyor ya o'nuda daha sonraki dönemde ele alacagim. Saygilarimla.Erol BABA

ARANIYOR

Ne mi araniyor..sözüm meclisten disari ama günümüz kadinlarinin hemde cok büyük kismina Esek araniyor yani erkek degil!Özellikle son dönemde cevreme bir bakiyorumda kadinlar kendilerine es ya da erkek felan aramiyorlar düpedüz esek ariyorlar.Yani yulari kafaniza taktirip akilli uslu durursaniz sorun yok kör topal yürür evliliginiz,ola ki itiraz ettiniz o vakit boku yediniz.Yillarca ekonomik özgürlügü olmasina ragmen kadinlarina öyle ya da böyle sahip cikmaya calisan erkekleri su günlerde büyük bir tehlike bekliyor.Ekonomik anlamda rahata kavusan bazi kadinlarimiz maalesef ilk is kocalarinin kicina tekme vuruyorlar.Sözümona özgürlük adina her türlü budalaligi yapiyorlar.Yani gidisat hicde iyi degil haberiniz ola..saygilarimla..Erol BABA

BİR BAŞKA ALEM BENİM MEMLEKETİM
(2 Ağustos 2009)
Macaristan'dan başlayıp,Sırbistan ve Bulgaristan üzerinden Türkiye'min yolunu tuttuk..Kardeşim Ali,eşi çocukları ve birde Zico..Sakın yanlış anlamayın bu Zico Fenerbahçenin antrenörü Zico değil bizim Ali'nin iti Zico..Hayvan deyip geçmemek lazım,aracı ben kullanırken benden yüz bulamayan Zico kesinlikle ön tarafa müdahele etmezken direksiyona Ali geçince şımarık bir şekilde kendini ön tarafa atıveriyordu yol boyunca.Geçtiğimiz ülkelerde çorba parası yerini RED BULL'a yani enerji içeceğine bırakmış çünkü iki ülkede aynı sualle karşılaştık "Red Bull var mı?"eeeeeee ne diyeceksin saatlerdir yollardasın yok kardeşim ne Red Bull'u diyecek halin yok herhalde ki sıkıysa de bakalım anında bagajlar aşağıya,çoluk çocuk uğraş dur..Bizde ne yapıyorduk Red Bull sana kurban olsun deyip iki kutusunu feda ediyorduk.
Yol boyunca hep şunu düşündüm; Neden bu ülkeler Avrupa Birliğine alındılar ya da alınmak üzereler diye..aslında bir dolu her anlamda eksikleri var diye düşünüp durdum ama acı bir gerçek ama canım memleketime girince bu sorunun ya da bizim daha çok yol katetmemiz gerektiğinin yanıtını kendi kendime buldum.Cevap ne mi? O şimdilik bende kalsın!Onca kapıdan geçtik beklemedik meğer bekleme süresini Fatih Sultan Mehmet Köprüsü üzerinde geçireckmişizde haberimiz yokmuş,evet tam olarak yaklaşık üç saat köprü trafiğine takıldık.
Birşeyi itiraf etmeliyim ki bizim memlekette insan kendisini bir başka özgür hissediyor yani tarifi mümkün değil işte..kuş gibi hafifsin oralarda , ALMANYA'daki psikolojik baskı yok oralarda..
Birde uzun zamandır karşılaşmadığın,göremediğin dostları akrabaları görmek de mutluluğuna mutluluk katıyor elbet.Halamın kızı Arzu'yu nerdeyse 20 yılı aşkın süredir görmemiştim ama görünce tanımış olmam benim için hala önemli birisi olduğunun bir işareti değilde nedir?Yine aynı şekilde çok uzun zamandır görmediğim Sevgili Eda'da hiç değişmemiş.Bu iki ismi özellikle yazdım çünkü sağolsunlar benim haberim yoktu lakin her ikiside benim gariban sayfamı ara ara ziyaret ediyorlarmış.Her ikisine ayrıca teşekkür ediyorum.
Gittiğim günden itibaren benden yakın ilgilerini esirgemeyen sevgili Seçkin Hocam,Mehmet Ali Hocam,İbrahim Hocam,Kadir Hocam,Abdullah Hocam,Hasan Hocam,Murat Hocam,İsmet Hocam,İmam Ali Hocam,Zeki (Dede)Hocam,Masör Muharrem ve Uğur Kardeşim,Malzemeci Osman Kardeşim'i unutmak mümkün değil elbet,kendilerinede ayrıca teşekkür ediyorum.
Cuma (Reyhan) Bey her zamanki güleryüzlü ve babacan tavırlarıyla hep yanımızda oldu kendisine ayrıca teşekkür ediyorum.Halil (Aksu) Bey'yapmış olduğıumuz organizasyona en baştan beri vermiş oldukları destekten ötürü ayrıca teşekkür ediyorum.
Sevgili Gökdeniz'e ayrıca bir teşekkür..çocuk yaşına rağmen göstermiş olduğu misafirperverlik hakikaten takdiri haketti.
Birde sizlerin sayesinde tanıdığım kişiler oldu ki bunlar sevgili Şükrü Abi,sevgili Vakıf Bey ve sevgili Celal Bey..iyiki tanıdım sizleri..güleryüzünüz ve dostluğunuz için çok sağolun.
Sevgili Müdürümüz Hüseyin Bey ve çok şeker sekreteri Ayşegül Hanım'a da çok ama çok teşekkür ediyorum..Ekibin jokeri Sefer Bey'e,yemekhane sorumlulularına,güvenlikçi ve şoför arkadaşlarada kucak dolusu teşekkür ediyorum..Sizler herşeyin en iyisine layıksınız.
Benim canım arkadaşlarım İrfan,Ali Ekber,İbrahim,Sedat ,Mehmet ve Şevket'i zaten saymama gerek yok,daima yanımda oldular,sağolsunlar.
Bir özel paragraf sevgili Gürkan(Şıho) için açacağım..Allah ömür verdiği müddetçe yanında olacağımı bil yeter,gözlerinden öpüyorum.
Bir tesekkürde orda mücadele eden bütün futbolcu kardeslerime,Ismail Köybasi basardi,darisi sizlere diyor gözlerinizden öpüyorum.
Orda bulunduğum süre içerisinde en büyük desteği kimden mi aldım elbet ANNEM ve BABAM'dan,her ikisininde ellerinden hasretle öpüyorum.Allah başımızdan eksik etmesin onları.
Aslında daha yazacak çok şey var ama yukarıdan beni çağırıyorlar,nasılsa burdayız aklıma geldikçe aşağı iner karalarım birşeyler.Ben daima burdayım,olur ya sizlerde birşeyler yazmak isterseniz çok ama çok kolay erolbaba@erolbaba.com'a her istediğinizi yazabilirsiniz.Saygılarımla.Erol BABA

OLAMAYIZ ( 21 HAZIRAN 2009 )
Degisen Dünya'ya keske zaman zaman ayak uydurmasaydik ve de hic degismesegdik.Icimizde gecmisi özlemeyenimiz yoktur.Kim bilir ne sikintilarla bogusmuzudur gecmis yasantimizda ama yinede bitmemistir bu özlem.Teknoloji alip basina giderken,hayatimizi kolaylastiran nice yeniliklerle tanismisizdir.Neyini özleriz gecmisini? Neyinimi özleriz?Hani hep deriz ya insanlik ölmüs diye,evet iste, insanligini özleriz gecmisin baska birseyini özledigimiz yok. Halbuki nice düsünürler rehberlik etmistir bize bu topraklarda ama biz kendimize rehber olarak Kurtlar vadisi karakterlerini secmisiz,mafya bozuntularini secmisiz,ortacag zihniyetindeki karanlik kafalari secmisizdir.Yani görünen köy kilavuz istemez özellikle son 60 yildir kilavuzlarimizi kargalardan sectigimizden burnumuz "bok"tan cikmamistir ve ne yazi ki cikmayacaktir.Halinden memnnun olanlara lafim yok ama isyan eden bir avuc vatanseverin cektiklerini gördükce icim yanmiyor degil.Alim olmaya gerek yok.Haci Bektas-i Velinin dedigi gibi keske Elimize,dilimize,belimize sahip olabilsek ya..! ya da Mevlana'nin dedigi gibi, Sevgide güneş gibi olabilsek, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi olabilsek, hataları örtmede gece gibi olabilsek, tevazuda toprak gibi olabilsek, öfkede ölü gibi olabilsek, her ne olursan olsakda, ya olduğumuz gibi görünsek,
ya göründügümüz gibi olsak...Yetmedi Yunus Emre'nin dedigi gibi Yaratılanı hoş görsek, Yaradan'dan ötürü ama nerde, bizler Dünya'da halen yasayan canlilar icerisindeki en acimasiz varlillar oldugumuz icin birakin birer Yunus olmayi,Haci Bektas olmayi,Mevlana olmayi hasa onlarin sacinin teli dahi olamayiz.Saygilarimla.Erol BABA

Böyle Basa Böyle Tarak (06 Mayis 2009 )
1980 Askeri Ihtilali'ni cok net hatirlayanlardanim.O mangalda kül birakmayanlar kacacak delik aramis bulamamislardi,efeler,babalar,agalar,sözümona mafya bozuntulari toz duman olmuslardi.Darbeyi elbet savunmuyorum lakin yasa yapicilar Avrupa'dan birebir yasalari alip bizde uygulamaya kalktiklari müddetce basimiz beladan kurtulmaz.Egitim seviyemiz ortada yani demokrasi bize zaman zaman fazla geliyor,aci bir gercek ama bu böyle.Elle tutulur yanimiz yok iste.Adam her halt yiyor yaptigi yanina kar kaliyor.Alcagin biri Istanbul'un ortasinda gencecik kizi basini keserek ödürüyor aradan aylar gecmesine ragmen yakalanmiyor!Yani neresini tutsaniz elinizde kalacak bir ülkeyiz.Iste en son Mardinde meydana gelen olay..Simdi sorarim size..sucsuz günahsiz 44 insani böylesine katleden bu insan bozuntularini ne yapalim..Rahsan Hanima sormak lazim ne yapalim bu canileri..Ey insan haklari savunuclari ne yapalim bu canileri..her bir bokta Amerikan hayranisiniz ama nedense idam cezasi konusunda Avrupalilastiniz..Bu katliami yapan serefsizlere hepimizin ödedigi vergilerle ekmek alianacak su alinacak ve bu alcaklar yillarca beslenecek.Sizin icinize siniyormu bilmiyorum ama ben icime sindiremiyorum.Bizde bu kafa, bu bas oldugu müddetce bu basi bu tarakla taramaya devam ederiz.Bu kafaylada Avrupa Birligi denilen yere gebersekde giremeyiz.Söyle bir bakiyorumda yemin olsun adam gibi adam bulmak öyle zorlasti ki canim memleketimde..Herkes küpünü doldurmakla mesgul..görev aski felan hak getire..Ne olacak 44 kisi ölmüsse..Ölenle ölünmez ya..kalan saglar bizimdir mantigiyla yola devam..birisi cikip masaya vurmali ve o birisinin arkasinda milyonlar mertce,yigitce durmali..aksi takdirde isimiz zor,cocuklarimizin,torunlarimizin isi dahada zor..saygilarimla..Erol BABA

GECMIS OLSUN ALTIN KALPLI ADAM (06 Mayis 2009)
Kizim Sila'nin ameliyatindan hemen sonra ziyaretine gelen ilk isimlerden biriydi sevgili Murat Gögebakan,yogun bakimdan cikan kizimiza moral verdi,destek oldu.Simdilerde kendisinin rahatsizlik haberiyle hepimiz derin bir üzüntü icerisindeyiz.

Dualarimiz seninle altin yürekli adam..inaniyoruz ki en yakin zamanda sagligina kavusacaksin..Temmuzda görüsmek üzere..Gecmis Olsun

Prof.Azmi HAMZAOĞLU (01 Mayıs 2009)


Yaklaşık iki yıldan beri kızım Dilan Sıla'nın skolyoz yani omurga eğriliğinden dolayı sıkıntıları vardı.Almanya'da başlayan tedavi çalışmalarından beklediğimiz sonuçları alamayınca,bu konudaki arayışlarımızı Almanya dışında sürdürmeye karar verdik ve aradığımız ismi kısacası derdimizin dermanını kendi öz yurdumuzda bulduk.Sorduğumuz hemen herkes aynı ismi öneriyordu ki bu isim, ünü ülke sınırlarını da aşan Prof.Dr.Azmi Hamzaoğlundan başkası değildi.



2008 yılı Ekim Ayı'nda yapılan ilk tetkiklerin ardından değerli hocamız kızımızın ameliyat edilmesi gerektiğini söyledi ve 2009 Nisan Ayı ameliyat tarihi olarak belirlendi.Ameliyat öncesi dönemde yapmış olduğu konuşma ve de söylemiş olduğu sözlerle zaten gönlümüzde taht kuran sayın Hamzaoğlu,kızımızın ameliyatı sırasında ve sonrasında tarafımıza göstermiş olduğu yakın ilgiyle ne kadar iyi bir hekim olmanın dışında çokda iyi bir insan olduğunu birkez daha göstermiş oldu.Ameliyat sonrası,ameliyatı Türkiye de yaptırmakla ne kadar doğru bir iş yaptığımızı anladık ve çektiğimiz zahmete de yorgunluğada değdi.Kızımızı sağlığına kavuşturan büyük insan, değerli hekim sayın Prof.Dr.Azmi Hamzaoğlu'na ve tüm Florence Nightingale personeline sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.



Yoğun iş temposuna rağmen kızımızı ziyaret edip acılarını bir nebze olsun hafifleten Fenerbahçe Kulübü Başkanı Sayın Aziz Yıldırım'a,sanatçı sayın Murat Göğebakan'a,İzdivaç Programı sunucusu sayın Esra Erol'a,sayın Ali Özbir'e,yapımcı Sayın Hasan Basri sarıkaya'ya,imzaladıkları forma ve futbol topunu biricik kızımız Dilan Sıla'ya yollayan Fenerbahçeli futbolculara birkez daha yürekten teşekkür ediyoruz.
Uzun bir yoldu ve bu yolda bizi hiç yalnız bırakmayan gerçek dostlar vardı yanımızda..kendisi Suudi Arabistanda'ydı ama yüreği yanımızdaydı biricik Nevin Ceylan Aydar kardeşimiz ,sevgili Sema Kardeşim yoğun iş temposuna rağmen herşeyiyle yanımızda oldu ve İstanbul'un son imparatoru canım kardeşim İrfan,herşeyi biryana bıraktı,gece gündüz bizimleydi,çok kıymetli eşi Yasemin kardeşim gülüşüyle bize moral oldu,sevgili Göksel Arıcı ,Kadir Temel Doyuk ,Erol Boztepe ziyaretleriyle bizi son derece sevindirdiler.Hepsine çok teşekkür ediyorum.
Kolay değildi elbet bu yükü tek başına kaldırabilmek..Tüm aile etrafımızda kenetlendi,yetmedi bir kısmı onca yolu tepip yanımza geldi,gelemeyenler telefonla arayıp moral verdiler..başta annelerimiz-babalarımız ve kardeşlerimiz olmak üzere arayan soran,ismini sayamadığım tüm canlara çok teşekkür ediyor,büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öpüyoruz..
Birde sitem var elbet yüreğimde,gözünü para hırsı bürüyenler..onlara çok fazla şey yazmayacağım,sadece birşey hatırlatacağım..Rahmetli Sakıp Sabancı ne götürdüyse en fazla onu götürürsünüz,yani kaldırın kafanızıda etrafınıza bakın!
Evet sevgili dostlar,çok zor günler geçirdik ve bizim için Dilan Sıla tekrar doğdu diyebilirim..Dilan Sıla uzun zamandır kendisine Sıla denilmesini ister dururdu işte ben 31 Mart 2009'u kızımın ikinci kez doğumu olarak kabul ediyorum ve bundan sonra kızımı Sıla ismiyle çağırmaya çalışacağımı herkese duyuruyorum.Hepinizi saygıyla selamlıyorum.Erol BABA


SECIME DOGRU (08 Mart 2009)
Siz bakmayin benim buralarda olduguma,burdan da secim havasini soluyabiliyorum ve su siralar orada ne gibi dalaverelerin döndügünü cok iyi biliyorum.Yillarca orada yerinde soludum bu havalari.Burdan iddia ediyorum ki sagcisi solcusu farketmez hepsi ayni....Ben az söyleyim siz cok anlayin.Bunlarin hicbirinin derdi hizmet aski felan degil.Tek dertleri küplerini doldurmak.Elbette cok ama cok azda olsa idealist insan var iclerinde ama onlarinda cevrelerinde bir yigin dalkavuk dolasir durur.Simdilerde en cok konusulan cümlelerden biri nedir biliyormusunuz;A partisi kazanirsa bizim oglanin isi hazir ya da B partisi kazanirsa surayi bize verecek türünden seyler.Hani hep sorar dururuz Biz ne zaman adam olacagiz diye,kesin olarak söylüyorum BIZ ADAM OLMAYIZ..eee Esek oluncada sirtimiza semer vuran cok olur.Birkez olsun cocuklarimizin gelecegi icinde olsa cikar beklentilerimiz olmadan samimi bir sekilde oy kullanmaniz temennisiyle hepinizi saygiyla selamliyorum.Erol BABA


HAVA NASIL ORALARDA,ÜSÜYORMUSUN?(26 SUBAT 2009)
Kendimle basbasa kaldigim anlarda hep sormak isterim cok uzaklardaki sevdiklerime,Hava Nasil Oralarda,Üsüyormusun?diye.Evet su anda kendimle basbasayim,ve derin derin düsünüyorum,42 yilin degilsede son 19 yilin muhasebesini yapiyorum.Meger adam sandigim ne mahluklar girmis de cikmis hayatimdan.Benim hicmi kabahatim yok,elbet var ve en büyük hatam herkesi kendim gibi görüyorum ve sonra acisini cekiyorum.Bu Dünya öyle sizin düsündügünüz gibi degil,bastan asagi alcakliklarla dolu bir Dünya.Aslinda basarinin yollarini cok ama cok iyi biliyorum ama o yollar benim insan olma kriterlerime uymuyor ama eger bu yollari ögrenmek isterseniz hemen yazarim.Gerci ben kullanmadigim yollari dostlarimada tavsiye etmem ama illaki isteyen olursa iki cümleyle özetlerim.Sizinde, Hava Nasil Oralarda,Üsüyormusun? diye sormak istedikleriniz vardir belki,olur ya belki bana sormak istersiniz bu soruyu;Vallahi su siralar buralarda hava bombok..Havanizin iyi olmasi temennisiyle..Saygilarimla..Erol BABA

Var mı böyle dua edebilen?


Her kim bana düşman ise
Hak Tanrı ,Yar olsun ona
Her nereye varırsa
Bağ ve bahar olsun ona

Bana ağu sunan kişi...
bal ve şeker olsun aşı
Gelsin kolay cümle işi,
eli erer olsun ona

Önümce kuyu kazanı
Hak tahtın ağdırsın onu
Ardımca taşlar atana,
güller nisar olsun ona

Vurmaklığa kasd edenin,
düşem öpem ayağını...
Her kim bizi yerer ise,
Hak dileğin versin ona

Acı dirliğim isteyen
tatlı dirilsin dünyada
Kim ölümüm isterse
bin yıl ömür versin ona

Miskin Yunus,
Dünyada güldüğünü istemeyen
Ağladığım isteyene,
Gözüm pınar olsun ona

Yunus Emre
(Not: Siiri yollayan Zafer Bakbak Kardesime tesekkür ediyorum)

ADI YOK (19 SUBAT 2009)
Bugün size bir ülkeden bahsetmeye calisacagim.Adini söylemeyecegim bu ülkenin,bakalim verdigim ipuclarindan bu ülkenin neresi oldugunu bulabilecekmisiniz.Bu ülkede öyle siyasetciler var ki agzi Recep Ivedik denilen kisiden bile bozuk.Burasi öyle bir ülke ki bu ülkede yasayanlarin nerdeyse %80 i kendi cikarlarini ülke cikarlarindan önde görürler daha dogrusu üc kurusluk menfaatleri icin ülkeyi gözlerini kirpmadan satarlar.Üc tarafi denizlerle cevrili olan bu ülkede TÜRKIYE SIZINLE GURUR DUYUYOR diye devamli bagiran aktif bir grup yasamaktadir.Bu grup nerde bir vatan haini,soyguncu,her devrin adami var hemen onlarin yanibaslarinda yerlerini alip o meshur tezahüratlarini yaparlar,TÜRKIYE SIZINLE GURUR DUYUYOR.Bu ülkede din adami kisvesi altinda yasmalarini sürdüren kalabalik bir yobaz takimi yasmaktadirki bunlar güya din adina gözlerini kirpmadan adami keserler,asarlar olmadi tohumuna parami saydik deyip yakarlar!Bu ülkede yasyanlarin hic düsünmeden yaziyorum yaklasik % 80 i kus beyinlidir evet resmen kus beyinlidir.Bu kus beyinlerden bir kismiysa sözümona "AYDIN" adiyla anilirlar,sebebine gelince bu kesim DEVEKUSU beyinlidirde ondan!Memleket adina bir halt yapmayan bu AYDIN takimi mevzuu yabancilar olunca onlarin gözlerine girmek icin ve birde üc bes ödül kapmak icin afedersiniz ama kendilerini bile satarlar.Birde yazar cizer takimi vardir bu ülkede ki bu beyefendiler ise her bir b..ktan anlayan tiplerdir.Her konuda ahkam keser sonrada gider abidik gubidik yerlerde ya kafayi cekerler ya da kumar oynarlar.Bu ülkede herkesin yaptigi yanina kar kalir,kendisine neden esinizi öldürdünüz diye soran muhabire sen sorasin diye deme fütursuzlugunu gösterebilen KATIL de bu ülkede yasamaktadir.Cocugu yasindaki kiza tacizde bulunan sapik adami mahpustan kurtarmak icin rapor hazirlayan beyefendilerde bu ülkede yasarlar ve de maalesef bizim soludugumuz havayi teneffüs ederler.Bu ülkede adam gibi adamlar türlü bahanelerle ya asilir ya hapse atilir ya sürgün edilir,it kopuk ise basa tac edilir.Sanatci kisvesi altinda piyasalarda dolasan bir yigin ahlaksiz, bu ülkenin televizyonlarinda boygösterir .Hicbir sanat degeri olmayan deli sacmasi seylere ödül veren bir topluluk yasar bu ülkede ve sonrada renkler ve zevkler tartisilmaz denilip ciklir isin icinden.Bu ülkede sayet mevki makam sahibiyseniz birde karaktersizseniz gel keyfim gel,astigim astik kestigim kestik bir hayat yasarsiniz.Görevini yapan memurun bir günde sürgün edildigi tek ülkedir burasi.Bu ülkede birakin basbakani ,bakani milletvekili cocuguysaniz bile kimse kiliniza dokunamaz.Bu ülkede trafik kazalarinda her yil binlerce insan hayatlarini kaybeder ama ölen öldü kalan saglar bizimdir mantigi islemye devam eder..Evet sevgili dostlar halen bu ülkenin neresi oldugunu bulamadiysaniz lütfen mail atin size en az bu yazdiklarim kadar daha ipucu verecegim.Cocuklarimiza daha yasanilasi bir üke birkabilmemiz temennisiyle hepinizi saygiyla selamliyorum.Erol BABA

Fatih Urek, Kusum Aydin, Aldo ve Dr.Bilal (Gülmekten Bayilacaksiniz.bkz.Birazda Gülelim)

Gün Olur Dalarsa Gözleriniz Uzak Diyarlara(07 Subat 2009)
Gecenlerde genc kardeslerimden birisi söyle bir soru yöneltti bana; Erol abi sen bu sayfayla söyle böyle ugrasiyorsun da ne karin oluyor bu isten?O gün dilim döndügünce anlatmaya calistim ne karim oldugunu kendisine ama birazda burdan birseyler karalamak istiyorum konu hakkinda.Dostlugu hicbir cikar düsünmeden daima ilk sirada tutan insanlar icin maddiyat daima ikinci plandadir.Yani ben bu sayfayi kurarken bir gün bu sayfadan maddi gelir elde ederim diye bir fikre sahip olmadim.Tek amacim suydu ortak dostlarimizla akrabalarimizla nasil olurda sicak iliskilerimizi devam ettirebiliriz,nasil olurda birbirimizden haberdar oluruz.aslinda amacima cok azda olsa ulastim cok az diyorum cünkü maalesef bütün ikna calismalarima ragmen hedefime tamda ulastigimi söyleyemem.Herseye ragmen zaman zaman soguduysamda elimden geldigince seckin dostlarim icinde olsa birseyler karalamaya calistim ve calisiyorum.Tek basima kaldigimda,gözlerim uzaklara daldiginda birde yüregime isleyen bir türkü caldiginda,hemen ulasmadigim canim dostlarima burdan birkac satirla icimi döküyorum,iste benim karim bu bu isten ve bu mutlulugun fiyati yok inanin.Herseyin maddiyata döküldügü bu asagilik Dünyada maneviyat icinde birseyler yapmaniz temennisiyle büyük kücük hepinizi gözlerinizden öpüyorum.Birde unutmayin,gece yatarken dua edin ya da edelim,Allah'im bizi mevki makam hirsindan uzak tut,bizede Yunus gibi,Mevlana gibi,Haci Bektas gibi olmadi Ahmet Arif Üstad gibi bir yasam nasip eyle diye.Kim bu Dünya'ya direk kalmis ki?Saygilarimla.Erol BABA
(Not;Yazimi disraidan yazdigim icin Türkce karakterli klavye kullanamadim,özür dilerim)

Bugünün Haberleri (01 ŞUBAT 2009)
• Ökkeş Künçekli'yi kaybettik(bkz.Akrabalar Ne Alemde)
• Pele'nin 8.Doğumgünü (bkz.Pele'nin Dünyası)
• Dilan Sila Ameliyat Olacak(bkz.Dilanca)
• Osman Boyraz FSV Oggersheim 1.Takım'ında(bkz.Spor)
• Ali Ekber Şahin geldi ve gitti(bkz.Arkadaşlar Ne Alemde?)

Bir Ay'dan Fazla Oldu(01 Şubat 2009)
Evet bir ay'dan fazla oldu görüşmeyeli daha doğrusu sayfamda birşey yazmayalı ama nerdeyse istek üzerine birşeyler karalamak zorunda olduğumu hissediyorum.Neydi istek?Sevgili Hasan Kardeşim benden ,Başbakanın Davos'taki son çıkışıyla ilgili fikrimi sordu ve de yazmamı istedi.Beni tanıyanlar çok iyi bilir öyle karından konuşmayı sevmem,yani hislerimi açık açık söylerim ,yazarım.Başbakan Davos'ta danışıklı dövüşün bir gereği olarak şov yapmış ve de partisi adına çok da başarılı olmuştur.Yani Türkiye'nin siyasi çıkarları adına değil AKP adına çok başarılı olmuştur.Bununla birlikte daima başı önde olan milletime bir parça olsun moral olmuştur bu çıkış ama inanın bana bu yapılan bir senaryodur ve zamanla bu anlaşılacaktır.Askerlerimizin başına çuval geçirilirken nerdeydi acaba sayın Başbakan ama gelin görün ki milletimiz şekil itibarı ile kandırılmaya ve de poh pohlanmaya son derece müsait olduğundan, AKP Başbakan'ın bu çıkışıyla oy oranını en az % 5 arttırmıştır.Bu hükümetin iktidardan uzaklaşması Dünyadaki iki Devletin işine hiç gelmez bulardan birincisi Amerika,ikincisi İSRAİL...Ben az söylüyorum,siz çok anlayın,halen anlayamadıysanız lütfen bidirin,dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım..Bu arada yeri gelmişken GAZZE'de ki katliam karşısında uyumayı tercih eden başta Suudi Arabistan olmak üzere aşağılık bazı Arap Ülkelerinin hain yöneticilerini de en az İsrail kadar kınadığımı söylemek istiyorum.Saygılarımla.E.BABA

Nice Yillara Saglik ve Mutlukla (25 Aralik 2008)
Yillar öncesinde 2000 yilina ulasmak benim icin hayal gibi birseydi,düsünür dururdum 2000 yilinda ben 33 yasinda olacagim diye ama inanin bana öylesine uzak bir düstü ki hic ulasamayacagimi sanardim.Simdi bir bakiyorumda su misali gecmis yillar, birakin 2000 yilini tam bir hafta sonra 2009'a ulasacagiz.Ne mi degisti yillarla birlikte?Gercek olan su ki teknoljik iyilesmelerle birlikte bircok sey kötüye gitti ve halende gidiyor.Durum sadece memleketimiz acisindan degil Dünyanin da pek iyiye gittigi söylenemez ve aci bir gercek gelecek acisindan cok da ümitli oldugumu söyleyemem.Insallah ben yanilirimda en azindan bizden sonraki nesil daha temiz bir Dünyada yasar.Gerci bizden sonraki nesil sanirim Asik Veysel'ci olmaktansa 50 Cent'ci lerden olacak gibi ama belkide en iyisini onlar yapacak.Yani ben Dünyayi düsünecegime Dünya beni düsünsün mantigi.Umarim 2009 yilinda hepimiz en azindan saglik acisindan bir problem yasamayiz ve de sevdiklerimizle mutlu bir yasam süreriz.Nice yillara. Erol BABA

Allah Simdi Ne Yapiyor? (bkz. Birazda Gülelim)

Insan Yetistiren Türküler(13 aralik 2008)
Orhan Hakalmaz ismini sanirim duymayaniniz yoktur,babamin oglu degil hicbiryerden tanisikligimiz yok ama inkar edilemez bir gercek var ki Türkülerimize sahip cikmis ve de öz Türkcesiyle yeni nesillere aktarmis ve de aktarmaya devam etmektedir.Herkesin fikrine saygi duymakla beraber,hepinizi Orhan Hakalmaz'in Insan Yetistiren Türküler isimli albümünü dinlemeye davet ediyorum.Bir sartim var bu albümü dinlerken kesinlikle yalniz olacaksiniz ve de dikkatinizi baska yere vermeden ezgiyle birlikte Türkülerin sözlerinide anlamaya calisacaksiniz.Albümün sonunda yüreginizde meydana gelen degisimleri benimle paylasirsaniz cok sevinirim.Yok eger,Erol Baba ne diyorsun sen ya ben birsey anlamadim diyorsaniz o zaman size ikinci önerim gidin o zaman Hadise'yi dinleyin!Belki siz o'ndan daha fazla haz duyarsiniz.Bende fikrinize saygi gösteririm.Saygilarimla.

NICE BAYRAMLARA(08 ARALIK 2008)
Gurbet elde Bayrami yasamak hakikaten bir baska duygudur,bunu ancak (Nasresddin Hoca misali) yasayanlar bilir yani anlatilmasi cok zor bir duygudur.Belki türlü türlü zorluklar yasiyorsunuzdur memleketimizde ama inanin bana bayrami orada gecirmek dahi dünya malina deger haberiniz olsun.Belki simdi bana madem öyle cek gel diyeniniz vardir icinizde ama inanin bana ben hirsizi birakiyorumda bu kez hirsiz beni birakmiyor.En derin hislerimle tüm dostlarimin bayramini yürekten kutluyorum.Nice Bayramlara saglik mutluluk ve basariyla...Erol BABA
Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak'tan bir hatıra
İstanbul Üniversitesi' nde öğrenci olduğum sıralar, okul duvarında bir ilân gördüm: " Avrupa' ya talebe yollanacaktır. "Allah Allah, dedim! Ülke yıkık dökük, her yer virane, Lozan yeni imzalanmış, bu durumda Avrupa' ya talebe. Lüks gibi gelen bir şey... Ama bir şansımı denemek istedim. 150 kişi içinden 11 kişi seçilmişiz. Benim ismimin yanına Atatürk, "Berlin Üniversitesi' ne gitsin." diye yazmış. Vakit geldi, Sirkeci Garı 'ndayım; ama kafam çok karışık. Gitsem mi, kalsam mı? Beni orada unuturlar mı? Para yollarlar mı? Tam gitmemeye karar verdiğim, geri döndüğüm sırada bir posta müvezzi ismimi çağırdı. "Mahmut Sadi! Mahmut Sadi! Bir telgrafın var." "Benim" dedim. Telgrafi açtım, aynen şunlar yazıyordu: "SİZLERI BİR KIVILCIM OLARAK YOLLUYORUM, ALEVLER OLARAK GERI DÖNMELISINIZ." İmza Mustafa Kemal, Okuyunca düşündüklerimden olağanüstü utandım. "Şimdi gel de gitme, git de çalışma, dön de bu ülke için canını verme." dedim. "Düşünün 1923'te o kadar işinin arasında 11 öğrencinin nerde, ne zaman, ne hissettiğini sezebilen, ona göre telgraf çeken bir liderin önderliğinde bu ülke için can verilmez mi?" Çok başarılı oldum. Ülkeme alev olarak döndüm. Önce Istanbul Üniversitesi Genel ve Beşeri Fizyoloji Enstitüsü'nü kurdum. Kürsü başkanı oldum. Daha sonra ülkemin başbakanlığını yaptım. Ben kim miyim? Ben sadece iki satırlık bir telgrafın yarattığı bilim adamı Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak'ım.
Not:Yaziyi gönderen sevgili kardesim Tolga'ya cok teskkür ediyorum.Anlayana sivrisinek saz,anlamayanlar bir daha okusunlar lütfen.

POLISE KIMLIK SORUN!
Evet sevgili dostlar medeni bir ülkede yapilmasi gerekende budur yani birisi cikipda ben polisim diyorsa kimligini sormamiz gerekiyormus,böyle diyor Istanbul Emniyet Müdürü Celalleddin Cerrah Bey!Ne zaman mi diyor?Istanbulda bir gazinoda yasanan eskiyaliktan pardon serefsizlikten sonra.Üc bes tane cakal Istanbulun ortasinda polis kiyafetiyle bir gazinoyu basiyor ve de caresiz bir bayani saclarindan sürüklüyor alip götürüp tecavüz ediyor.Unutmayin bu olaylar Somali aciklarinda ya da Ruanda da olmuyor,benim canim Istnabulumda oluyor.Ben olaya iki farkli pencereden bakacagim.Birincisi orda sözümona eglenmekte olan delikanlilar ! acisindan.Lafa gelince mangalda kül birakmayanlar nasilda kuzu kuzu oturup seyrediyorsunuz olup bitenleri.Hadi ondanda vazgectik,olanlari devletin ilgili birimlerine dahi bildirme zahmetinde bulunmuyorsunuz.Asil sözüm ise devletimizin büyüklerine;Yillardan beri vatandasi sus pus eden,sindiren tabiri caizse koyun haline getiren sizin uygulamalariniz degilmi.Simdi cikip polise kimlik sorun diyorsunuz.O vatandaslarin polise kimlik sormasi icin 1980 yilindan sonra iyice arttirdiginiz vatandasi koyun yapma uygulamalarindan vazgecmelisiniz.Korkutarak degil segiyle yaklasan Devlet Baba olmalisiniz.O da hemen olacak birsey degil.Öyle bir toplumuz ki biz aramizdasiddete maruz kalmayan cok az insan vardir.O nedenle hakikaten isimiz cok zor.Yani isleröyle Kurtlar Vadisindeki gibi degil.Neymis,Somali de Korsanlar gemi kaciriyormus..peki sorarim size Istanbulun göbeginde onlarca kisinin önünde insan kaciranlara ne demeli.Somali de korsanlar devletin ilgili birimlerinden daha güclüymüs.Peki Türkiyede?Saygilarimla.Erol BABA

Yüreğimizin Götürdüğü Yere Gidebiliyormuyuz?
Susanna Tamaro'nun o ünlü kitabındaki gibi Yüreğimizin götürdüğü yere gidebiliyormuyuz?Sözümona ne mangal yürekliler gördüm çevremde ama onlarda gidemediler.Yani hep akıl üstün geldi onlarda da.Yani yüreğinin götürdüğü yere gitmek için tek basına mangal gibi yürek yetmiyor bir parcada "akıl kıtlığının" olması gerekiyor ki buna bazılarımız cesaret diyoruz!Kırk yıllık ömrümde şayet yüregimin götürdüğü yerlere gidebiseydim şimdi bilmiyorum nerelerde olurum.Yani hakikaten kolay değil yüreğinin götürdüğü yere gitmek ve yaş ilerledikçe bir o kadarda zor.Keşke yapabilsek,keşke gidebilsek yüreğimizin ardısıra ama hakikaten kolay değil bunuj yapabilmek.Yaşadığımız Dünya'da herşeye rağmen bunu en çok yapanlar kuşkusuz çocuklar ama onlar bile dah çok küçük yaşlarda kimi doğru kimi tamamen yanlış ne engellemelerle karşılaşıp yüreklerinden çok ana babalarının dediği yerlere giebiliyorlar ancak.Herşeye rağmen tam olarak gidemesekde en azından yüregimizin götürmek istediği yerleri ara sırada olsa ziyaret edebilmeniz temennisiyle selam ve sevgilerimi sunuyorum.Erol BABA

Bir Cocugun Hayatindan Daha Degerli Ne Olabilir ki?
Evet sevgili dostlar Lösemili Cocuklar Vakfinin slogani böyle iste,bencede bir cocugun ya da bir "insanin" hayatindan daha degerli ne olabilir ki?LÖSEV'le tanisikligimiz gecen seneye dayaniyor.Kurban bagislari ile ilgili olarak elimden geldigince Vakfin tanitimini yapmaya calsimistim.Bu senede cevremdeki duyarli insanlarla birlikte bu konuda birseyler yapmaya calsiyoruz.Sizlerde kurbanlarinizi LÖSEV'e bagislamak isterseniz lütfen www.losev.org.tr adresini ziyaret ediniz,buradan ilgili hesap numarlarina ulasabilirsiniz.Ilginize LÖSEV adina cok tesekkür ediyorum.Saygilarimla/Erol BABA

GÜNÜMÜZ ŞARTLARINDA İDEAL "DOST" ADAYI NASIL OLMALI ?
22 EKİM 2008
Kafadan şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki yalakanın önde gideni olmalı,yağmur nereye yağınca tarlayı oraya çeken cinsten olmalı,her devrin adamı ve mümkünse dönek olmalı..Şayet babadan zengin değilse beyaz yakalı olmalı yani kamuda iş bitirici yerlerde çalışıyor olmalı,bunun dışında en azından bir tarikatla bağları güçlü olmalı..dürüstlük felan hak getire, sözüm ona mümkünse biraz olsun gavat olmalı gavat.Evet sevgili dostlar şu saatten sonra kendinize olaki "Dost" arıyorsanız mutlaka bu özelliklerde birilerini bulmaya çalışın.Ukalalık olmasın ama bizim eski dostluklar meğer çoktan ölmüşte benim haberim yokmuş.Merak edenlere hemen söyleyeyim ki ben günümüz şartlarına uygun bir "DOST" değilim o nedenle benden size bir hayır yok iyisimi vakit geçmeden kendinize bu özelliklere sahip bir " DOST" bulun ve vakit kaybetmeden kendinizi o "DOST'un" kucağına atın.Saygılarımla.Erol BABA

NİCE BAYRAMLARA
30 EYLÜL 2008
Tüm Dostların Bayramını En İçten Dileklerimle Yürekten Kutluyor,Nice Saglıklı,Başarılı ve de Mutlu Bayramlar Temenni Ediyorum..Erol BABA

HASAT SONU KUTLAMASI!
07 EYLÜL 2008
Bundan birkaç gün önceydi güzel yurdumun KAZMASI bol bir bölgesinde ki maalesef memleketimin heryeri KAZMA dolu,AYI'nın biri fındıklarını toplamış bitirmiş ne yapmış biliyormusunuz,hasat sonu kutlaması yapmış,peki nasıl yapmış onu biliyormusunuz?Havaya silahla ateş ederek.Sonunda ne mi olmuş?Taa Mardin'den oralara üç beş kuruş ekmek parası için ailesiyle birlikte fındık tarlalarında çalışmaya gelen 14 yaşındaki bir genç kızımız bu AYI'nın silahından çıkan kurşunla vurularak ölmüş.Neymiş efendim adettenmiş,böyle kutlarlarmış.Yani tam bizlik bir olay..Dünden beri ne düşünüyorum biliyormusunuz?Bana isteyen istediğini söyleyebilir ama bu benim fikrim.Gencecik bir kızın hayatını sona erdiren bu Ayı'ya nasıl bir ceza verilmeli.Düşündüm taşındım ve ne olur terbiye sınırlarını aşıyorsam hoşgörün ki aştığımın farkındayım,bu kullandığı silahı alıp mermisiyle kabzasıyla kılıfıyla bu adamın münasip bir yerine tıkacaksınız ki bir daha hasat sonu kutlama şeklini değiştirsin,aksi takdirde bu Ayı'larla başka türlü başedileceği yok.Sen Almanya'da gelde öyle kutlama yap,hanyayı konyayı görürsün,anandan emdiğin sütü burnundan getirirler.Neymiş efendim Türkiye Cennetmiş.Cennet tabii ki,parası olanın istediği herşeyi yaptığı bir yer o zihniyettekilerin Cenneti elbet.Peki Mazlumun hakkını kim savunacak.Zamanı olan takip etsin bakalım bu Ayı'ya ne ceza verilecek.Gencecik bir bedeni mezara gönderen bu aşağılık yaratık muhtemelen bu yılki fındık geliriyle bir avukat tutacak o sayın avukatta kalemine uyduracak ve de AYI, önümüzdeki Fındık Hasat Sonu Kutlamalarına değilse bile bir sonrakine katılacak.İşte hep yazıyorum ateş düştüğü yeri yakıyor.Ateş ocağımızın orta yerine düşmeden böyle Ayı'larla mücadele edelim.Korkmadan,usanmadan ve özveriyle.Ölen kızımıza Allahtan rahmet diliyorum.Nur içinde yatsın.Saygılarımla.Erol BABA

BOL SOĞANLI YA DA HİÇ SOĞANSIZ
05 EYLÜL 2008
Evet Sevgili Dostlar epeyce bir zamandır kapalı olan dükkanı bugün tören felan yapmadan kurdela felan da kesmeden sessiz sedasız açıyorum işte.Güney Osetya yada Abhazya bağımsızlıklarını ilan etmeye çalışa dursunlar ben çoktan beri Bağımsız Erol BABA Cumhuriyeti olarak yaşamaya devam ediyorum.Ne Amerika Ne Rusya ne Çin ne dediğerleri umrumda bile değil.Neyse yazımın başlığından uzaklaşmadan yavaş yavaş konuya geçeyim. Son üç ayda neler oldu neler hem Dünya'da hem Türkiye'de ama onların hiçbirine değinmeğeceğim bugünkü yazımda evet bugünkü yazımızın ana konusu SOĞAN çünkü hakikaten son üç ayın en önemli konusu SOĞAN dı benim için çünkü Dünyadaki tüm sorunların da ana sebebi insanlara SOĞAN'ı dayatmaktan ya da yasaklamadan başka birşey değil.Tarih AĞUSTOS 2008, Yer Ludwigshafen ALMANYA-Sofra Kebap.Arkadaşlıkları çocukluk yıllarına dayanan iki kişi dükkandan içeri girer girmez sırayla sipariş vermeye başlarlar.Birini kişi bana bol soğanlı bir döner der hemen arkasından ikincisi benimkinde hiç soğan olmasın der.İşte olayın başladığı ve de bittiği yer burası Can Dostlarım.Dünyada milyarlarca insan yaşıyor ve her biri ayrı karakterlerde elebet özgürlüklerinde bir sınırı olacaktır,birey ben özgürüm deyip başına buyruk hareket edemez ama hiç kimseninde bir başkasına soğnı yasaklama ya da zorla yedirme hakkı da yok.Yok ama maalesef biz insanoğlunun yaradılışında vardır bencillik, isteriz ki herkes tekdüze bizim istediğimiz gibi olsun ve de yaşasın.Karşılıklı olarak birbirimizin fikrine saygı duymayı öğrenebildiğimiz zaman birçok mesele halledilecektir.Eğitim eğitim eğitim diyoruz, elbet eğitimin önem çok fazla lakin Allahaşkına hem siyaset dünyasında hem medyada onca eğitim almış şahsiyetlerin birbirleriyle tarrışm uslubunu bir bakarmısınız.Gündemi biraz olsun takip ediyorsanız ne demek istediğimi hemen anlayacaksınızdır.Bu vesileyle önce evde sonra yaşadığımız toplumda bırakın isteyen döneri soğanlı yesin istemeyen soğansız ki sevgi ortamı olsun savaş ortamı değil..Hepinizi saygı ve sevgiyle kucaklıyorum.Not:Yukarıdaki resim Gaziantep Kalesi'nin yıllar öce çekilmiş bir resmidir,ne alaka diye soracak olursanız bilmeyenler öğrensin istedim:)

ÖZÜR DİLİYORUM
04 Temmuz 2008
Sevgili dostlar yaklaşık bir aydır yoğun işlerim sebebiyle sayfamızı ihmalettiğimin farkındayım..kusuruma bakmayınız..en yakın zamanda tekrar yazışmak üzere..sevgiyle kalın..Erol BABA

KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK
11 Haziran 2008
Hakikaten korkunun ecele faydası yok,o zaman en iyi savunma hücumdur deyip saldırmaktan başka çaremizde yok.Yok yok korkmayın, öyle sağa sola savaş felan açmıyoruz.Konu şu; yaklaşık iki saaat sonra İsviçre'yle futbol tarihimizin en önemli maçlarından birini oynayacağız.Portekiz maçındaki gibi korkak ve de teslimiyetçi bir şekilde oynamazsak bugün kesinlikle galip geliriz.Yani o ruh yoksa keşke en başta söyleseydiniz ya kardeşim.Madem Milli formayı sırtınıza geçirdiniz,o zaman koşacaksınız,sonuna kadar mücadele edeceksiniz, tabiri caizse geberene kadar pes etmeyeceksiniz,en azından Mehmet Aurelio,Colin Kazım kadar koşacaksınız.Bu maçların havasını gurbette yaşayanlar daha iyi bilir.Her ülke kendi tuttuğu takımın bayrağını asar arabalarına.Türkiye olmazsa Almanya diyenlerin çoğu başka hesaplar peşindedirler.Aslında bende dahil %99 umuz kesinlikle istemeyiz Almanların başarılarını.Bunda suç bizim mi?Kesinlikle hayır!En az bizim kadar Almanlarda suçlu.Portekiz mağlubiyeti beni çok fazla etkilemedi,nice 8-0 lar görmüş olan bir baba olarak ama çocuklar çok üzüldü bende onlara üzüldüm.Evet sayın beyefendiler söz sizin şimdi,lütfen adam gibi oynayın kaybedeceksek de öyle kaybedelim,çocuklarımızı üzmeyelim..Saygılarımla..Erol BABA

Sağdakiler,Soldakiler,Arkada ve Öndekiler
28 Mayıs 2008
Eşkiyanın biri elinde silahla kahvenin birine girmiş ve olanca gücüyle bağırmış; Sağ tarafta oturanlar O.....çocuğu,sol tarafta oturanlar pezevenk,itiraz eden ayağa kalksın demiş.Çok sürmeden Temel ayağa kalkmış.Eşkiya silahını Temel'e çevirmiş ve sormuş;Demek itiraz ediyorsun.Temel hemen cevaplamış.Hayır efendim ne münasebet,ben yanlış yere oturmuşum da demiş..
Evet sevgili dostlar maalesef sadece sağda ve solda oturanlar değil aksine önde ve arkada oturanlara da bir çift söz söylenecek noktadayız millet olarak.Türk görünümlü Araplar,Kürt görünümlü radikal Ermeniler,Müslüman görünümlü alçaklar,vatansever görünümlü hainler,namus abidesi görünümlü fahişeler,dürüstlük timsali deyyuslar ve daha neler neler her yanımızı sarmaşık misali sarmış.Sayıları aslında tahmin ettiğiniz kadar çok değil bu şerefsizlerin.Toplam nüfusun %10 u civarındalar ama gelin görünki eğitimsiz ve gariban halkı türlü vaatlerle kandırıp yanlarına almayı başardıkları için sayı olarak inanılmaz çok görünüyorlar.Büyük devlet adamlarımızdan rahmetli İsmet İnönü ne demişti "Namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça o ülke için kurtuluş yoktur." Şimdi bakıyorumda devir namussuzların devri.Aslında genel anlamda Dünya'nın gidişi iyi değil ama benim canım memleketim de durum daha da vahim.Amerikan emperyalizminin el atmadığı yer yok Dünya coğrafyasında ama en iyi ve de en kolay at oynattıkları ender ülkelerden biri de maalesef Türkiye.İçerideki hain işbirlikçileride koynuna alan ABD uzaktan kumandayla her istediğini yaptırtıyor bize.Belkide Cumhuriyet Tarihinin hiç bir döneminde sağımız,solumuz,arkamız,önümüz iç ve dış düşman tarafından bu denli kuşatılmamıştı.Eh ne olacak aşiret reisi Talabani'nin Cumhurbaşkanı olduğu bir dönemden geçiyoruz.Can ciğer kuzu sarması olduğumuz Suudi Arabistan vb ülkelere bakınca insanın haşa ey Allah'ım daha ne beklersin KIYAMET için tam vakti değilmi diyesi geliyor.İnsanın inanası gelmiyor.. Nerden nereye deyip isyan etmekte fayda getirmiyor .Şimdi iki çift laf daha laf etsem beni de Ergenekoncu deyip atarlar kodese..Çocuklarımıza daha güvenli yarınlar bırakmak istiyorsak başımızı kumdan çıkarmaktan başka çaremiz yok bilesiniz,yok halinizden memnnunsanız sorun yok, o halde ister sağ ya da sol ister ön ya da arka farketmez,buyrun istediğiniz yere oturabilirsiniz.Selam ve saygılarımla.Erol BABA

Yeraltında Yaşamak
15 Mayıs 2008
Yeraltı dendiğinde çoğumuzun aklına pekte içaçıcı şeyler gelmez ama ben size bugün sizin bildiğiniz yeraltından bahsetmeğeceğim kaldı ki sizin aklınıza gelen yeraltı mensuplarını benim anlatacağım yeraltında bağlasanız tutamazsınız.Yanımda metre olmadığı için ölçemedim ama adım'la yaklaşık eni boyu bir yani altışar adım civarında,yükseklik nerdeyse kafam değecek,ben 1,78 isem burası 1,80 lerde işte.Nereyimi anlatıyorum size.Nacizane bu yazıları yazdığım yer olan malikanemden başka yer değil anlattığım yer.Pencere felan yok dışarıya bakan,yani o yerüstündeki iğrençliklerin hiçbirini görme imkanım yok.İki adet floresan aydınlatıyor burda Dünya'mı,birde siz dostlarım diyebilirim çünkü yerüstünde size çok vakit ayıramıyorum ama malikanemde aklım fikrim sizlerde bunu bilesiniz.Kendi başına hükümdar olmaktan öte birşey burda hayat,bazen keşke daha uzun saatler kalabilsem burada diyorum ama yer üstünün keşmekeşi beni yeraltında da rahat bırakmıyor,haykırırcasına çağırıyor beni.Kimi zaman duymazdan gelsem de,çoğu zaman hiç istemesemde çıkmak zorunda kalıyorum yerüstüne..Gurbetliğin 7.senesinde Almanya'nın hiçbirşeyini sevmedim,yeraltındaki özgürlüğünü sevdiğim kadar.Yazımın başında da söyledim,canım memleketimi soyup soğana çeviren yeraltı zibidilerini o anlamda burda tutmanız mümkün değil,bir dakikada pes ederler alimalllah..Dileyen bütün dostlarımı misafir edebilirim yeraltı misafirhanemde..isterseniz size bir kaç da referans verebilirim,burda misafirim olupta memnnuniyetini dile getiren dostlarımdan..Mesela Tolga BABAN,Erol BOZTEPE,Bülent KOZAKLI,Irfan ERDİM...Bende denemek istiyorum diyorsanız,buyrun gelin başımınüstünde yeriniz var..Saygılarımla..Erol BABA

Peyniri Ucundan Isırmak
13 MAYIS 2008
Bundan yaklaşık otuzbeş yıl öncesine götürmek istedim bugün sizleri,yani peyniri ucundan ısırdığımız,ekmeğimize katık yaptığımız o günlere.Siyah beyaz televizyonun bile Gaziantep'e henüz geldiği o günlere.Varoşlarda yaşamayanların çok da anlayamayacağı bir terimdir Peyniri Ucundan Isırmak neyse ki benim sülalemin neredeyse tamamına yakınının VAROŞ tecrübesi olduğundan ne demek istediğimi onlar çok daha iyi anlayacaklardır.Eh bırakın Jet Sosyete anlamasın yazdıklarımı,laf aramızda ama çokda umrumda değil..Yıl 1974 başları Yukarıbayır Mahallesinde oturuyoruz,sol yanımızda rahmetli KIRO ,çaprazımızda ise ününü tüm Türkiye'nin bildiği Palaz Abdullah...Kan davaları köylerden şehirlere göç etmiş ortalık tabiri caiz ise Teksas misali.Ölümü biz çocuklar bile kanıksamışız.Akşamları KIRO Amca'nın tek göz evine tüm mahalle doluşuyor,sebebi mi?Tek siyah beyaz televizyon onda da onun için.Adamcağızın evi sinemadan beter ouyordu da inanın bir iki sözlü müdahelenin dışında hiç sesini çıkarmıyordu.O dönemlerde sabah kahvaltılarımızın vazgeçilmezi Antep Peyniri,zeytin ve ev reçeliydi.Yumurta mı?Yemin olsun her zaman bulunmazdı.Sofranın kralı ise Antep Peyniriydi.Öyle peyniri alıp lop diye ağıza atmak yok yani,önce o'na şefkatle bakacaksın,boyunu posunu seveceksin,sonra bol miktarda ekmekle beraber ucundan azıcık ısıracaksın,sana ayrılan kısım bittiyse diğerlerinin peynirine sakın ola sırnaşmayacaksın.Şimdilerde çok şükür evel Allah'ın sonra da babamın sayesinde Peynirde kota kalktı yani ye yiyebildiğin kadar..Sanırım bir çoğumuzda da durum aynı ama biliyormusunuz ki halen benim canım memleketimin çilekeş insanlarının yarıdan çoğu Peyniri Ucundan Isırmak zorundalar..Bugün benim Doğum Günüm ve bugün ben her nedense kalkıp o günlere gitmek istedim,dün peyniri ucundan ısıranlar bugün de peyniri halen bulamayanların olduğunu bilin ve de onları unutmayın, unutmayalım.Bugünden sonra peynire her el uzattığınızda çevremizdeki yardıma muhtaç insanları düşünmeniz ve de yardımına koşmanız temennisiyle hepimize bol peynirli ve de sağlıklı nice yıllar

ANNELER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
11 MAYIS 2008
Eli öpülesi analarımıza olan borcumuzu ödemeye kalksak ömrümüz yetmez,onlar değilmidir ki bizi önce tam 9 ay boyunca karınlarında ve daha sonra hiç bir karşılık beklemeden ömürlerinin sonlarına kadar omuzlarında,yüreklerinde taşırlar.En zor anlarımızda hep yanımızda analarımızın nefesini hissederiz.Elbet babalarımızda canlarımız ve başımızın üstünde yerleri var ama ben bir baba olarak itiraf adeyim ki anaların yerini hiçkimse tutamaz..Bu vesileyle birkez daha hakeden tüm anaların(Güley Nene başta olmak üzere çünkü kendisi şu anada sülalemizin yaşayan en büyük ANNESİ) anneler gününü yürekten kutluyorum.Hakeden diyorum çünkü değişen dünyanın aşağılık işlerine alet olup analık vazifelerini unutan ve de keyfi uğruna saçmalıkların içerisinde yer alan ya da almak üzere olan bir dolu sözümona anne adayları var ertafımızda..Magazin dünyasında boy gösterip ana olma sıfatından bile rant elde etmeye çalışanları ise tümüyle kınıyorum..Ebediyete intikal etmiş analarımıza da Allah'tan rahmet temenni ediyorum.Saygılarımla..Erol BABA

Mehmet'in Giderken Anlattıkları
08 Mayıs 2008
Maalesef son dönemde birbiri ardısıra yaşadığımız acı olayların son halkası sevgili Mehmet Selvi kardeşim ve gencecik iki arkadaşı oldu. 23 Nisan günü Halil Amcamızın ölümünden sonra hiçkimsenin aklına gelmezdiki tam 1 hafta sonra hayatının baharında sevgili kuzenimiz Mehmet'te aramızdan ayrılacak.Gaziantep şehir merkezinde akıllara durgunluk veren bir kaza sonucu hayata gözlerini yuman sevgili Mehmet Kardeşimin acı haberi basta Türkiye olmak üzere tüm yakınlarına yıldırım hızıyla ulaştığında yürekler dağlandı,ulaşabilenler cenazeevinde buluştuk 1 Mayıs Günü.Manzarayı tarif etmeme gerek yok herkes şokta ve herkes büyük bir acı içinde..Çok ama çok uzun zamandır görüşemediğim dostlarla buluştuk Mehmet'in etrafında ve hatta cenazesi yıkanırken hemen başucunda.

Sanki uyuyordu,sanki dokunsak uyanacak gibi duruyordu,yetişkin bir insandan öte masum bir bebek ifadesi vardı yüzünde..İnanası gelmiyordu insanın ama gerçek olan tek şey Mehmet'in yüzünü son kez görüyorduk.Bize birbirinize sahip çıkın,kısır çekişmelerden uzak durun diyordu.Ölüm gerçeğini hemde öylesine hatırlatıyorduki bizlere.Cenaze Namazı için toplananlar arasında belkide benim gibi uzun zamandır birbirlerini göremeyen ne insanlar vardı,Mehmet ölümünde buluşturmuştu bizleri.Dedim ya maalesef son dönemde yazılarımın çoğunda ölüm temasını işledim.Gerçek olan şu ki hepimiz öleceğiz ama Allah'ım hiç kimseye evlat acısı göstermesin.Bu vesileyle sülalemizin tüm fertlerine başasağlığı,sevgili Mehmet Kardeşime Allah'tan rahmet diliyorum.Antep'te bulunduğum bir kaç gün içerisinde benden yakın ilgisini esirgemeyen tüm canlarada kucak dolusu teşekkürlerimi iletiyorum.Saygılarımla.Erol BABA

Bir Ananin Gözyaslari
26 Nisan 2007

Hicbir kelime yetmez anlatmaya bir ananin evladini kaybeden bir ananin gözyaslarini anlatmaya..Dayanilamaz olur hayat, nefesin bogazina dügümlenir..Birde yalnizlik eklenirse üzerine tammiyla cekilmez olur yasamin bundan sonrasi..Bir ana ve iki ogul günlerden 15 Mart 2005..Telefon sesiyle irkilir ANA karsisindaki ses hicde yabanci degildir..Kücük ogludur telefonun öbür ucundaki Anam der,canim anam maalesef kardesim Tom Motosikletiyle kaza yapmis der..Bir anda sessizlige bürünmüs binayi Ana’nin ciglik sesleri inletir..büyük ogul konusmaya devam eder anam maalesef Tom öldü der..Oldugu yere cöken kadincagizi yasli kocasi tutar ellerinden kaldirmaya calisir..Ve kücük bir cocuk cikar annesinin ellerini tutup oturduklari dairenin kapisindan.Ciglik cigliga aglayan kadin bitisik komsudan baskasi degildir.Bir ananin oglunu kaybettikten sonraki feryadina bir ana ogul taniklik ederler..Ogul henüz 4 yasinda olmasina ragmen dolar gözleri ve kafasindaki sorulari pesi pesine siralamaya baslar…. Sevgili Dostlar,dün yasadigimiz bu olay bana bir seyi birkez daha anlatti..Kimi olumsuz taraflarimiza ragmen bizim millet bir baska..Su an oturdugumuz dairede 3.yili doldurduk ama inanin bana bitisik komsu ile bir merhabanin disinda kontagimiz yok..Öyleki hangi ülkeden olduklarini dahi bilmiyoruz.Gece isten eve döndügümde duydum komsumuzun henüz 37 yasindaki oglunu kaybettigini..Icime kor ates düstü öylesine üzüldüm..Neye üzüldüm biliyormusunuz?Düsündüm benzer bir olay Türkiye’de olsa (gerci büyük sehirlerimiz maalesef buralara benzemeye basladi ama..) en azindan ailenin yaninda yakin akrabalari,arkadaslari,dostlari bulunur onlara destek olurlardi.Yapayalnizlardi komsu kari koca sabaha kadar ben uyuyamadim..Sabah kadincagizin aglama sesi kapiya yönellti bir kez daha beni..Kizim Dilan’a hissettirmemeye calistik lakin Pele yani oglum sorularina gün boyu devam etti..Yalnizmiymis?Yaninda kim varmis?vs…Hayat gercekten cok acimasiz..Azrail randevu vermiyor insana…Ölüm hepimiz icin ama hani habersizce yakalanmak ölüme ve aniden cekip gitmek.. Burasi Avrupa,burasi Bati Avrupa hani ugruna ne ödünler verdigimiz AB’nin merkezi sayilabilecek bir yer..Ekonomik olarak belki bizim hayallerimizin cok ötesinde yasiyor burdaki insanlar ama hani bizim o insanlik dedigimiz kavram var ya onun cok uzagindalar;Hani sanatci Kivircik Ali’nin dizelerinde belirttigi gibi Burda dost bildigin,Isirgan otu misali..Yönümüzü Batiya cevirelim lakin ne olur bizi biz yapan degerlerimizden her ne pahasina olusa olsun vazgecmeyelim buna AB dahil..Esimize,dostumuza,arkadasimiza,komsumuza,akrabamiza simsiki sarilalim..Unutmayin ates düstügü yeri yakiyor,hemde öyle bir yakiyor ki…Ben bugün komsumuzun oglunu kaybetmesine cok ama cok üzüldüm ama o ana’nin yalnizligi beni dahada üzdü..Icimizde bazi art niyetliler olsa bile kültürümüze sahip cikalim,milletimizin kiymetini bilelim..

Burada Cuma Namazı Kılınmaz !
25 Nisan 2008
Sanmayınki medeniyetin orta yerinde yaşıyoruz, Almanya'dan bahsediyorum burda öylesine gerici ve yobaz kafalılar varki inanın bana Türkiye'de en radikal bölgelerde bile böyle "dangalakları" bir çırpıda bulamayabilirsiniz.Konu, Almanya'da bir camiide geçiyor,o gün oraya misafir olarak gelen sözümona müslüman,camiide bulunan bir arkadaşımıza burda kılınan cuma namazının kabul olmayacağını söyler.Arkadaşta sebebini sorduğunda çok bilmiş geri zekalı şu cevabı verir;Burda Beton Kemal'in (Mustafa Kemal Atatürk) resmi asılı,o sebeple namaz kabul olmaz...Bu lafları söyleyen afedersiniz "hayvana" burdan iki çift laf söylemek istiyorum.Ey be akılsız ve bir o kadarda vicdansız hiç mi Allah korkusu yok sende..?Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmasaydı bugün kiminiz İngilizlerin,kiminiz Fransızların,kiminiz İtalyanların torunu olacaktınız.Aslında sana burdan daha güzel şeyler de ifade etmek isterim lakin terbiyem müsait değil.İşte Almanya bu tip kafalardan geçilmiyor bilesiniz.Sanmayınki burda herşey güllük gülistanlık,geri zekalı dünyanın heryerinde gerizekalıdır,uzaya gönderseniz değişmez.Dirisi beş para etmez adamlar hasbel kader kendilerini buraya atmış,iş güç sahibi olmuşlar ve sonrasında buradan kimi öyle kimi böyle atıp duruyorlar.Gün sizin gününüz!Atın bakalım..ama sakın unutmayın ki Keser döner sap döner gün gelir hesap döner..misali hesap döndüğünde de sığınacağınız liman Türkiye Cumhuriyeti Devleti olacaktır..Sizin gibi geri zekalıları kim ne yapar...Saygılarımla..Erol BABA

Sevgili GÖKÇEN'E Mektup
22 Nisan 2008
İnsan hiç ama hiç tanımadığı birisinin ardısıra gözyaşı dökermiymiş,ben ağlıyorum işte..seni tanımama gerek yok birilerinin bana seni anlatmasına da sevgili Gökçen biliyorumki sen bir meleksin,nasıl ki sen bizi ordan görüyorsun bende seni görüyorum..bakma sen ardınsıra ağladığıma,gözyaşlarım yaşadığımız Dünya'nın adaletsizliğine..sen ilk değilsin ve maalesef sonda olmayacaksın.O zihniyet o memlekette olduğu müddetçe son olmayacaksın,suçluların yaptıklarının cezasını çekmedikleri müddetçe son olmayacaksın Gökçen,son olmayacaksın.Ateş düştüğü yeri yakar meleğim,biliyormusun ki seni sevenlerin yüreğine kor ateş koyupta gittin, ama için rahat olsun, sevgili Baban başta olmak üzere seni seven herkes sorumluların cezalandırılması için ellerinden gelen gayreti gösteriyor,için rahat olsun sevgili meleğim.

Ve bende bir baba olarak senin davana omuz vermekle gurur duyarım bilesin,bu arada unutmadan söyleyeyim kızım Dilan Sıla ablalık yapacak Sencer Abla'na,için rahat olsun sen ordan bize baktığın müddetçe biz seni göreceğiz ve Dünya varoldukça yüreklerimizde olacaksın.İnsan yaşamının bu kadar hafife alınmaması gerektiğini bazılarının kafasına sokuncaya kadar mücadele edeceğiz,sana kıyan zihniyetin başka yürekleri dağlamaması ve anaların,babaların , kardeşlerin Gökçenlerin ardısıra ağlamaması için mücadele edeceğiz.Sen gül oyna orda,ve bizleri sakın unutma..nasıl ki sen bizleri görüyorsun inan bizde kalplerimize her baktığımızda seni görüyoruz.Seni çok seviyoruz..Gözlerinden öpüyoruz....

Not.Sevgili Gökçen 26 Haziran 2006 tarihinde, cahilce bir ihmalkarlık sonucunda maalesef aramızdan ayrılmıştır.Sevgili Gökçen için kurulan siteyi ziyaret etmenizi ve bahsi geçen konuda destek olmanızı rica ediyorum.Unutmayalım ki hepimiz çoluk çocuk sahibiyiz.Cehalet kaderimiz olamaz, olmamalı.Saygılarımla
www.gokcengocer.com

BUGÜN ANTEP'TE OLMAK VARDI
20 NİSAN 2008
Damdan düşenin halinden çoğu zaman damdan düşen anlar,gün olur onlarda anlamaz,anlayamaz.Gurbette yaşamak birde duygusal iseniz hakikaten çok da kolay birşey değil.Bugün sabah uyandım ve yine kendi kendime muhasebesini yaptım yaşadığımız hayatın.Bu sabah ne yapmak isterdim biliyormusunuz,Antep'te ki çocukluk arkadaşlarımla buluşup geçmişi yad ederek kahvaltı yapmak isterdim.Gurbette belki birçok şey var ama siz yoksunuz can dostlarım ve sizin yokluğunuzu fazlasıyla hissettiğimden olsa gerek yaşadığım hayatın pek de tadı tuzu yok.İnsan önce kendi ailesi ve sonrasında dostlarıyla payalaşabildiği kadar mutludur bence.Sabah sabah birde üşenmeden hesap yaptım ve bu hesap sonucunda duygularım daha bir depreşti..Yani düşünsenize belki Allah ömür verirse 30 yıl daha yaşayacağım.Her yıl düzenli olarak izine gitme şansım olsa bile bu canım dostlarımı senede 10 gün 30 senede 300 gün daha görebileceğim.Yani askerlik süresinden bile kısa.İşte bunları düşününce,bırakın Almanya'yı Dünya'yı bana bağışlasalar ne anlamı var..Yani Sedat'la,yani İbrahim'le Mehmet'le,yani Ali Ekber'le Aytin'le,Tarık-Faruk'la,Tolga'yla,Küçük Erol'la Faruk Komutanımla ve adını sayamadığım birçok dostumla istediğim zaman iki kelam edemiyorsam eğer ,Dünya benim olmuş neyleyim.O nedenledirki ordaki dostlara sesleniyorum,birbirinizin kıymetini bilin ve her fırsatta biraraya gelin..bu sabah yanınızda olsaydım size aşağıdaki fıkrayı anlatacaktım,şimdi o fıkrayı okuyun ve gülün,ben burda yeterince güldüm..Hepinizi sevgiyle selamlıyorum...Erol BABA

Papağan ve kadın

Kadının biri bir petshop a gider ve : - "Bir papağan almak istiyorum". der.Mehmet ismindeki petshop sahibi : - "Hanımefendi elimde bir tane papağan kaldı fakat bu papağan çok küfürbaz almak istemezsiniz sanırım". Bir papağan sahibi olmak isteyen kadın : - "Hayır almak istiyorum". der ve papağını alır. Evine geldiğinde bir bakar ki gerçekten papağan kadını her eve geldiğinde : - "Hoşgeldin o***pu". diyerek karşılar. Buna dayanamayan kadın papağanı alır ve petshopa geri götürür. - "Mehmet bey bu papağan gerçekten çok terbiyesiz. Her eve geldiğimde beni hoşgeldin o***pu diyerek selamlıyor ve ben buna dayanamıyorum. Papağını geri getirdim ve paramı geri istiyorum". Fakat o anda paraya ihtiyacı olan Mehmet bey : - "Hanımefendi merak etmeyin birkaç gün bana bırakın ben terbiye edeyim daha sonra gelin alın..." Kadın inanmayarak da olsa "tamam" der ve gider. Mehmet papağanı alır ve bir çaydanlık su kaynatır. - "Ne diyeceksin lan kadın eve geldiğinde?" diye sorar papağana.Papağan da : - "Hoşgeldin o***pu diycem." der. Bunun üstüne papağanın kafasını kaynar suyun içine sokar ve tekrar sorar.Papağan yine aynı yanıtı verir. Bir olur , iki olur ve papağan işkenceye dayanamaz - "Hoşgeldiniz hanımefendi diycem" der. Ertesi gün kadın gelir ve Mehmet bey kadına papağanı terbiye ettiğini söyler. Kadın bunu kontrol etmek istediğini söyler ve papağana sorular sormaya başlar. - "Ben eve geldiğimde bana ne diyeceksin?" - "Hoşgeldiniz hanımefendi" diyeceğim der papağan. Kadın çok şaşırır ama emin olmak için devam eder. - "Peki yanımda bir kız arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?" - "Hoşgeldiniz hanımefendiler" diyeceğim. - "Peki yanımda bir erkek arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?" - "Hoşgeldiniz beyfendi" diycem. Peki yanımda iki üç erkek arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?" Papağan biraz duraksar ve cevap verir : - "Oğlum Mehmet suyu kaynat bu karı harbi o***pu!!!"

GÜLE GÜLE FELDKAMP
18 NİSAN 2007
Feldkamp Hoca'nın Galatasary'dan gönderiliş şekliyle ilgili olarak kaleme almış olduğum makaleye köşesinde yer veren Zaman Gazetesi Avrupa Spor Müdürü Sayın Seyfi Alp'e Teşekkür ediyorum.Saygılarımla.Erol BABA
GÜLE GÜLE FELDKAMP HOCAM/EROL ÇELİK
Herşeyi biz biliriz ya!Oldum olası söylerim bizden daha bilgilisi yoktur diye!Herşeyde olduğu gibi futbol bilgisinde de üstümüze yoktur.Çok bilen çok yanılır atasözü bizden çıkmış olsada bu lafın gereklerini pek yerine getirdiğimizi söyleyemem.Geçmiş dönemlerde de ne değerler geldi geçti ama son olarak Sayın Feldkamp’a yapılan bir futbolsever olarak beni çok üzdü,esas üzüldüğüm ise bazı futbolcuların ikiyüzlülüğü.Bu takımı sezon başından beri öyle ya da böyle buralara kadar taşıyan Sayın Feldkamp ve ekibiydi.Madem bu kadar başarılısınız,önümüzdeki sezon içinde Yeni Teknik Direktör getirmeye ne gerek var,kendiniz kurun takımınızı ve çıkın oynayın.Asırlık çınar Galatasaray’ın düştüğü hallere bakın lütfen.Herşey Şampiyonluk mu?Madem başarıda kıstas şampiyonluk varın gidin şampiyon olun bu sene.Peki ilkeler ne olacak,idealler ne olacak?O yüzden değilmidir ki UEFA şampiyonluğunun üstüne birşey koyamadınız ve her geçen gün borç batağının içine saplandınız.Bilen bilir de bilmeyenlere ben hatırlatayım.Geçmiş birkaç yıldaki mali tablosuyla Galatasaray Batı Avrupa Liglerinde olsa kesin küme düşürülürdü.Neyse benim esas anlatmak istediğim konuysa Sayın Feldkamp’a oynanan oyun.Takım içinden futbolcular istemiyormuş.Futbolcuların haddine mi hocayı tayin etmek ama eğer yöneticiler işin ehli değilse daha doğrusu onlarda başkalarının kuklası olmuşlarsa yapacak birşey yok elbet.Feldkamp hocadan başka yönlü faydalar elde etmek varken adamı sıkıştırdık köşeye ve kıs kıs güldük ardısıra.Sonrada neden ünlü hocalar ya da futbolcular ki bunların içinde Türk futbolcularda var, Türkiye’ye futbol yaşantılarının son dönemlerinde geliyorlar deyip serzenişte bulunuyoruz.Neden olacak hatır gönül bilmiyoruz,profosyonellik nedir bilmiyoruz daha doğrusu biz bu işi bilmiyoruz da ondan.

GÜN AKŞAM OLDU
11 NİSAN 2008
Bizde 35 olan yolun yarısı Almanlarda 50'ler civarında dolanır durur yani bizde 50'li yaşlılarda insanlara neredeyse işi bitti bitecek gözüyle bakılırken burda yolu yarıladı gözüyle bakılıyor.Zaten ölüm yaşı ortalamalarıda bu tezimi doğrular nitelikte.Yaşamayı bilmediğimiz bir gerçek ve kendimiz için birşeyler yapmadığımız,kendimize vakit ayırmadığımız ise bu gerçeği tamamlayan bir başka gerçek.Sağlığımızın kıymetini bilmeyiz,atın ölümü arpadan olsun felsefesi en okumuşlarımızın bile tercih ettiği bir yol olmuştur.Bugün 60'lı yaşlarda olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının arasında bir anket yapılsa ve en son ne zaman koşuya çıktınız diye sorulsa eminim erkeklerin %90'ı ben askerdeyken diyecektir ve maalesef kadınlarımız arasında bu oran dahada yüksek çıkacaktır.Yani sağlıklı yaşamın bir parçası olan spor yapmak ta bize pek uzaktır!Sonra şikayet edip dururuz daha 40'lı yaşlarla birlikte ve bazen dahada erken,gün akşam oldu deriz,40'ından sonra gelen beyliğin ta....deriz..derizde deriz işte.Çağımızda birçok hastalığın birinci sebeplerinden birisi olan stresten uzak durabilmeyi bir başarabilsek,çok değil biraz olsun spor yapabilsek eminim hayatımızın rengi değişecektir.Ben derim ki at ölecekse bile gelin sebebi arpa olmasın,hayat bizim hayal ettiğimizden kısa ve bir o kadar da hızlı geçiyor.Sağlığımıza dikkat edelim,unutmayalım ki zaman zaman bu hayattan bıksak bile sağlıklı bir şekilde yaşamak hakikaten çok güzel,sahip olduğumuz beden ve ruh bir tek bize ait değil,bizimle birlikte sevenlerimizinde bizde emeği var ve en azından bunun için dahi olsa sağlığımıza dikkat edelim,gün akşam olmadan vakit geçmeden.
Saygılarımla.Erol BABA

İçindekiler ( 11 Nisan 2008)
• İndin Sandım
• Elimden Gelen Bu (bkz.Şiir Köşesi)
• Bunun Adı Aşk (bkz.Spor)

MEMLEKETİMDEN EŞEK MANZARALARI ( II )
06 NİSAN 2007
Sözlerime sayfamı düzenli olarak ziyaret eden bazı dostlardan özür dileyerek başlamak istiyorum %100 haklısınız,son dönemde sayfamı fazlasıyla ihmal ettim ama inanın bana Süleyman Demirel'in dediği gibi bu süre zarfında kendimi düşündüysem namerdim ne yaptıysam sizler için yaptım deyip başlıyorum sözlerime..
Evet tam 1 yıl sonra tekrar vatan topraklarına ayak basmak kısmet oldu..Havadan herşey çok daha güzel,uçak İstanbul semalarında süzülürken muhteşem görüntüler vardı doğrusu,İnönü Stadyumunun üzerinden Beşiktaş-Trabzonspor maçınıda gördükten sonra nihayet uçağımız alana indi.İnsanın kendini, kendi memleketinde daha bir güvende hissetmesi lazım ama indiğim andan itibaren içimi acaba biri beni ne zaman çarpacak korkusu bürüdü.İlk karşılaştığım şahsa gideceğim otele nasıl gidebileceğimi sordum ve sağolsun olabildiğince kibar bir şekilde yardımcı oldu bana.Otel'e yerleştikten sonra kısa bir gezinti yapmak istedim ama inanın İstanbul'da gece dolaşmak her babayiğidin harcı olmasa gerek,hemen otele geri döndüm.Sabah Metro'yla Eminönüne doğru yola çıktım ve memleketimde esas aradığım şeyi de Metro istasyonunda buldum,isminin Eyüp Öztürk olduğunu öğrendiğim birisi oturmuş ney çalıyor daha doğrusu ney'i konuşturuyordu,kısa bir konuşma geçti aramızda..işte o ezgiydi benim aradığım ve özlediğim..Adam gibi adamların sayısının giderek azaldığının zaten farkındaydım ama bu geziyle birlikte endişelerim tamamen ortadan kalktı maalesef..Bu memleket adam olmaz fikrimin doğruluğunu bir kez daha kendi gözlerimle gördüm.Başbakan,Bakanlar ve bazı yalakalar boşuna milleti kandırmaya kalkmasınlar memleket eskisnden de kötü ve kötüye gidiyor.Tehlikenin nereden geleceği belli değil..Geri zekalı gibi bir Türban meselesidir almış başını gidiyor..Kürt meselesine değinmek bile istemiyorum..Sadece ulaştığı boyutu bir cümleyle ifade edeyim ki Gaziantepteki Nevruz Kutlamalarında Başbakana ölüm sloganları söyleyebilecek kadar vahim durum..Memelekette satılmadık yer bırakılmamış..Size anlayacağınız dille konuşmak istiyorum; "Allahı'ınızdan bulasınız.."
Tarihimiz boyunca ne zaman tam bağımsız olduk tartışılır ama hiçbir zaman bu kadar haince birilerinin köpeği olmadık daha ötesi yok..yani durum içler acısı.Dün Avrupa Ülkücüleri'nin Hürriyet Gazetesi'nde çıkan şiirimsi bir ilanları vardı inanın okurken gözlerim doldu,hemen atlamayın o anlamda ben ülkücü felan değilim ama Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi Söz Konusu Vatansa Gerisi Teferruattır fikrinden hareketle benim içinde önce vatan gelir gerisi teferruattır.Aziz Nesin bu memlekette yaşayanların % 60'ı aptal derken birşeyi daha ilave etmeyi ya unutmuş ya da söyleyecektide ömrü yetmedi,izninizle o'nu da ben dile getireyim bu memlekette maaalesef bir o kadarda ahlaksız var yani her konuda ahlaksızlık almış başını yürümüş.İnanın bana adam para için gözünü kırpmadan bırakın vatanı satmayı kendini satar hale gelmiş..Şeref,namus,dürüstlük zaten çok yoktu da olanda kalmamış.Oyunu kuralına göre oynamayan her kesimden insanın bir yılda ayakları havaya gelir duruma gelmiş memleket.Suçlunun yaptığı yanına kar,ölene Allah rahmet eylesin zihniyeti hakim.Deli saçması atasözleri,sözümona cemaatler,ermişler,medyumlar..ve daha neler neler ..anlayacağınız her türlü pislik var.Aşağılık medyanın satılık kalemleri daha doğrusu silahşörleri iş başında ki bunların başını Mehmet Barlas,Engin Ardıç ve Hadi Uluengin gibi ne idüğü belirsiz şahıslar çekiyor.Yağmur nereye yağarsa tarlayı oraya çeken bunlar ve bunlara benzeyen gazeteci bozuntularınında bir gün birisi çıkıp yüzüne tükürecek elbet.Milletin gözünün içine baka baka laf ebeliği yapmaktan başka bir işe yaramayan bir dolu insan işte.Yani memleketimde, ben çok fazla insan manzarası göremedim ama doğrusu istemediğinz kadar eşek manzarasına rastladım.Üzülerek söyleyeyim ki durum çok vahim.Peki bugün gelinen noktanın suçlusu tek başına AKP iktidarı mı?Kesinlikle hayır.1950 yılından beri bu ülkede iktidar olan tüm hükümetler suçlu.Bu halk eğitilmediği müddetçe,bu halk aklını başına toplamadığı müddetçe durum daha da kötüleşecektir.Önce halkın düzelmesi gerek,aksi takdirde sonumuz Irak'tan kötü olur bilesiniz.Saygılarımla.Erol BABA

MEMLEKETİMDEN EŞEK MANZARALARI ( I )
19 MART 2008
Tam üüüüüüüüüüüüüüç gündür memleketimin topraklarında dolaşmakta olan ben deniz Atatürk Havalimanına indiğim andan itibaren karşılaştığım eşek manzaraları'nı yine bu başlık altında sizlerle paylaşacağım..öyle Ahmet Çakar kadar iddialı değilim ama eğer bu memleket adam olsun benide ölmüş eşek tepelesin..neyse bayramlık ağzımı şimdi değil ama sonra muhakkak açacağım sonunda ölüm olsa bile umrumda değil...Saygılarımla..Erol BABA
FARZET HİÇ AYRILMADIK
12 Mart 2008

Farzet hiç ayrılmadık
Gözümde tütüyor
Gözümü tütsülüyorsun hala
Hep birlikteyiz sanki
Seninle ben ve DÜNYA

CAN YÜCEL
02 MART 2008
Kendi adıma söylüyorum,keşke bugünleri görmez olaydım.Tam Bağımsız Türkiye'ymiş siz onu benim küllahıma anlatınız.Sizler alışmışsınız kafanıza çuvalda geçirseler,çorapta örseler fark atmiyor ama bir vatandaş olarak benim ağırıma gidiyor son dönemde yaşadıklarımız.Birilerinin uşağı olarak yaşamak incitiyor yüreğimi.Utanın ve hatta yerin dibine girin ki halen ağzınız kulaklarınızda sırıtıyorsunuz..Suç sizde değil inanın suç sizde değil suçun tamamı sizi buralara getiren ve halen tutan bu halkta..Hürriyet'ten sayın Yılmaz Özdil ne güzelde yazmış bugünkü yazısında ;
"BÖYLE BAŞA BÖYLE TARAK"
Evet sözün özü bu böyle başa böyle tarak..emperyalist babamız kalk der kalkarız,otur der otururuz..tarihte bu kadar alçak bir duruma düştüğümüz olmuşmudur bilmiyorum..Öyle bol keseden laf atmakla olmuyor bu işler,birbirinize çok yavuzsunuz da maşallah elin oğlu karşısında kuzu misali meeleyip duruyorsunuz..Ben sizin Türklüğünüzden de,müslümanlığınızda da ve hatta insanlığınızdan da şüphe ediyorum..Tam bağımsız Türkiye'ymiş hadi canım sizde..siz onu benim küllahıma anlatın..

GÜLEY NENEMİZ KAZA GEÇİRDİ
25 ŞUBAT 2007
Herkesin hayatında önemli yeri olan birileri vardır,Güley Nene'ninde (ya da nine) bizim aile için apayrı bir yeri ve önemi var.Çocukluğumuzun en güzel günleri o'nun dizinin dibinde geçti,o duruşuyla o dinamikliğiyle örnek oldu bizlere.

Bizim sülalenin en yaşlı kişisi konumundaki Güley Nenemiz maalesef geçen hafta geçirdiği trafik kazası sonucunda vücudundaki kırıklarla hastaneye kaldırıldı,tedavisi halen devam ediyor..Umarım en yakın zamanda sağlığına kavuşur..Kendisine tüm ailemiz adına geçmiş olsun diyor ellerinden öpüyorum.

ÜZÜM YEMEK YA DA BEKÇİ DÖVMEK
25 ŞUBAT 2008
Ludwigshafen'de meydana gelen yangının üzerinden neredeyse 1 ay geçti ama yangının sebebiyle ilgili halen resmi açıklama yapılmadı ya da yapılamıyor..Bu konunun üzerinde fazla durmak istemiyorum çünkü benim kendi kanaatim şu ki araştırmayı yapan beyzadelerin niyeti çok ama çok aşikar;Bu arkadaşların niyeti hem üzüm yemek hemde bekçi dövmek o nedenle benim umudum kalmadı.Yangının ilk günlerinde burayı tabiri caizse Şölen Alanına çevirip daha sonra ortadan kaybolan tüm siyasetçi,bürokrat,medya mensubu ve din adamı statüsündeki kişileri kınıyor,yangın sonrasında da burda kalıp konunun takipçisi olan dostları yürekten kutluyorum..İsim vermiyorum çünkü herkes kendisini bilir..Saygılarımla..Erol BABA

ÖLENLERİN ARDINDAN
11 ŞUBAT 2007
Nerdeyim diye sormanın bir anlamı yok işte, sözün bittiği yerdeyim,gözyaşlarının sel olup aktığı anaların,bacıların Ludwigshafen Danziger Platz'da ağıtlar yaktığı yerdeyim.7 yaşındaki oğlum mırıldanıyor "Ben böyle cenaze törenini bir tek televizyondan gördüm,hani şehit olan askerlerin tabutlarıda bu şekilde yan yana koyuluyor diye" Dedim ya sözün bittiği yerdi benim için dün cenaze töreninin yapıldığı yer.Boy boy dizilmişti canlar..binbir umutla geldikleri Almanya'dan tabutlarla döneceklerdi.Ağıtlar yakıldı,konuşmalar yapıldı ve Sıla yolculuğu başladı ama bu kez omuzlarda başladı yolculuk.Uğurlayanlarda karşılayanlarda daha önce hiç karşılaşmadıkları türden büyük insanlardı onları, ama onlar bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceklerdi.Daima eleştirdiğimiz Türk Medyası bu olay sırasında özverili bir şekilde çalışmış olayın gerçek sebebinin bulunması için ellerinden gelen çabayı göstermişlerdi.Türk medyasını eleştirme hakkını kendinde bulan bazı Alman Politikacı ve Alman Medyasınada tek kelime söylemek istiyorum; UTANIN..Siz değilmisiniz Marco olayını aylarca utanmadan manşetlere taşıyan,siz değilmisiniz Münih'teki dayak olayını gündeminden hiç düşürmeyen.Türk Almanı döver haber değeri vardır..Alman Türkü döver ne olacak canım Almanın vurduğu yerden gül çıkar deyip geçiştirecekmiyiz.Bu son olayda ise dokuz canımızı kaybetmişiz ama adamlar utanmasa bir itfaiyecinin tartaklanması olayını ki ne kadar doğru emin değilim,bu olayın önüne geçirecekler.Buna rağmen bu olay sonrasında ve de cenazelerin Türkiye'ye nakli sırasında herşeyi en ince ayrıntısına kadar düşünen ve her türlü yardımı yapan yerel yönetime ve de emeği geçen herkese önce İnsan olarak sonrada Türk ve de Antepli biri olarak yürekten teşekkür ediyorum..Sevgili Kamil Kardeşim,döndüğünde hiçbirşey eskisi gibi olmayacak..yaralarını sarmak zor ve hatta imkansız bunu biliyorum ,bu açık ve net ama şunu bilmeni isterimki biz ailece daima yanında olacağız..Ölen canları bir kez daha rahmetle anıyorum..Mekanınız Cennet olsun.

İKİYÜZLÜLÜKTE ÜSTÜMÜZE YOK!
08 ŞUBAT 2008
Ludwigshafen' de ki yani şu an benim yaşadığım bu şehirdeki yangını Dünyada duymayan kalmadı sanırım.Hakikaten tam bir trajedi,neresinden bakarsanız hüzün ve gözyaşı.Burdaki keşmekeşi anlatmaya gerek yok,zaten biz Türklerin olduğu yerde tertip düzen aramak çokda kolay değil.Birçok güzel yönlerimizin yanında saçma sapan birçok alışkanlığımızda yok değil.Rahmetli Aziz Nesin aptal oranını söylediğinde adamcağızı neredeyse ipe gönderecektik ama ardısıra halen en milliyetçi ağızlardan bile bu söylemi duyar dururum.Neyse aptallık konusu bir yana bu felaket bana birde İKİYÜZLÜ olduğumuzu kanıtladı.Yakınlarını kaybedenlerin etrafında dönüp duran bazı yüzler bu işten bile rant elde etmek niyetinde yazıklar olsun.Tüm fanatik grupları şiddetle kınıyorum,alevisiyle sünnisiyle her kesimden fanatikleri yobaz ilan ediyorum.Be Allahtan korkmaz kuldan utanmazlar 9 kişi feci şekilde can vermiş siz hala ne peşindesiniz.Yok şu camiinin adamı yok bu camiinin adamı,yok şu cemevinden gelenler ve daha neler neler...Hepinize yuh olsun...

Yangında neredeyse bütün ailesini kaybeden Kamil Kaplan Kardeşimiz
İçimizdeki aptal ve iki yüzlülere gelince..sizin maksadınız üzüm yemekmi bekçi dövmek mi doğrusu anlamadım.Hemen yanıbaşınızda 9 vatandaşınızı kaybetmişsiniz,mikrofon uzatıldığında ağlayıp sızlıyorsunuz hemen ardından Urfanın Etrafında Dumanlı Dağlar türküsünü söylüyorsunuz..Cenazeevine gidip başsağlığı dilemeye ya da bu olayı sessiz şekilde protesto etmeye gitmiyorsunuz ama Başbakan Tayyip Erdoğan geliyormuş deyip alana saldırıyorsunuz.Ne oldu yani Başbakanı gördünüz neyiniz arttı?Bari birde adam gibi dinleyebiseydiniz ya sayın Erdoğanı.Siz tam aptal ötesiniz,adam size başsağlığına gelmiş siz alkışlarla ıslıklarla karşılıyorsunuz.Meydanı miting alanına çevirdiniz ya yazıklar olsun size.Allahtan Sayın Başbakan daha ilk cümlesinde bu saygısız,ikiyüzlü aptallara hadlerini bidirdi ve de susmalarını tembih etti.

Bu olay sırasındaki gelişmeleri sizlerle paylaşacağım lakin öncelikle cenazelerin defin işleminin bitmesini bekliyorum.O vakit daha rahat bir kafayla yazacağımı umuyorum.Felaketin başından beri neredeyse bütün medya temsilcieri sahibi olduğumuz Restoranını mesken tuttular,aramızda çok güzel dostluklar başladı,bugünden itibaren tek tek dönmeye başladılar ve doğrusu tüm personeli üzdü onların gidişi,neden mi? Çünkü maalesef burada o kadar çok sayıda seviyeli insanı birarada bulmak çokda kolay değil.Yazımı şimdilik sonlandırıyorum çünkü sonunun iyi yerlere gitmeğeceyini hissediyorum.Bu vesileyle tekrar milletimizin başı sağolsun diyorum.Saygılarımla.Erol BABA

BİR PARÇA YAŞAM ALIRMISINIZ
06 ŞUBAT 2007
Güle oynaya gelinmişti her zaman olduğu gibi babaannenin evine,iki yılda bir geçiyordu Karnaval Ludwigsahafende ve çocuklar doyasıya eğlendikten sonra evlerinin yolunu tutmuştu biraz sonra başlarına gelecekten habersiz..bilinmez bir el mi çakmıştı ateşi hiç düşünmeden,yoksa ihmalmiydi,henüz belli değil,koca bina bir anda alevler içinde kalmış,feryatlar göğe yükselmişti,polisin olağanüstü çabası alt katta oturan aileleri yaralıda olsa kurtamaya yetmiş ama üst katta oturan Kamil Kaplan ve ailesine yardım eli uzanamamıştı..

İçeride kalanlar birbirlerine adeta yaşam ikram ediyor ama kimse almak istemiyordu,sen yoksan bende yokum deyip ikramı geri çeviriyordu..ne zaman ki alev, ateş topuna dönüp üzerlerine gelmeye başladı,binanın dış cephesinde asılı kalan canlar birer birer aşağıya atlamayı tercih ettiler..Küçük Onur'u aşağıya atma vazifesini ise dayısı Kamil üstlendi..Şöyle sadece bir dakika gözlerinizi kapayın ve şu manzarayı bir yaşayın..anneniz,eşiniz,iki çocuğunuz,üç yeğeniniz ve de yengeniz yanarak ölmüşler! Tek cümle Allahım kimseye böyle acı yaşatmasın..Bu olay bana 2 Temmuzda yakılan Madımak Otel'ini ve orada yanarak ölen vatandaşlarımızı hatırlattı..Orda da şehrin merkezinde gün ortasında insanlar yakılmıştı burda da..BARBAR heryerde BARBAR..Şimdi Almanı yerden yere vuran beyefendilerin bir kısmı o vakit o yobazlara alkış tutmuşlardı.Size sesleniyorum;Herşeye rağmen Allah sizin de başınıza böyle bir felaket getirmesin inşallah...

LUDWIGSAHAFEN'DE YÜREK DAĞLAYAN YANGIN
04 ŞUBAT 2007
Uzun zaman sonra sizlere bu haberle merhaba demek istemezdim ama kısmet böyleymiş.Hani hep söyleriz ya ateş düştüğü yeri yakar diye..evet bu kez ateş bizim çok yakınımıza düştü ve de yüreğimizi müthiş yaktı doğrusu..Sevgili Kardeşim Kamil Kaplan ve ailesinin oturduğu binada çıkan ve de sebebi henüz belli olmayan yangın sonucunda maalesef sevgili Kardeşim Kamil'in annesi Medine Kaplan,eşi Hülya Kaplan çocukları Dilara ve Karanfil, yengesi Döne Kaplan,yeğenleri Kamil,Kenan ve İlyas ile Belma Özkaplı yaşamlarını yitirdiler.Enişte Muhammed Çağlar ve kızkardeş Nergiz Çağlar ile küçük kardeş Cevdet Kaplan ile Behiye Özkaplı ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.Öncelikle hakkın rahmetine kavuşan canlara Allahtan rahmet diliyor,yaralı kardeşlerimize acil şifalar tüm vatandaşlarımıza başsağlığı diliyorum.

Kimdir Kamil Kaplan,Kamil yürüme engelli müzikle uğraşan ve tabiri caizse ekmeğini taştan çıkaran,çevresinde sevilip sayılan kendi halinde bir kardeşimiz..sevgili annesi Medine teyzemiz ise gerçekten tam bir Osmanlı Kadını ve hakikaten çok şeker bir insan ve de Kamil Kardeşimin herşeyiydi.Kelimeler boğazımda düğümleniyor,düşünsenize bir anda ananızı,eşinizi,çocuklarınızı,yeğenlerinizi ve yengenizi kaybediyorsunuz..İnanın çok ama çok zor bir duygu.Hemde ömürboyu unutulamayacak bir şekilde yaşanan bir trajedi..İçeride can pazarı,canını kurtarmak için binadan atlayanlar,çocuklarını aşağıya atanalar ve daha neler neler...
Bu faciada Ludwigshafen Polisi takdiri haketmiş,İtfaiye ise sınıfta kalmıştır.Polisimizi, canlarını hiçe sayarak içeride kalan çocuklarımızı kurtarmak için göstermiş oldukları çalışmalardan ötürü tebrik ediyor, kendilerine tüm vatandaşlarımız adına binlerce kez teşekkür ediyorum.

Yangının sebepleri ile ilgili çeşitli spekülasyonlar dolaşmakla birlikte işin içinde birşeyler olduğuna dair benim ciddi şüphelerim var.Dört katlı bir bina hemde gündüz saatinde bu kadar kısa süre içerisinde nasıl yanar benim aklım almıyor.Polisin çalışmaları neticelenmeden birşey söylemek elbet doğru değil ama burdaki bazı şerefsizlerin yakma alışkanlıkları olduğu bilinen bir gerçek tıpkı daha önce Solingen'de yaptıkları gibi,yani burda öylesine tehlikeli bir grup hemde çığ gibi büyüyorki sormayın gitsin,işte bu insan görüntülü korkak alçaklar ellerinde olsa biz yabancıları bir kaşık suda belki boğmazlar ama üzerimize bir şişe benzin döküp hepimizi yakarlar.Bu canilere prim tanıyan sözümona Politikacı bozuntularını da burdan bir kez daha şiddetle kınıyorum.
Şimdi hemen yanıbaşımızda gözyaşları sel olup gidiyor ve biz hiçbirşey yapamıyoruz evet hiçbirşey yapamıyoruz..Marco Bey 6 ay hapiste yattı tüm Almanya ayağa kalktı..Şimdi 9 canımız kara toprak oldu bizimkiler bakalım ne yapacaklar!Korkmayın unutulacak bu da unutulacak..Bir Almanla bir Türk eşit olsaydı zaten, bunlara hizmetçi olarak buralara gelmezdik.Bir sözümde burda görevli (Türkiye'den gönderilen) kamu pesoneline ; Allahaşkına biraz burnunuz yere insin,yani burdaki meslektaşlarınızdan görmüyormusunuz,birazcık alçakgönüllü olup halkın içine girin..Korkmayın bu halk yemez sizi..Anlayan anlamıştır ne demek istediğimi.

Yukarıdaki resmi yangın başladıktan 24 saat sonra çektim ve halen binadan dumanlar yükseliyordu.Allah Korusun bu memlekette bir orman yangını felan çıksa bunlar bu teknolojik donanıma rağmen inanın bana duman olurlar.Şehrin ortasında yanan bir binayı 24 saattte söndüremediyseniz yazıklar olsun size.Evet dostlar ateş düştüğü yeri hemde beter yaktı bu kez,henüz tren kazasında yitirmiş olduğumuz üç yavrumuzun acısı dinmemişken bu kez dokuz vatandaşımızı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz.Hepimizin Başı Sağolsun.Bu arada olayın Ludwigshafende olduğunu duyar duymaz bizleri arayıp soran dostlarımada burdan teşekkür ediyorum.Saygılarımla.Erol BABA

21 OCAK 2007
YAZMIYOR DEĞİL YAZAMIYORUM
Bazı dostlarımın ! hiç haberi dahi olmasada bir kısım dostlarımın yazılarımı takip ettiğinden haberim var ve ben işte bu dostlarımdan birkez daha özür diliyorum.Takdir edersinizki insanın bir günü diğerini tutmuyor.Üzerimde bir tutukluk var yazamıyorum,canım sıkkın,moralim bozuk ve içimden yazmak gelmiyor.Tam 11 ay sonra dün akşam sazıma sarıldım yine, benim canım dostlarım kusuruma bakmasın ama o'nun yerini kimse tutmuyor tutamıyor..Neyse hepinizi çok seviyorum..Sağlığınızın kıymetini bilin ve de başka hiçbirşeyi dert etmeyin..En yakın zamanda tekrar dertleşmek,sohbet etmek umuduyla..Selam ve sevgilerimle..
18 OCAK 2008
Wimbledon'un ilk zenci Şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden Kaptığı AIDS'den ölüm döşeğindeydi.. Hayranlarından biri sordu.. "Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?" Arthur Ashe cevap verdi.. "Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50'si Wimbledon'a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2'si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı'ya 'Neden ben?' diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Tanrı'ya nasıl 'Niye ben?' derim?. Mutluluk insanı tatlı yapar. Başarı ışıltılı..Zorluklar güçlü.. Hüzün insanı insan yapar, yenilgi mütevazı.. Tanrı'ya asla 'Neden ben' diye sormayın. Ne olacaksa olur.
Anlayana sivri sinek saz...yoğun çalışma programından dolayı maalesef yazılarıma ara vermiş bulunuyorum.Yukarıdaki yazı son zamanlardaki en etkilendiğim öykülerden biri ve sizinle paylaşmak istedim.Yazıyı ban ileten sevgili kardeşim Tolga'ya çok teşekkür ediyorum..Saygılarımla..Erol BABA

03 OCAK 2008
HOŞGELDİN Mİ 2008?
Evet geldi gelmesinede hoşgeldi mi acaba bekleyip göreceğiz.Korkmayın yine karamsar bir tablo çizmek niyetinde değilim ama ayıptır söylemesi bundan önce benim mekana tam 40 farklı yıl uğradı,ben hepsine hoşgeldin deyip sarıp sarmaladım ama çok sürmeden gerçek yüzlerini gösterdiler bana.O nedenle 2008 içinde temkinli olmakda fayda var.
Yeni Yıl Batı Avrupada daha bir farklı kutlanıyor..Saatler geceyarısını gösterdiğinde ise çılgınca havai fişek gösterisi başlıyor.Bu iş için hayal edilemeyecek para harcanıyor.Ben kendi bulunduğum şehir açısından konuşursam,inanılmaz sayıda patlayıcı madde satışının gerçekleştiğini gözlerimle gördüm.İnsanoğlu faydalı işler için pek para bulamaz ama böyle fuzuli şeylere bir çırpıda para bulur evelallah.
Umarım bu yıl tüm insanlık için barış ve de huzur dolu bir yıl olur..Yarından itibaren 10 gün süreyle iş tempom biraz daha artacak,o nedenle sayfamı ihmal edebilirim..Kusuruma bakmayın..Saygılarımla..Erol BABA
Not:Erol Baba'nın babalığının 2008 yılında da devam edeceği kesinleşti,yani öyle genel kurul,seçim felan yok,zaten başka adayda yok.
31 ARALIK 2007

Nice Mutlu Yıllara Derken...
Bugün 2007 yılının son günü..basmakalıp yeniyıl mesajlarıyla geçecek bugünün ertyesinde yeni bir yıla gireceğiz ve adım gibi eminim 2008 yılında da 2007'yi arayacağız.Yani Dünyada hiçbirşey iyiye gitmiyor bu görünen bir gerçek.Bakmayın siz siyasetçilerin palavralarına Dünya her geçen yıl daha bir bozuluyor ve maalesef insanoğlu kendi sonunu kendisi hazırlıyor.Nice Mutlu Yıllara derken bile içim çok rahat değil aslında,biliyorumki insanlığın bundan sonraki yıllarında mutlu olabileceği günler inanın çok sınırlı..Belki günübirlik mutluluklar olacak ama eğer bu şekilde giderse maalesef sonumuz felaket olacak..Dilerim ben yanılırım..Herşeye rağmen özü sözü bir,adam gibi adam tüm insanların YENİ YILINI YÜREKTEN KUTLUYORUM..Saygılarımla..Erol BABA
27 ARALIK 2007

GÖNÜL YARASI YA DA YÜREK SIZISI
Düşmeyenimiz var mıdır diye sormayacağım çünkü ben biliyorum ki çevremde gönül yarası çekmeyen bazı "KAZMA" arkadaşlarım halen var.Yani biz çektikte ne mi oldu..?Sizde haklısınız.rakı içenler öldüde su içen ölmedi mi mantığıyla bakarsak sizde haklısınız ama ben yinede dilim dödüğünce Gönül Yarası'ndan bahsedeceğim size.Beynin ve de yüreğin odaklandığı tek şeydir o , o'ndan başka hiç ama hiçbirşey düşünemezsiniz ,bazen imkansız olduğunu bazen gereksiz olduğunu bile bile seversiniz o'nu..O'na laf edenler düşmanınız olur,herşey o'nunla güzeldir ve herşey o'nunla özeldir.Herşeyde birtek o vardır.Ölümü bile göze alırsınız o'nun uğruna çünkü gönül yaranızın tek sebebi ve de dermanı birtek o'dur.O'ndan başkası merhem olamaz yaranıza.Boğazınızın alt kısmından yüreğinize doğru inen bir sızı vardır ya işte o'dur gönül yarası başka birşey değildir.Yüzünüze dokunduğunuzda ayaz günde bile ateşler içindeyseniz sanmayınki üşüttünüz ya da grip oluyorsunuz,sizde de gönülyarası nüksetmiştir başka birşey değil.Gerçi son dönem aşklara şöyle bir bakıyorumda o yara ya hakikaten eskisi kadar derin olmuyor,ya da şimdiki gençlerin sevda anlayışı bize pek uymuyor.
Gönül Yarası'nı anladıkta bu Yürek Sızısı ne oluyor diye düşünenlerimizde vardır içimizde.O'nu hiç ama hiç sormayın.O tabiri caizse Gönül Yarası'nın on beteri ve hatta tedavi edilmezse insanı öldürebilen bir türüdür.Hep içinizdedir o, haykıramamışsınızdır avazınız çıktığı kadar hiçkimseye ne o'nu ne sevdanızı,içinize atıp durmuşsunuzdur.Kimi gün gizli gizli ağlamış,kimi gün tonlarca yükün altında kalmışcasına ezilmişsinizdir ama dilegelip söyleyememişsinizdir.Öylece ölüp gitmişsinzidir.İşte budur yürek sızısı başka birşey değil..Herşeye rağmen tatlı yanları da öylesine çoktur ki herikisininde,anlatmayla olmaz.Yaşamanızı önereceğim ama maalesef istemeyle de olmuyor işte..Ne mutlu yaşayanlara ya da hiç yaşamayanlara..Saygılarımla
25 ARALIK 2007

"TÜRKÜM DİYEN HER ŞEHİR, HER KASABA VE EN KÜÇÜK TÜRK KÖYÜ, GAZİANTEPLİLERİ KAHRAMANLIK MİSALİ OLARAK ALABİLİRLER."
M.Kemal ATATÜRK
GAZİANTEP'İN KURTULUŞUNUN 86. YILDÖNÜMÜ
25 ARALIK GAZİANTEPİN KURTULUŞU

Gaziantep Savunması

1914 yılında, I. Dünya Savaşı başladığı zaman Gaziantep 83 bin nüfuslu bir liva merkezi idi. 30 Ekim 1918´de imzalanan Mondros Mütarekesi ile İtilaf Devletleri paylaştıkları topraklara sahip olmak amacıyla harekete geçerken, 17 Aralık 1918´de İngilizler Antep´e girmiştir. Bir yıl süren bu işgale Fransızlar tepki göstermiş, 1918 Eylül´ünde yapılan İngilizlerin Musul üzerindeki “Nezaret Hakkı” ndan vazgeçmeleri ile önce Suriye daha sonra Antep, Urfa ve Maraş boşaltılmıştır.

Bunun ardından Fransızlar 29 Ekim 1919´da Kilis´i, 5 Kasım 1919´da Antep´i işgal ettiler. 1920 yılının başında ise ünlü Antep Savunması başlamış oldu. 1 Nisan 1920´de başlayan Gaziantep savunması 11 ay sürdükten sonra açlık yüzünden sona ermiştir. Savunma süresince Fransızlar şehre 70.000 mermi atmış, 8000 Antepli şehit olmuştur. Şahin Bey'in eşsiz direnişine rağmen sürekli takviye edilen Fransız birlikleri şehri ele geçirmişlerdir.

Bu olağanüstü savunma sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi 6 Şubat 1921 tarihli toplantısında Antep´e "Gazi" ünvanını vermiştir. 15 Mart 1921 tarihinde Londra´da Türk Dışişleri Bakanı ve Fransız delegasyonu Antep, Adana ve çevrelerinin Türklere geri verilmesi hususunda mutabakat sağlamıştır. Nitekim bu antlaşma Ankara Antlaşması ile son şeklini almış ve 25 Aralık 1921´de son Fransız askeri Antep´ten ayrılmıştır.

Antepli Şahin

Ben Antepliyim, Şahin’im ağam.

Mavzer omzuma yük.

Ben yumruklarımla dövüşeceğim.

Yumruklarım memleket kadar büyük.

Hey, hey!

Yine de hey hey!

Kaytan bıyıklarım, delişmen çağım

Düşman kurşunlarına inat köprü başında

Memleket Türküleri çağıracağım.

Bu dağlarda biz yaşarız,bu dağlar bizim dağımız.

Namusumuz temiz, bayrağımız hür

Analarımız, karımız, kızımız, kısrağımız

Burada erkekçe dövüşür

Bir bayrak dalgalanır Antep kalesi üstünde

Alı kanımdaki al, akı alnımdaki ak

Bayraklar içinde en güzel bayrak

Düşüncem senden yanadır

Hep senden yanadır çektiğim kahır

Bu senin ülkende, senin gölgende

Düşmesin kara kalpaklar, kirlenmesin duvaklar

Korkum yok ölümden kâfirden yana

Alacaksa alsın beni şafaklar.

Hey, hey!

Yine de ey hey!

Al bayraklar altında kara bir kartal gibi

Yaşamak ne güzel şey.

Bir sır var bu mavzerde, attığım gitmez boşa

Çıkmış bir eski savaştan

Türk ün bir karış toprak parçası için

Destanlar yazacağız yeni baştan.

Yıktım toprağın üstüne bir sarı kurşunla birini

Çıktı karşıma biri,

Çıktıkça çektim tetiği Bismillâhlarla beraber

Vurdum alnından kâfiri.

Bu kaçıncı kurşundur, bu kaçıncı bismillâh

Bu kaçıncı ölüdür?

Bir Türkü söylenir siperlerde her sabah

Vurun Antepliler namus günüdür!

Ben Antepliyim Şahin’im ağam

Mavzer omzuma yük

Ben yumruklarımla dövüşeceğim

Yumruklarım memleket kadar büyük
Haber Kaynak:Memurlar.Net
Ne Mutlu bize ki o şehirde doğduk ve de Antep'liyiz ne mutlu bize ki, Dünya Tarihine geçen ,o müthiş direnişi gerçekleştiren insanların torunlarıyız..Atalarımız o kutsal toprakları canları pahasına kahramanca savunmuş;bize düşen en önemli görev ise Vatanımızda gözü olanların oyununa gelmeden Türkü,Kürdü,Çerkezi,Lazı ele ele bu vatana sahip çıkmaktır.Ey benim halkım,içinizdeki vatan hainlerinin peşinden gitmeyin,onlar Amerika adına çalışan CIA ajanlarından başkası değiller.Bakmayın sizinle aynı dili konuştuklarına onlar keklik misali ,kendi ırklarının en başta gelen düşmanlarıdır.Bu ülke hepimizin,bu ülkeye hep birlikte sahip çıkalım..Dış mihrakların maşası olmayalım.
24 ARALIK 2007

SONBAHARDAN SONRA
İlkbahar,Yaz, Sonbahar ve Kış...ve Kış kapıya dayanmakla kalmadı odamızdan içeriye daldı bile..Almanyanın Adanası sayılabilecek bir yerde oturuyoruz ama bu kez dondurucu soğuklar burayada misafir oldu.Henüz üç beş gün oldu geleli ve daha ne kadar kalır belli değil..Mevsimlerden Sonbahardı, Can, güneş yüzlü yari tanıdığında,hiç aksatmaksızın buluşur gün akşam oluncaya kadar sohbet ederler ve sonra evlerinin yolunu tutarlardı her ikiside.Can,Eminönünden Üsküdar Vapuru'na ve Cemre Kadıköy Vapuru'na binerlerdi.Evlere ulaşılır ulaşılmaz bu kez telefona sarılırdı her iki sevgili,bu kez saatlerce telefonla konuşulurdu..Mevsimler gelip geçerken Sevdalarıda iyiden iyiye yeşermişti Can'la Cemre'nin..Düğünleride bir Sonbahar mevsimine geldi iki sevdalının ve hayatlarının belkide en mutlu haberini aldıklarında Mevsimlerden Yaz'dı..Mutlu çiftin nur topu gibi bir Hazan'ları olmuştu..Mevsim yazdı ama bebek ismini yine Sonbahardan almıştı..Sonbahardan sonrası hep karanlıktı onlar için,gizemli hiçbiryanı yoktu Kış Mevsiminin..Bahar'la Yaz'da güzeldi ama onlar için Sonbaharın yeri doldurulamazdı,kimbilir belkide o mevsimde tanıştıkları için olsa gerek ama SONBAHARDAN SONRA hayat anlamını yitirirdi onlar için.Saygılarımla.
21 ARALIK 2007

Deccal Geldi !..bkz Burdan Bakınca
Nerde Eski Bayramlar...bkz Gurbetten Ne Haber
ALDANMA CAHİLİN KURU LAFINA..bkz Şiir Köşesi
Yalan...bkz Birazda Gülelim
20 ARALIK 2007

Tüm Dostların Bayramını Yürekten Kutluyorum..Nice Bayramlara
18 ARALIK 2007

Bugün Canım Yazmak İstemiyor
Kolay iş değil yoksa inanın yazardım birşeyler ama bazen duruyor insanın beyni yazacak birşey bulmak o kadar zor geliyor ki insana, sormayın gitsin.Öğleden sonra Pele'yi antrenmana götürdüm,hava buz gibiydi çocuklar koştukları için pek birşey hissetmediler ama ben ve de diğer aileler donduk resmen.Ben kendimden vazgeçtim de diğer ailelerin bu fedakarca davranışlarını takdir ettim doğrusu.Yağmur çamur demeyip yavrularının peşinden koşturuyorlar. Pele'nin ayakkabılarıyla sorunu olunca antrenmanın sonlarına doğru bırakmak zorunda kaldı ve evin yolunu tuttuk birlikte.Dün Cin Ali'yi anlatmıştım o'na şimdi dört gözle yolumu bekliyor gidip o'na Cin Ali'nin maceralarını anlatmaya devam edeceğim.Dedim ya bugün yazmak gelmiyor içimden,bilesiniz istedim.Saygılarımla
16 ARALIK 2007

Gaziantep Üzerine Bir Çift Hanek(Söz)
Taşına toprağına kurban olur herkes biryerlerin ya bende Antep Şehrinin taşına toprağına kurban olurum i.O kadar çok sebep var ki Antep'i sevmem için.Her ne kadar son on yılda şehrimiz birşekilde eski özelliğini yitirmişsede bir başkadır benim için Antepimin yeri.Herşeyden vazgeçelim canımdan çok sevdiğim birçok arkadaşım halen Antep'te yaşıyor ki bu bile bu şehri bu kadar çok sevmem için yeterli sebeptir diye düşünüyorum.

Bir film şeridi gibi geçer çocukluğumun Antepi gözümün önünden.Hemen yanıbaşındaki hiç bir komşu şehir halkına benzemez Antep halkı yeri gelir geceden sabaha kadar ya da sabahtan geceye kadar durmaksızın çalışır, yeri gelir doyasıya eğlenir.

Gerçek Antepli Rakıyı tercih eder Türk Sanat Müziği eşliğinde..Kar kış dinlemez muhakkak her pazar (Sahreye) pikniğe gider.Komşuluk ilişkileri çok güçlüdür(Her ne kadar şimdilerde eskisi gibi değilsede,batı illeriyle kıyaslandığında yinede iyi sayılır)Bir başka sıcaktır Antepli'nin muhabbeti sohbeti.Üzülerek söylemeliyimki şimdilerde Antepte yaşayan nüfusun sadece %22 si gerçekten Antepli'ymiş.Elbette tüm vatandaşlarımız başımızın tacı ama Antepim maalesef o güleç yüzünü kaybetti kaybedecek..Keşke hiç büyükşehir olmasaydık da böylesine kirlenip bozulmasaydık diyesim geliyor kimi zaman içimden.Birdaha, yerleşmek maksatlı Antep'e dönermiyim bilmiyorum ama bu dünyadan göçtüğümde kesin olarak Antepteyim.Sağolsun babam tam Real'in karşısında köşebaşı olmasada :) bir aile mezarlığı almış,yaşarken doyamadıysamda ne o şehre ne ordaki dost ve arkadaşlarıma en azından öldükten sonra doyasıya seyrederim şehri bir baştan bir başa.Saygılarımla
14 ARALIK 2007

• Fenerbahçe İkinci Turda..bkz Spor
• Almanya'da Doğum Oranları Düşmeye Devam Ediyor..bkz Gurbetten Ne Haber
• Yeni YÖK Başkanı..bkz.Sıladan Ne Haber
• Kemal Sunal'ın Yeri Doldurulamadı..bkz Burdan Bakınca

• Ağladım..Şiir Köşesi
• Politikacılar..bkz Birazda Gülelim
13 ARALIK 2007

Alman Usulü Hafif Acılı İşkence..bkz. Gurbetten Ne Haber
AB Yolu'nda biz Türkler..bkz. Burdan Bakınca
Keriz Ne Demek?..bkz.Burası Türkiye
İnşallah benim hatun..bkz Birazda Gülelim
Yüreğimde kapılar var..bkz Şiir Dünyası
11 ARALIK 2007
Fırat Arslan Şampiyon..bkz Spor
Hessen Gettosu..bkz Gurbetten Ne Haber
Beyaz Melek..bkz Burdan Bakınca

Kendisi Hazırlardı..bkz Birazda Gülelim
Aşk Üzre..bkz Şiir Dünyası

LUDWIGSHAFEN SEMİH,SAMET VE YİĞİT'E AĞLIYOR (08 ARALIK 2007)
Geçtiğimiz Salı Akşamı eve dönüş yolunda raylardan geçerken trenin altında kalarak feci şekilde yaşamlarını yitiren iki kardeş Semih ve Samet Yıldızoğlu ile en yakın arkadaşları Yiğit Kılıç dün Ludwigshafen'de toprağa verildiler.Cenazeye katılan yüzlerce kişi bu üç yavrumuzun ardısıra gözyaşı döktüler.Almanya'da 6.yılını doldurmakta olan ben, bu kadar üzüntü yaşadığım bir başka gün hatırlamıyorum doğrusu.Bu günahsız yavrularımızın ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum.Aslında cenaze töreninin çok ötesinde mesajları vardı dünkü törenin ama anlayabilene.Birincisi,hakikaten kısır çekişmelerden uzak durup birbirimize sımsıkı sarılmamız gerektiğini dün bir kez daha anladım yani dünkü merasimde her dinden her kesimden insan vardı ve neredeyse herkes ağlıyordu.

Demek ki esas olan İNSAN'mış gerisi fasa fiso.İkincisi,çocuklarımız canımzdan da öte, her ne pahasına olursa olsun onlara karşı daha bir sabırlı ve şefkatli olmalıyız sonraki ah vahlar hiç ama hiç işe yaramıyor.Üçüncüsü,Almanların bu olay sonrası tavırları ki ,ben çok etkilendim.Bizde olsa ancak resmi bir görevliye uygulanabilecek düzeyde bir cenaze töreni yani polis eskortu eşliğinde cenazenin getirilişi ve orada iki adet ambulansla birlikte Kızıl Haç yetkililerininden bulunması.Bu görevlilerin ölen yavrularımızın yakınları ile ilgilenmeleri ve daha neler neler yani adamlarda ölene de yaşayan kadar saygı gösteriliyor değer veriliyor.Darısıda bize inşallah!Umarım birdaha böyle bir acıyı hiçbir milletten hiç bir aile yaşamasın.Lütfen aklımızdan çıkarmayalım aslolan insan yani dini,dili,milleti farketmiyor.Dün Ludwigshafen Semih,Samet ve Yiğit'e ağladı.Ve bu yavrularımız kara toprağa verilirken,kendileri farkında olmasabile anlayabilenlere çok şey anlattılar.Nur içinde yatın,mekanınız CENNET olsun inşallah.Saygılarımla

LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR VAKFI (06 ARALIK 2007)
Sevgili Dostlar,bundan kısa bir süre önce size LÖSEV'den ve faaliyetlerinden biraz olsun bahsetmiştim.Sizleri bir kez daha Lösemili Çocuklar Vakfının bu sene başlatmış olduğu " Kurban Bağışlarınız Hayat Bulsun" isimli kampanyasına destek olmaya davet ediyorum.Elbet herkes düşüncesinde özgür ama inanın bana bu hastalığın pençesine yakalanmış çocuklarımızı ve onların ailelerini bir nebze olsun sevindirerek sevapların en güzelini işleyeceğimize ben yürekten inanıyorum.

Lösev sayesinde geleceğe umutla bakabilen bu çocuklarımıza sahip çıkalım.Ateş düştüğü yeri yakar misali,gözlerimizi kapatıp biran olsun hayal edelim, bizim ya da bir yakınımızın çocuğu da bu hastalığın pençesine yakalanmış olabilir.Bugün biz yardım edelim ki,yarın istemeye yüzümüz olsun.Gelin bu Bayram Kurban Bağışlarımızı LÖSEV'e yapalım ve daha sonrasında da bu çouklarımızın maddi manevi daima yanlarında olalım.LÖSEV'in başlatmış olduğu bu kampanyaya katkıda bulunmak isteyen siz sevgili dostlarım ayrıntılı bilgiye Lösev'in resmi İnternet Sitesi'nden ulaşabilirsiniz.
www.losev.org.tr
Bu arada unutmadan yazayım ki, Kamu yararına çalışan bir vakıf olan LÖSEV Bakanlar Kurulu'nun 04.11.2004 tarih ve 8110 sayılı kararı ile süresiz yardım toplamaya layık görülmüştür.Saygılarımla
6 ARALIK 2007

• Tam Bir Rezalet..bkz.Gurbetten Ne Haber
• Hasan Şaş'ırmış..bkz.Spor
• Tünel İhalesi..bkz Birazda Gülelim
• Aşk iki Kişiliktir..bkz Şiir Köşesi

PELE ŞAMPİYON (03 ARALIK 2007)
Dün düzenelenen Kulüp Şampiyonası'nda Pele Çelik kilosunda bir kez daha şampiyon olarak hayranlarını sevince boğdu.

Karşılaşamaya atak başlayan Pele rakibini bir kez yere düşürmesine rağmen puan alamadı ama hemen arkasından yaptığı müthiş bir çelmeyle Alman rakibi Jan'ı İpon'la yenerek birincilik kürsüsüne çıktı.
Evet sevgili dostlar ben her ne kadar futbola meraklıysam da bireysel spor karşılaşmaları bir başka heyecanlandırıyor insanı,birde mücadele eden kendi çocuğunuz olunca inanın kalbiniz duracak gibi oluyor.Oğlumun yaptığı maçı kameraya kaydediyordum ama heyecandan son bölümü es geçmişim.Çok heyecanlandık ama kazanıncada gurur duyduk darısı size ve çocuklarınıza inşallah.
SAZIM VE BEN (01 ARALIK 2007)
Sazım ve ben, dile kolay tam 30 sene oldu sazımla tanışalı.O gün bugün en yakın arkadaşlarımdan biri oldu sazım.Kimseye anlatamadıklarımı sazıma anlatmışımdır.Kimi zaman başbaşa türkü söylemiş kimi zaman iki göz iki çeşme ağlamışızdır.Çok farklı bir yeri vardır o'nun benim yanımda..Özel bir kişiliktir o benim için.Kimselerin dokunmasına izin vermem sazımın teline.Kimi zaman kızsamda hiç küskünlüğümüz olmamıştır sazımla.Beni en iyi o anlar,o'na söylerim dertlerimi,birtek o bilir bütün sırlarımı.Son zamanlarda Keman'a olan aşkımı kıskansada,tekrar kendisine döneceğimi bildiği için çok da takmaz kafasına.Hayatın güzelliklerini de elem ve kederlerini de hep sazımla paylaşmışımdır.Ben nereye gidersem o 'da ardımsıra benimle gelir.Yani yeri bir başkadır benim yanımda.O nedenledir ki vasiyet etmişimdir ;Bir gün kara toprak olduğumda elbet dualar edilsin ardımsıra, ama benim sazımla birkaç türkü çalınıp söylenirse de çok mutlu olurum diye.
(01 ARALIK 2007 )

• Gazetelerin Manşetine çıkmış türbanlı komünist kızımız..bkz.Burası Türkiye
• Dadaşla meleğin pazarlığı..bkz.Birazda Gülelim
• BELKİ GELMEM GELEMEM
Sen istinyede bekle ben burdayım
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
Çünkü ben buradayım karanlıktayım
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git...bkz.Şiir Köşesi

KİMİ ZAMAN ALIR BAŞIMI GİDERİM (29 KASIM 2007)
Beni yakınen tanıyanlar bilirler ki en büyük hayalimdi çoban olmak.Yani küçükbaş ya da büyükbaş farketmez ama inanın bana gıptayla bakmışımdır o mesleği yapanlara ve bende hep bir çoban olmak istemişimdir.Bu yolda okul dediler okuduk hemde Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdik, eh! dil dediler haspel kader İngilizcemizin yanına Almancayı da ekledik ama olmadı yine başaramadım Çoban olmayı.Göze alamadım şehrin o pisliğini ardımsıra bırakıp,kırlarda doğayla başbaşa olabilmeği.Aslında çok fazla sermayede gerekmiyordu ama yapamadım işte..Alın atınızı.... deyip çekip gidemedim dağlarıma..hep hayalde kaldı kimi zaman alıp başını gitmek.Anlatamadım derdimi hiç kimseye,gülüp geçtiler işte..Merak ettiğim için soruyorum harbiden sizinde içinizden zaman zaman çoban olmak geçmezmi.Yanlış anlamayın yanıma arkadaş felan aradığım yok sadece merak benimkisi.Yolun yarısını geçeli tam beş yıl oldu..yani geriye çokda fazla kalmadı doğrusu fakat umudumu yitirmiş değilim bu yolda, er geç yapacağım,kafaya koydum bende Dünyanın bir yerlerinde çobanlık yapacak bir SÜRÜ bulacağım.Saygılarımla

KANIMA DOKUNDU ( 27 KASIM 2007)
Şimdilerde sanal alemde sözümona bir fıkra dolaşıp duruyor Başbakan Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile ilgili.Şimdi yukarıdaki isimleri severiz ya da sevmeyiz o farklı birşey ama herhalükarda Sayın Tayyip Erdoğan bu ülkenin Başbakanı ve Sayın Abdullah Gül ise Cumhurbaşkanı ve ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı ie Cumhurbaşkanına küfredilmesini kesinlikle doğru bulmuyorum, kaldı ki hiç kimsenin bir diğerini aşağılaması da benim tarzım değil.Bence birbirimizi eleştirirken biraz daha seviyeli olmakta fayda var.Biz başkaları gibi olmayalım.Bende AKP'ye oy vermedim ama ne o partinin idarecilerine ne de o partiye oy verenlere küfretme hakkını kendimde görmüyorum.O nedenledir ki bu fıkra kanıma dokundu.Hep söylüyorum,yine söylüyorum..İğneği kendimize çuvaldızı başkasına batıralım ve ne olur kırıcı olmayalım yani birileri gülecek diye saçma sapan espriler de yapmayalım.Siyasi fikirler farklı olabilir,tuttuğumuz takım farklı olabilir ya da mensubu olduğumuz din farklı olabilir ama neticede hepimiz insanız ve de insana yakışanı yapalım..Saygılarımla

BUGÜN 27 KASIM:
İçindekiler:
Rastgele Fenerbahçem bkz.Spor
Özgürlük Budalaları bkz.Gurbetten Ne Haber
Yam yam bunlar bkz.Burası Türkiye
Cemal Safi'den Şiirler bkz.Şiir Köşesi
Müslüman Erzurumlu % 100 Gülme Garantili Fıkralar bkz.Birazda Gülelim

YALAN OLDU (26 KASIM 2007)
Sabah büroya indiğimde elime Bilkent Üniversitesi 1995 yılı Mezunları'nın Yıllığı geçti..Şöyle sayfalarında gezinirken dudaklarımdan bu iki kelime döküldü; Yalan oldu dedim kendi kendime.Kendim için yazılanlara baktım,okudumda şimdi hepsi yalan oldu deyip içten içe söylenip durdum.Ne güzel günlerdi o günler.İnsan büyüdükçe daha mı çok çıkarcı oluyor ?Ben sorunlarımızın arttığı fikrine katılmıyorum doğrusu.Kabul etmesekde değişiyoruz işte ama bu negatif anlamda bir değişiklik.Aslında dile getirecek ne çok söz var ama kafanızı şişirmek niyetinde değilim ,sadece size şunu tavsiye ediyorum; Yıllığınızı açın ve de sayfalarında sizlerde bir gezintiye çıkın,eminim ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız..Meğer tüm o dostluk mesajlarının içinin ne kadar boş olduğunu ve yalan olduğunu göreceksiniz.Saygılarımla
• Bekleyin İniyorum bkz.Gurbetten Ne Haber
• Deniz yildizinin Öyküsü bkz.Sizden Gelenler
• Ögretmenim Siiri Icin bkz.Siir Kösesi
• Ögretmen Ögrenci Fikralari bkz.Birazda Gülelim
• Almanya'da Mac Keyfi bkz Spor

BUGÜN 24 KASIM ÖGRETMENLER GÜNÜ
Bugün Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e Başöğretmen Ünvanının verilişinin 78.yıldönümü.Bundan tam 26 yıl önce ise bugün, yani 24 Kasım Türkiye de Öğretmenler Günü olarak kutlanmaya başladı.Sizi bilmem de benim içim sızlıyor "Öğretmen" sözcüğünü duyduğum anda.Kar kış demeden hizmet yapmaya çalışan öğretmenlerimiz,kuş uçmaz kervan geçmez kırsallarda görevini yapmaya çalışan öğretmenlerimiz,çoluk çocuğunun geçimi için yetmedi ek iş peşinde koşan öğretmenlerimiz ve haince saldırılarda şehit olan canım öğretmenlerimiz.Bir ülkenin kalkınmasında öğretmenlerin yeri tartışılmaz birinci sıradadır ama gelin görün ki maalesef ülkemizde durum hiçte öyle değildir.Sorunlarla boğuşur durur öğretmenlerimiz ve onca sıkıntıya rağmen bu ülkenin geleceği olan çocukların ve gençlerin eğitimi için didinir dururlar öğretmenlerimiz.Ben burda farklı bir noktaya parmak basmak istiyorum.Öğretmenlerimiz kuşkusuz herşeyin en güzeline en iyisine layıklar ama şayet idealist değilseniz şayet herşeye rağmen bu gençliğe birşeyler vereceğinizden kuşkuluysanız ne olur bu mesleği seçmeyin.Bunun yanısıra, eğitim hayatım boyunca çok sayıda öğretmenim oldu,inanın bana aralarında isimlerini saygıyla andıklarım kadar,ismini dahi duymak istemediklerimde var.Gaziantep Lisesi'nde okurken Tarih Derslerine giren sözümona bir öğretmenimiz vardı.Birgün kendileri derse gecikince, birkaçtane kız arkadaşımız sınıfın kapısının önüne çıkmış orada duruyorlardı.Bu muhterem "Öğretmenimiz" sınıfa girdi ve o kız arkadaşlarımıza dönüp "Kimler ne için, ne amaçla kapıda bekler siz çok iyi bilirsiniz dedi" İnanın gözlerim doldu o anda ve bu muhterem şahsiyet daha sonra"çok başarılı bulunup" terfi ettirildi.Kaldıki o " Öğretmenimizin" sayısız vukuatları vardı daha önce ama siyasi irade ordada yapacağını yaptı adamı okula müdür yaptı!Birde bu yönleri vardır öğretmenlerimizin yani kendi içlerindede çok fazla haksızlığa uğrarlar.Bu anımı şunun için paylaşıyorum sizlerle,Öğretmenlerimiz elbet baş tacımız ama içlerinde bu tiplerde yok değil her meslekte olduğu gibi..Herseye ragmen Deniz Yildizi`nin öyküsündeki gibi bütün zorluklara ragmen kurtarabildiklerini kurtarmaya calisan, idealist vatansever ve cefakar ögretmenlerimizin çokluğu bizi ümitlendiren ve de gururlandıran.Ben bu nitelikteki öğretmenlerimizin önünde saygiyla egiliyorum..Ögretmenlerimin bircogunu sevmeme ragmen ,Edebiyat Öğretmenlerimin yeri hep ayrı olmuştur bende,nedendir bilmem ama Edebiyat Öğretmenlerimi bir başka sevmişimdir işte.Başta Edebiyat Öğretmenlerim olmak üzere hakettiğine inandığım bütün öğretmenlerimin bu gününü yürekten kutluyorum.Şehit olan ya da bugün aramızda bulunmayan çok değerli öğretmenlerimizide rahmetle anıyorum.Saygılarımla

NUR BİLGE CRISS (23 Kasım 2007)
Biliyorum Öğretmenler Günü yarın ama içimden bugün yazmak geldi.Bilkent Üniversitesi'ne ilk başladığımız yılı yani İngilizce Hazırlık yıllarını bir yana bırakıyorum,Uluslararsı İlişkiler Bölümüne başladığımız yılda dahi üzerimdeki o ürkekliği tam olarak atamamıştım.Düşünsenize Gaziantep'ten çıkıp tamamen farklı bir ortama gelmişsiniz.Tabi Antep bugünkü Antep değil,gençlikte bugünkü gençlik değil.Birini arıyorsunuz,size moral olacak ,tebessümüyle size dertlerinizi unutturacak birini arıyorsunuz ve Anadolu'da dahi bulamadığınız o sıcaklığı ve yakınlığı Bilkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nün koridorlarında buluyorsunuz. İşte o sıcaklığın adıdır benim için Nur Bilge CRISS Hocam.Şunu abartmadan söylüyorumki Üniversite yaşamım boyunca bir anne sıcaklığı buldum kendilerinde,her sıkıntılı anımda koşaradım yanlarına gittim.Hiç terslenmedim,daima yardım gördüm.Kızım Dilan doğduğunda da ilk kendileriyle paylaştım müjdeli haberi.Önce İnsan olmanın en güzel örneklerini gördüm sevgili Hocam'dan.Aradan uzun yıllar geçti ve hala o sıcaklığı hep hissederim yüreğimde,o alçakgönüllülüğü hep yaşarım beynimde.Zaman çok şey alıp götürdü bizlerden,dile kolay tam 14 yıl olmuş Üniversiteden mezun olalı,çok şeyi,çok kimseyi unutmuşuzdur o yıllarla ilgili, ama kimileri varki unutulmuyor işte tıpkı Nur Bilge Criss gibi.Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun,Nice Mutlu Yıllara.Saygılarımla

Oh be En Sonunda...(22 Kasım 2007)
Kolayı zor ettik,öldük öldük dirildik ama en sonunda dün gece mutlu sona ulaştık.Norveç maçından sonra dahada hayati bir önem taşıyan Bosna Hersek maçından, tutuk oynamamıza rağmen 43.dakikada Nihat Kahveci'nin ayağından gelen golle 1-0 galip ayrılıp Avrupa Şampiyonası Finallerine katılmaya hak kazandık.Gecenin en dramatik maçı ise İngiltere ile Hırvatistan arasında oynandı.Finallerin değişmez takımı İngiltere Hırvatistana 3-2 yenilerek büyük hayal kırıklığı yarattı.Eh! ne demişler ;Allah'ın sopası yokki gözüne soksun.Daha üç gün önce türlü dolaplarla İsrai'lin Rusya karşısında aldığı galibiyette önemli rol oynarsan,elin oğlu boş durmaz tabi karşılığını sana öyle bir verirki finalleri evinde oturup seyretmek zorunda kalırsın.Milli Takımımıza finallerde üstün başarılar temenni diyorum.Saygılarımla
Not:Fotoğraf TFF Resmi Sitesinden

Ahlaksızlık ! (22 Kasım 2007)
Dün sabahtan itibaren ATV isimli Televizyon Kanalı günboyu akşam oynanacak Türkiye-Bosna Hersek maçını canlı olarak vereceğini duyurdu. Akşam maç saatine kadar Avrupa'da yaşayan milyonlarca Türkiye Cumhuriyet vatandaşı merakla maçın başlamasını bekleyip durdular.Maç saati geldi çattı,fakat o da ne efendim neymiş uluslararası anlaşmalar sebebiyle maçı Avrupaya veremiyorlarmış! Peki o zaman ,günboyu reklam yapmak neyinize?Güya kendinizce adam kandırıyorsunuz.Çok ama çok ahlaksızsınız.Hani elinize geçirdiğiniz üç beş kanalla her daim borunuzun öteceğini sanıyorsunuz ama bu devran böyle gitmeyecek,göreceksiniz.Dün Avrupalı vatandaşlarımız ATV kanalının adını sıkça andılar,haberiniz ola.Belkide kıs kıs gülüyorsunuzdur,gülersiniz tabi sizde yüz kalmamış ki utanasınız.Dedim ya tek kelimeyle AHLAKSIZSINIZ!

Hay Sizin Marco'nuzun ( 21 KASIM 2007)
Yani insanın içinden ve hemde dişından hay sizin Marco'nuzun diyesi geliyor.Almanların çocukları ana kuzusu ama bizimkiler...neyse açacağım şimdi bayramlık ağzımı.Marco kardeşim, tatil için geldiği Antalya'da tanıştığı bir İngiliz kıza tecavüze yeltendiği iddiasıyla aylardan beri Cezaevinde ve mahkemesi devam ediyor.Bu marco nasıl bir Marco'ysa o gün bugün Almanya resmen ayakta .Adamlar demiryolları greviyle felan bu kadar ilgilenmiyorlar,işi gücü bırakıp Marco için eylem yapıyorlar.Sanki burada onlarca Mehmetler,Aliler çok daha iyi şartlarda cezalarını çekiyorlarmış gibi,demokrasiden ve insan haklarından dem vurup duruyorlar,bağımsız yargıyı etkilemeye çalışıyorlar.

Fakat çok önemli bir noktayı görmezden geliyorlar.Marco hakkındaki kararı Türkiye Cumhuriyeti'nin Bağımsız Mahkemeleri verecek Alman Medyası ya da populist politikacıları değil.Siz önce benzer suçlamalarla yıllardan beri cezaevlerinde tuttuğunuz gençlerin hakkını arayın.Marco size çok uzak, o gençler hemen yanıbaşınızda.İnanın Marco tahliye edildiğinde, Almanya'ya psikolojisi düzelmiş olarak dönecektir ama siz, içeriye attığınız gençlere uyguladığınız psikolojik işkencelerle onları toplum dışına itiyor sonrada insan haklarından dem vuruyorsunuz,hadi canım sizde.İyisimi bırakın Marco'yu.O, emin ellerde.Türk Adaleti öyle sizin sandığınız ya da göstermeye çalıştığınız gibi antidemokratik değil aksine bağımsız birşekilde kararını verecek yapı ve güçtedir.Siz, Marco'nun haklarını aradığınız kadar Berlinde aynı suçlamayla tam 4 sene hapis yatan bir başka Alman gencininde haklarını arayın ki şüphe duymayalım iyi niyetinizden.Keşke her konunun üzerine bu kadar eğilseniz ya!Marco kardeş seni tanımam etmem ama bu sizin medya sayesende kusura bakma ama sana bir parça kıl oldum.Şaka bir yana iğneği kendimize çuvaldızı başkasına batırdıkmı sorunların büyük kısmını atlatacağımızı düşünüyorum.İyisi mi Marco'yuda bizide rahat bırakın aksi takdirde bu konuyla ilgili yazabileceğim ikinci yazının başlığına BAŞINIZA MARCO KADAR TAŞ DÜŞSÜN diyebilirim.Saygılarımla

HAVA NASIL ORALARDA (20 KASIM 2007)
Gün olur içimden haykırmak gelir,sormak gelir; Hava Nasıl Oralarda ,Üşüyormusun ? diye.Merak eder durur insan sevdiklerini.Hayatın tadı tuzudur insanın sevdikleri,dostları arkadaşları.Sizi bilmem ama benim için hala öyledir ve ölene kadarda öyle olacaktır.Şimdilerde unutulur oldu bazı değerlerimiz ve hatta nerdeyse bitti bitecek.Paylaşmayı unuttuk,ya da unutturuldu bize bazı değerlerimiz koyun misali demeye dilim varmıyor ama kuzu misali uyutulduk işte.Kimimiz Televizyon kanallarının,kimimiz bilgisayarın esiri olduk.Çok şey öğrendik onlardan ! ama farkında olmadan çok şeyde kaybettirdi bize onlar.Kimileri ceplerini doldurmanın dışında hiçbirşey düşünmedi ve kendi halkına ihanet etti.Birileri çıktı,kardeşim hoşuna gitmiyorsa izleme dedi çıktı işin içinden.Peki devlet ve devletin kurumları niçin var sorarım size.Elbet kimse kimsenin kafasına silah dayayıp televizyonlardaki saçmalıkları izletmiyor ama unutulmamalıdırki kimse kimseye zorla kumarda oynatmıyor,uyuşturucuda kullandırtmıyor.Aslolan şudur;Devlet vatandaşını hertürlü tehlikeden korumakla ilgili gerekli yasaları hazırlamak ve uygulamak zorundadır.Üç beş kişinin hatrına devlet bazı şeylere göz yummamalıdır.Allahaşkına şu ulusal kanal diye adlandırılan kanallardan hangisi bizim gelenek ve göreneklerimizi yansıtıyor,kendinizden birşeyler bulabiliyormusunuz bu kanallarda?Ben bulamıyorum.Kaybettiklerimizi belki geriye döndüremeyiz ama en azından eldeki bazı değerlerimize sahip çıkalım.Gerçek,hayatın ta kendisidir iyisimi hayatın ta kendisini dikkatle takip edelim.Çok zor olmasa gerek,uzaktaki bir yakınımızı kısa sürelide olsa aramak ve Hava nasıl oralarda üşüyormusun diye biryol sormak,derdine derman olmaya çalışmak.Dizilerdeki karakterlerin başına gelen felaketlere yandığımız kadar,gerçek hayattaki yaşananlarada yanalım,yardımcı olmaya çalışalım,çareler arayalım..
Bu arada, burdaki havayı merak eden arkadaşlar için söylüyorum..Zemheri kış buralar ve üşüyorum..Bilginiz olsun istedim..Duyrulur..Saygılarımla

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE YA DA KÜRDÜM DİYENE (19 KASIM 2007)
Kimine göre fazlaca Milliyetçi bir söz,kimine göre ırkçılık..umrumda değil hiçbiri.Eğer ben yüreğimden hissediyor ve söylüyorsam gerisi vız gelir tırıs gider.Evet Ne Mutlu Türküm Diyene..Zor yok,baskı hiç yok içimden geliyor ve söylüyorum..Senin, terör örgütünü öven sözler söylemen doğru,eline silah alıp hak arıyorum deyip dağa çıkman doğru ama birisinin çıkıp Ne Mutlu Türküm demesi yanlış.Efendim neymiş biride çıkar Ne Mutlu Kürdüm derse ne olurmuş(Erbakan Hoca Efendinin Sözü)Desin efendim, o kendini öyle hissediyorsa öyle söylesin ama benimde fikrime saygı duysun.Özgürlük savaşı adı altında katil Amerikanın ve onun uzantısı kahpe Barzani'nin maşası olmak ne Anadolu Türküne ne de Kürdüne hiç mi hiç yakışmıyor.Türkiye Cumhuriyeti'ni bir gemi olarak düşününelim,bu gemi içerisinde Kürdüde,Türküde,Çerkezide,Arabıda bulunmaktadır ve yıllardan beri kardeşçe birarada yaşamaktadır.Şimdi birileri bu gemiye su aldırmaya çalışmakta bir kısım akılsız ve hain işbirlikçilerde onlara yardımcı olmaktadırlar.Gemi su alır ve batarsa bundan kim, nasıl fayda bekler anlamak mümkün değil.Burnumuzun dibinde Irak örneği dururken neyin peşindesiniz anlaşılır gibi değil.İyisi mi gelin, el ele gönül gönüle bu ülkeyi daha çağdaş düzeye nasıl getirebiliriz onun savaşını yapalım.Birbirimize çamur atmak,ya da kurşun atmak bizi bir yere götürmez.Düşmanımızı iyi tanıyalım.Biz birbirimize istesekde düşman olamayız.Tarih boyunca Kürt-Türk hep kardeşçe yaşamıştır.Dün oynanan Norveç-Türkiye maçında benim duyarlı Kürt kardeşlerimin hangi takımı desteklediğini biliyormusunuz?Bilmiyorsanız söyleyeyim elbette Türkiyeyi hemde sonuna kadar desteklediler.Emperyalist Katiller ve onların İçerideki hain işbirlikçileri ellerinizi üzerimizden çekin.Bir gün kendi silahınızla vurulacaksınız bunuda aklınzdan çıkarmayın.Saygılarımla.Erol BABA

OSLO'DA GÜLEN BİZ OLDUK (18 KASIM 2007)
Günlerdir spor kamuoyunu meşgul eden Avrupa Şampiyonası Finallerine Katılabilme adına çok büyük önem taşıyan Norveç karşılaşmasından Türkiye 2-1 galip ayrıldı.Aslında müneccim olmaya gerek yok,yani aklın yolu bir ama Sayın Fatih Terim ya çok bildiğinden ! ya da maceraperest birisi olduğundan olsa gerek eleme maçlarında sahaya sürmüş olduğu farklı kadrolarla tüm sporkamuoyunu sürekli şaşırtmıştı.Dün de aynısı oldu.Maça, Beşiktaşın liglerde oynadığı maçların sadece birinde görev alan İbrahim Kaş ile başlarken, Fenerbahçenin belkide son maçlardaki en formda oyuncusu Gökhan Gönül'ü yedek soyundurttu.İbrahim Kaş'ın sakatlığı elbet üzdü bizleri ama inanın Gökhan Gönül oyuna girdikten sonra maçın rengi değişti.Tüm oyuncularımızı ve teknik kadroyu yürekten kutluyorum, henüz herşey bitmiş değil.Önümüzde çok önemli bir Bosna maçı var.Sakın ha aklınıza biz müslüman Bosnadan maçı rahat alırız,bize kıyak geçerler türünden şeyler gelmesin.Hatırlayanlar bilir yıllarca önce kardeş ! Azerbaycan'la orda oynadığımız maçı tek golle zor bela almış ve canımzı zor kurtarmıştık.Onun için hiç gevşemeden Bosna maçına hazırlanmalıyız.Mili Takımımıza bu maçtada başarılar temenni ediyorum.Not.Fotograf TFF Resmi İnternet Sitesinden alınmıştır.

BİR BU EKSİKTİ (18 KASIM 2007)
Emekli Askerlere konuşma yasağı! Bu ülkede oldum olası en çok yasaklanan şeydir konuşmak,kimilerinin her olur olmaz yerde saçma sapan konuşma hakkı daima olsada çoğumuzun konuşması yasaktır bu ülkede.Son zamanlarda ise bir takım çevreler Emekli Askerelerimizin konuşmalarına taktılar kafayı.Susacaksınz!Susmaz konuşmaya devam ederseniz Ordu Evlerine ve benzeri Askeri Tesislere giremezsiniz.Şimdi sizin bu yasağı getirdiğiniz emekli askerlerimizde size, Demirden Korksak Trene Binmezdik derlerse cevabınız ne olur bilmiyorum.Kardeşim, o bölgede yıllarca ölümü göze almış askerlerimizin konuşmasını yasaklayacağınıza lütfedip bilgisine başvursanız, yani onları konuştursanız daha iyi olmazmı? Siz onları adam yerine koyup sormazsanız ve danışmazsanız onlarda özgür bir ülkede ! fikirlerini beyan ederler.Çok güzel, Barzani ve benzeri alçaklar konuşabilirler ama kahramanca o bölgelerde görev yapmış subaylarımız konuşamaz ve hatta yazamazlar.Ne yapsınlar peki?Herkesin Marmariste Villası yok ki gidip orada yaşasın resim yapsın.İyisi mi becereksizliğinizi başkalarının üstüne yıkma alışkanlığınızdan vazgeçin,saçma sapan yasalarla uğraşacağınıza halkın yüreğini dağlayan meselelere acil çözümler bulun.Yok bulamıyorsanızda defolun gidin.Saygılarımla
(16 KASIM 2007)

Sevgili Dostlar,sayfamızın tekrar aktif hale gelmeye başladığı son bir ayda,birdolu eksiğine rağmen sayfamıza göstermiş olduğunuz ilgi inanın beni çok ama çok sevindirdi.Bu noktada sizden ricam lütfen sizlerde yazı ve fikirlerinizle sayfamıza katkıda bulunun.Yazmak isteyen dostlara burası açık,yazın fikirlerinizi ve görüşlerinizi burda herkesle paylaşalım.İsteyen canlara burda bir köşede açabilirim.Yani ele ele gönül gönüle daha iyi şeyler yapabiliriz düşüncesindeyim.Bu arada yazılarımdaki zaman zaman yapmış olduğum cümle düşüklüklerinden ve de imla hatalarından dolayıda özür diliyorum.Yazılarınızı bekliyorum.

EN SEVDİĞİM RENK SİYAH(15 KASIM 2007)
Beni yakınen tanıyanlar bilir ki Sarı Lacivertin aşığıyız biz ailece,şaka değil sırılsıklam aşığımdır sarı lacivert renklere öylesine bir aşktırki bu hayal bile edemeğeceğiniz bazı değerlere olan aşktanda öte bir aşktır bu.Neyse Sarı Laciverti bir yana bırakalım ve Siyah'a gelelim.Siyah benim için renkten öte birşey ifade eder.Ağırbaşlılık,ciddiyet,mutluluk,üzüntü..herşeyi o'nda bulurum ben işte..Herşeyden sıkıldığım anda ise bodrum katındaki büromda bulurum huzuru ki ordada siyahtan bir dolu çağrışım vardır.Kaypaklık yoktur siyah'ta,delikanlı ruhludur,adam satmaz ve adam kayırmaz Siyah.Sarı Lacivert aşkımı bir kenara koyuyorum ama ben SİYAH'I çok seviyorum.Saygılarımla

LÖSEV (LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR VAKFI)(12 KASIM 2007)
Çocuk denince akan sular durur biz ana babalar için.Onlar herşeydir bizim için.Dua ederiz sağlıklı çocuklara sahip olmak için.Hani hayatımızın bir parçası değilde herşeyimizdir çocuklarımız.Hayatın kaçınılmaz gerçeği olarak kimi zaman çocuklarımızda amansız hastalığa yakalanabiliyor,işte o zaman hayat durur ve başka hiçbirşeyi düşünmeyiz çocuğumuzun sağlığından başka.İşte ateş düştüğü yeri yakar,insan başına gelmeden diğerlerini anlamaz ya da anlayamaz.LÖSEV ,Lösemili çocuklarımız ve onların aileleri için yıllardan beri çalışmalarını hayırseverlerin katkılarıyla sürdürmektedir.Yani ayakta durabilmek ve de daha başarılı işlere imza atabilmek için siz duyarlı vatandaşlarımızın yardımlarına ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu sene Kurban bağışlarınızı LÖSEV'e yapabilir ve ihtiyaç sahibi yaklaşık 3000 aileyi bir nebze olsun sevindirebilirsiniz.İnsan ayrımı yapmak istemiyorum ama benim insanımın ihtiyacı varken ve hangi eller tarafından kontrol edildiğini bilmediğim yerlere bağış yapmaktansa kendi çocuklarımıza bağış yapmanın bir vatandaşlık ve de insanlık görevi olduğunu düşünüyorum.Özellilkle gurbette yaşayan vatandaşlarımızın ne idüğü belirsiz yerlere bağışta bulunmaktansa kendi çocuklarımıza bağış yampasının daha doğru olacağı kanaatindeyim ve de kendilerini bu konuda daha duyarlı olmaya davet ediyorum.Aşağıda Lösemili Çocuklar Vakfının İnternet Adresini bulacaksınız.Bu sayfayı lütfen ziyaret edip çevrenizdeki gönül dostlarınıda bilgilendirin ve bu bayram bağışlarımızı LÖSEV'e yani Lösemi Hastası Çocuklarımız ile ailelerine yapalım.Bu konuda duyarlı olacağını düşündüğüm siz canlara şimdiden kucak dolusu teşekkürlerimi sunuyorum.Banka Hesap Numaralarını Aşağıdaki İnternet Sayfasından Bulablilir ve Vakfın Çalışmaları Hakkında Daha Geniş Bilgi Alabilirsiniz.Bu Vesileyle Tüm Vakıf Çalışanlarına ,Destekte Bulunan Canlara Binlerce Kez Teşekkürlerimi Sunuyorum.Saygılarımla
Adres:LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR VAKFI
İLKADIM SK.No14 GAZİOSMANPAŞA ANKARA
www.losev.org.tr
losev@losev.org.tr

AMERIKA,EMPERYALIZM,CIA (11 KASIM 2007)
Iktisaden az gelismis,ya da gelismekte olan ülkeleri,komünizm tehlikesinden korumak bahanesiyle,onlara,sözde,ekonomik ve askeri yardimlar yapan ABD, bu yöntemle onlari kendine baglayarak,acimasizca sömürmektedir.Amerika,kendine bagladigi ülkelerin ic islerine karismakta ve dis politikalarinida kendi istedigi bicimde yönlendirmekte,ticaret ve sanayiinide cok siki bir kontrol altinda tutmaktadir.Kendi pazarlarini genisletmek,rakiplerini ezmek ve disa ihrac ettigi sermayesini korumak icin Tanri tarafindan verilmis bir hak olarak kabul eder.Buna karsi cikan hükümetleri ya ülkelerini isgal eerek devirir. ya da ekonomik ve askeri ambargo uygulayarak cökertir veya dize getirir.Silahli Kuvvetlerin dogrudan müdahalelerinin sakincali görüldügü durumlarda ise,hükümetleri devirme görevini CIA(Merkez Haberalma Teskilati)üstlenir.
Evet sevgili dostlar Haydar Tunckanat tam 20 yil önce yazmis oldugu kitabinin önsözünde söylüyor yukaridaki cümleleri.Bugün komünizm tehlikesi ortadan kalkti ama Amerika o yayilmaci vahsi politikasini uygulamaktan geri kalmiyor.Her pisligin altindan Amerika cikiyor ve maalesef kendilerine bulduklari yerli vatan haini isbirlikcileriyle birlikte her ülkede istedikleri gibi at oynatiyorlar.Ülkemiz üzerine oynanan oyun ise cok acik;Utanmaz adamlar tipki gecmiste Cekic Güc döneminde oldugu gibi Teröristlere her türlü yardim yapip ardindan bize üzüntülerini bildiriyorlar.Bizim ahmak politikacilarda (Katil) Bush beni aradi ya da beni kabul etti türünden acikalamalarla övünüp duruyorlar.Irak'i atesin icine attilar simdi gözlerini Iran,Suriye ve Türkiye'ye diktiler..Yani bizim derdimiz öyle böyle degil en az Kurtulus Savasi yillarindaki kadar basimiz belada ama söyle bir bakiyorumda Kurtulus Savasi yillarindaki inanmis kitleyi ve de yöneticileri göremiyorum cevremde.Uyan ey halkim! Gemi su aldi sen hala küpünü doldurmak pesindesin..Amerikanin masasi gazeteci,politikaci ve hatta askerler güzel yurdumun altini oyuyorlar,biz ne yapiyoruz;deli sacmasi dizilerle mesgulüz ya da Buzda dans yarismasini izliyoruz.Millet olarak ayaga kalkmanin zamani geldi ve gecti aksi takdirde bizi Buzda öyle bir dans ettirirlerki inanin IRAK'tan beter oluruz.Saygilarimla

BUGÜN 10 KASIM
EN BÜYÜK DEVRİMCİ ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü SAYGIYLA ANIYORUZ.

ŞIDDETE KARSI EL ELE (09 KASIM 2007)
Toplum olarak maalesef tabiri caizse siddetle hasir nesir bir yasamimiz vardir.Daha cocuk yaslarda önce evde ardindan okulda daha sonra askerde tanismayanimizdir yoktur siddetin farkli sekilleriyle ve ne yazik cogu zaman genc kizlarimiz evliliklerinde de siddete maruz kalirlar.Amir memura,koca karisina,ana baba cocuklarina,ögretmen ögrencisine,usta ciragina,polis zanliya vs.yani anlayacaginiz gücü yeten gücü yetene kavrami tam bize cuk diye oturuyor iste.Adama soruyorum neden dövüyorsun karini diye?Cevabi cok komik:Ya birden sinirlendim ve dövdüm.Kardesim madem sinirlendin ve kendini kaybettin git kendi kafani duvara vursana ya,demekki kendini kaybetmemissin yalan söylüyorsun.Bu ve buna benzer bir dolu deli sacmasi savunma.Kendimize yapilmasini istemedigimiz birseyi baskasina yapmamaliyiz anlayisiyla yola ciksak inan ortalik güllük gülistanlik olur.Ben kendi capimda siddete maruz kalan herkesin yaninda oldugumu burdan haykirmak istiyorum.Tek basima ne yapabilirim bilmiyorum ama hicbirsey yapmadan oturmaktan daha iyi oldugunu düsünüyorum ve burdan ilan ediyorum..Fiziki ya da Psikolojik siddetle mücadelede ben herseyimle yaninizdayim.Siddetin ve de hakaretin olmadigi,insanlarin birbirini kücük görmedigi ve de ezmege calismadigi daha güzel bir Dünya temennisiyle.Saygilarimla

CANAN ÖĞRETMEN (07 KASIM 2007)
Günün birinde Canan isimli bir edebiyat Öğretmeni yaşarmış İstanbul Taksimde...Dünyalar tatlısı Canan Öğretmen okuldaki herkes tarafından sevilirmiş ama okulun en yaramaz öğrencilerinden biri olan Furkan bir başka severmiş Canan öğretmeni..Olamayacağını bile bile severmiş,imkansız olduğunu bile bile severmiş.Her dersi birbirine katan ve bu yüzden sayısız defalar disiplin cezası alan Furkan , Edebiyat derslerini pür dikkat dinler ve Canan öğretmeni üzmemek için soru sorulmadığı takdirde konuşmazmış bile..günler su gibi akıp gitmiş Furkan bir türlü aşkını dile getirememiş ta ki ikinci dönemin son yazılı sınavına kadar.Son sınavda soruları hiç okumamış Furkan ama sınav sonuna kadarda kağıdını vermemiş,paydos zili çaldığında ise iki kelime duruyormuş kağıdının üzerinde SİZİ SEVİYORUM..kağıdını masanın üzerine bırakan Furkan arkasına bile bakmadan kaybolup gitmiş gözlerden ve bir dahada hiç uğramamış okula.Canan öğretmen mi?Gülmüş geçmiş bu aşka..ve yıllar sonra gazetelerde bir şehit haberi.."Mayına basarak şehit olan Onbaşı Furkan Mert'in cenazesi toprağa verilmek üzere memleketi İstanbul'a gönderildi..." Gazeteyi okuyan Canan Öğretmenin gözlerinden iki damla yaş süzülmüş ve hiç düşünmeden Furkan Mert için düzenlenen cenaze törenine katılmış hemde iki göz iki çeşme ağlayarak..Saygılarımla

ÖBÜR TÜRKLER (2) (07 KASIM 2007)
Evet sevgili dostlar dünkü yazımda da bahsettiğim gibi burada Öbür Türkler ve Türkler diye iki kavram almış başını gider.İşin daha ilginç yanı ne biliyormusunuz topu topu üç milyon civarındaki insanımız neredeyse 100.000 farklı fraksiyona bölünmüştür.Zaten burda bir tarafınızı camiilere dayamazsanız yandınız demektir,aksini iddia edenle her platformda tartışırım bu konuyu.Zaten ondan değilmidirki Kombassan ve benzeri soyguncular burdaki akılsızlara darbe üstüne darbe indirip ortadan kaybolmuşlardır.Bazı medya kuruluşları Türklerin burada işveren olduklarından felan bahseder dururlar,doğru ama burda işveren pozisyonundaki insanların çok büyük kısmı buraya sonradan gelen ithal damat statüsündeki insanlardır.Acı bir gerçek ama burda doğup büyüyen kardeşlerimizin çoğuna üç tane kaz ver yaymak içi akşam eli boş dönerler.Anlayacağınız tam bir karmaşa burası..Ben anlayabilmiş değilimki elin Almanı anlasın bizi.İşte onlarda karıştırıp duruyor..Öbür Türkler böyle , şurdaki Türkler böyle diye..Saygılarımla

ÖBÜR TÜRKLER (1) (06 KASIM 2007)
Almanyada yaşayanlar çok iyi bilirler,burada çok yaygın bir cümle kullanılır Almanlar ya da diğer yabancı milletler arasında.Onlar Türk denildiğinde başka başka olumsuz düşüncelere sahip oldukları için,birazcık olumlu iş yapan ya da daha farklı davranan vatandaşlarımıza hemen ya siz öbür Türklere benzemiyorsunuz derler.Gerçi acı bir gerçek daha var ki burda ki kendi vatandaşlarımız arasında bile çok ama çok yaygın bir inanış vardır ki o da mesela Türk'ten araba alınmaz ya da Türk'e ev verilmez türünden cümlelerdir.En milliyetçi geçinenlerden bile sayısız defalar duymuşumdur bu sözleri.İlginç bir durum anlayacağınız.Hani bizde az değiliz, yani kabul ediyorum ama kendimizi düzeltmek adınada hiçbirşey yapmıyoruz.Adam burda doğmuş büyümüş,doğru dürüst Türkçe yok,Almanca dersen o da yok.Tripleks Villa almış ama, orda halen köydeki hayatını sürdürmeğe çalışıyor yani tam bir tezat.Acı bir gerçek ki burda yaşayan vatandaşlarımız maalesef kafa olarak geldikleri bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın bile çok gerisindeler.Bu konuda anlatılacak o kadar çok şey var ki bu yazının ikinci bölümünde bahsedeceğim.Saygılarımla

ÖMRÜMÜ BIRAKTIM VE GİDİYORUM (05 KASIM 2007)
Bıyıkları henüz terlemişti Bingöl-Karlıovadan İstanbul'a doğru yola çıktığında.Yıllarca çevrelerinde yaşayan sözümona Şeyhlerin uyduruk hikayelerini dinlemekten nerdeyse kendi başına düşünme yetisini kaybetmek üzereydiki ver elini İstanbul deyip bir kalemde siliverdi kafasındaki korku dolu düşünceleri ve 1960 lı yılların başında attı kendini taşı toprağı altın İstanbul'a.Çok uzun sürmeden ve nasıl olduğunu bile anlamadan birde baktı gurbette,yani Almanyada.Tam 30 sene bekar evlerinde kaldı,çalıştı çabaladı ömrünün en güzel senelerini vatanından ayrı geçirdi.Ömrünün son on senesindeyse karısınıda aldı yanına ama artık çok geçti..Bir ayakları doktordan hiç çıkmıyordu.Bunca yılın emeği ve kazancıysa kendisi tarafından değil ama birileri tarafından çarçur edilmişti bile.Ama hiç kiseye muhtaç olmadı ve tam 40 yı sonra kesin dönüş kararı aldığında yanında 7-8 valiz eşyasının dışında hiçbirşeyi yoktu.40 sene önce Otobüsle geldiği Almanyadan yine Otobüsle dönüyordu,ardına bile bakmadan.Giderken ağzından şu cümle dökülüyordu "Ömrümü bıraktım ve gidiyorum"Benim mi?Benimse gözlerimden iki damla yaş..Saygılarımla

O GİTTİ İŞTE (04 KASIM 2007)
Geldi selamunaleyküm deyip oturdu masama,suratından düşen bin parça dokunsan ağlayacak.Sordum neyin var diye?Zoraki gülümsedi.İki çay söyledim o üc çay deyince şasırdım doğrusu.Hayırdır oğlum kafayımı yedin sen dedim üçüncü çay kime diye.Üçüncüsü canımdan çok sevdiğim birisine dedi.Dedim ya dokunsam ağlayacak,üstüne gittim.Dayanamadi anlattı."Abi,ben hic böylesine sevmemiştim ve elbet sevilmemiştim.Bir gün biri çıktı karşıma ve gurbet elde benim herşeyim oldu.Tutuldum yok be abi tutku ne kelime ben o'na sırılsıklam aşık oldum.Öylesine sevdikki birbirimizi,öyle hayallerimiz vardı ki onunla.Korkularımızla beraber sevmeyede devam ediyorduk birbirimizi.Birkac kez ellerini tutmak istedim kısmet olmadi,yalandan öptüm gözlerinden o kadar işte.İnanmayacaksin ama sanki yüreğim o'nun yüreginde atıyordu.Karar vermistik hersey daha iyi olacak demistik.Ne hayaller kuruyorduk bir bilsen be abi.Şimdi o yok..Şimdi onsuzluk kapladi heryanı..o yüreğimide alıp, arkasına bakmadan çekip gitti abi, çekip gitti.."
Nihayet anlamistim üçüncü çayin kimin için söylendiğini,hakikaten o gün bugün karayağiz o delikanli geldiğinde o'na hep iki çay söylemek vazife oldu bana..Oturur dertleşiriz,yalniz ikimiz mi ?Elbet hayir sohbetlerimize O'da katilir daima..Hiç tanimadim ama inanin bende çok sevdim o'nu...Saygilarimla

ÇOK ZAMAN OLDU (01 KASIM 2007)
Çok zaman oldu Suburcundan Karagöze doğru bir yanımda Sedat bir yanımda Ali Ekber yürüyerek gitmeyeli,katmerci Apdoda katmer yemeyeli evet cok zaman oldu bir yanimda Mehmet Mercanoğlu bir yanimda İbrahim Süslü Dülükbabada mangal yakıp kafaları demlemeyeli,cok zaman oldu Tarık,Faruk,Ertan,Şevket ve Aytin Şanzelizede oturup eğlenmeğeli ve sabaha kadar Antebimi adım adım gezmeyeli..Burda herşey var hemde fazlasiyla can dostlarim ama siz yoksunuz ya hicbirşey yok aslında ve çok zaman oldu ben sizleri görmeyeli ya o'na yanıyor bu akşamda yüreğim.Saygılarımla

TÜRBANLILAR NEDEN MEYDANLARDA YOK(31 EKİM 2007)
Bu sorunun cevabını vermek için alim olmaya gerek yok.Bundan daha üç beş sene önce her Cuma namazı çıkışı meydanları dolduran türbanlı bir kısım hanım kardeşlerimiz,eylem yapar hak aradıklarını iddia ederlerdi.Çok değerli Polis Memuru kardeşlerimizde benzeri başka eylemlerde olmadığı kadar kibar davranırlardı o eylemcilere.Sonra AKP iktidarı geldi ve sanki Türban Meselesi kökten çözülmüşmüş gibi eylemler bıçak gibi kesiliverdi.Şimdi bu kardeşlerimizin bir kısmı hakikaten inancından dolayı türban takıyorki onların önünde saygıyla eğiliyorum,kaldıki bu kardeşlerimizin hiçbirini geçmiş dönemlerdeki Cuma Eylemlerindede göremezdiniz,yani bu tür eylemlerin içinde zaten yer almaz bu bacılarımız.Amma velakin bir militan grup varki inanın şeytana pabuçlarını ters giydirirler.Nerden mi biliyorum?İki gruptanda arkadaşlarım oldu ve çok iyi tanıyorum.İşte bu ikinci grup bu tür eylemler için işaret bekler bir yerlerden ve o işareti aldığında ölümüne atar kendini sokaklara.Evet şimdi anladınızmı neden yoklar meydanlarda,işaret bekliyorlarda ondan.O işaret bir gelsin yine doldururlar meydanları merak etmeyin siz.
Bu arada bugün kaybettiğimiz Prof.Erdal İnönü'ye Allahtan rahmet tüm sevenelrine başsağlığı diliyorum.Saygılarımla

AŞAĞILIK MEDYA(30 EKİM 2007)
Öncelikle baştan uyarayım,kendimi hiç frenlemeden içimden geldiği gibi yazacağım bugün,affınıza sığınıyorum.Doğrusu ben bir tek Türkiyedeki bazı Medya Kuruluşlarının aşağılık olduğunu düşünürdüm ama gördüm ki al birini vur ötekine misali Almanyada da durum aynı.Bizim hergün şehit verdiğimiz,ulusça bağrımızın yandığı şu günlerde Alman Resmi Televizyon kanalı ZDF teröristlerle kaldıkları inlerde röportaj yapıyor onları birer kahraman gibi gösteriyor.Bunların köpeklerine zarar versen Dünyayı başına yıkarlar ama aşağılık adamlar benim Cumhuriyetime göz diken çapulcuları öve öve bitiremekten geri kalmıyorlar..Suçun büyüğü bizde,biz vermedikmi kırmızı pasaportu Barzani denilen alçağın eline.Bizim Başbakanımız(Turgut Özal) demedimi bunlar üç beş çapulcu bizimle başa edemezler diye.Tam 23 sene oldu binlerce vatan evladı pisi pisine ölüp gidiyor,kimileri rant peşinde kimileri başka hayaller.ZDF kanalıda kendince başka dolaplar peşinde.Bu kurumu yapmış olduğu taraflı yayından ötürü şiddetle kınıyorum.Güneydoğuda şehit olan güvenlik görevlilerimizi rahmetle anıyor, kahramanca görev yapan tüm personeli saygıyla selamlıyorum.
BUGÜN 29 EKİM
Tüm halkımızın Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun.
"SÖZ KONUSU VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR" Mustafa Kemal ATATÜRK
Fazla söze gerek yok sanırım,bilmem analatabildimmi.Saygılarımla

FAZIL SAY (28 Ekim 2007)
Tarih: 26 Ekim 2007 Sahibi oldugumuz restauranttan iceriye girdigimde cam kenarinda mütevazi bir sekilde yemegini bekleyen birisiyle göz göze geldim.Fazil Say'a benzettim ama ihtimal vermedim cok sonra ögrendimki Fazi Say'in ta kendisiymis masada oturan.Konser icin gelmis buraya.Tek kelimeyle gurur duydum.Birleri Susurluk Canileriyle gurur duyabilir ama ben oldum olasi Fazil Say gibi degerlerimizle gurur duyarim.Etrafinda ne bir koruma ordusu ne baska birsey kendi halinde gezmege cikmisti bizim dünyaca ünlü sanatcimiz.Ben burda sözüm ona ne sanatcilar gördüm kücük daglari ben yarattim türünden caka satarken.Yemekten sonra fotograf cekimi icin bizim firin isleriyle ilgilenen arkadasa, geliyormusunuz diye sormus Fazil Say, arkadas ise firinda ekmek var ciksin geliyorum demis.Yani adam asmis kardesim asmis.Bizim cocuklarin keman hocasi var sevgili Maria,o ise söyle anatiyor Fazil Say ile ilgil izlenimlerini;"Biz buraya konser vermeye gelen sanatcilari provada izlerken temkinli yaklasir cogu zamanda elestiririz ama Fazil Say ne zamanki Piyanonun tuslarina dokundu bütün arkadaslar donduk kaldik,ne kadar övünseniz az"Eh Fransiz Le Figaro gazeteside bosuna yazmamis 21.yüzyilin en büyük sanatcisi olmaya aday diye.Evet sevgili yurttaslar,vatanseverler mahkeme önlerinde ya da olur olmaz yerlerde eli kanli katiller icin degil Fazil Say'lar icin Türkiye Seninle Gurur Duyuyor desek daha dogru olmazmi.Ne dersiniz?Saygilarimla

BEN BENDE DEĞİLEM BUGÜN (25 EKİM 2007)
Türküler çok şey anlatır bir cümlede ve hatta kimi zaman bir kelimede.İşte benim bugünkü halimide en iyi anlatan cümle bir türkünün dizelerinden oluşuyor.Evet dokunmayın çok fenayım,ben bende değilem bugün...Hani sorarlar ya neyin var diye?Hiçbirşeyim yok dersiniz,tekrar eder karşınızdaki, olurmu canım birşey var sende ...işte öyle uzayıp gider konuşmalar.Bugünde bende birşey var ama ben birşeyim yok deyip geçiştirmeğeceğim lakin neyim olduğunuda söylemeğeceğim.Birtek sazıma yanarım belki derdimi,birtek onunla konuşurum belki hissettiklerimi.Gerçi uzun zamandır o da yüz çevirdi bana,haksız değil hani haklı hemde çok haklı.İyisimi zamana bırakacağım nasılsa bugünün tamamlanması için daha tamı tamına 12 saat sürem var,nasılsa bir boşluğunu bulur yanarım derdimi sazıma,belki o'nunda bana söyleyecekleri vardır..günboyu dertleşir dururuz işte..neyse nerde kalmıştık,işin aslı harbiden Ben Bende Değilem Bugün..Saygılarımla

ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR(22 EKİM 2007)
Hergün yeni şehit haberleri yakıyor yüreğimizi hemde derinden ve her gün sözümona devlet büyüklerimizde aynı saçmasapan açıklamalar."Kanları yerde kalmayacak" Tam 23 senedir aynı terane,işin ehli olan insanların çözüm önerileri dikkate dahi alınmıyor gözümüz kulağımız şerefsiz Bush'ta acaba ne diyecek diye bekleyip duruyoruz.Beyler uyanın,ülke bizim ülkemiz ölenlerde bizim kardeşlerimiz,bağrı yanan benim anam babam bacım kardeşim Coni'nki değil.Öyleyse bu konudaki kararıda ben alır ben uygularım.Cesaretiniz yoksa defolur gidersiniz elbet cesaretli vatan evlatları bulunur bu yolda.Memleketin her bir köşesine irtica tohumları ekmekle meşgul olduğunuz için olsa gerek terör olaylarını ciddiye almadığınız belli oluyor.Öyle "askerlik yan gelip yatma yeri değildir " deyip işin içinden çıkamazsınız.Şu delikanlı tavrınızı birde dağdaki ve elbet şehirdeki eşkiyayada gösterinde görelim.
Ölen şehitlerimiz için düzenlenen tüm kampanyaları çözüm getireceğine inanmasam dahi yürekten destekliyorum.Bu konuda başlatılan siyah kurdela kampanyasına kendimde iştirak edip arabamın aynasına yarıdan itibaren siyah kurdela takacağım.Tüm duyarlı vatandaşlarımızıda bu duyarlı davranışa destek olmaya davet ediyorum.Saygılarımla

DEĞİŞEN BİRŞEY YOK ASLINDA (22 Ekim 2007)
Yıl 1975,ben tam yedi yaşındaydım.Yukarıbayır mahallesindeki evimizin önünde oyun oynuyorduk ki bulunduğumuz sokağa büyük bir kamyon girdi.O sırada garibanın birisi seyyar arabasıyla birşeyler satıyor başında insanlar alışveriş yapıyorlar.Kamyon şoförü sert bir şekilde yolu açmasını söylediğinde seyyar satıcı amca masum bir şekilde bir dakika hemen çekiliyorum dedi demesine ama kamyon şoförü elinde çekiçle aşağıya inip adamcağızın kafasına olanca gücüyle vurdu.Adam kan revan içinde kaldı ama o da hışımla eline geçirdiği demir iki kilogramı kamyon şoförünün kafasına indirdi..Tabi biz korku içinde kaçıştık..o manzara hep gözümün önündedir.
Yıl 2007,tam 32 yıl sonra..yer yine Gaziantep bu kez Türktepe mahallesi..Vatandaş traktörüyle soğan patates satıyor ve yolu kapamış,o sırada bir başkası motosikletiyle geliyor ve çek arabanı geçemiyorum diyor,traktör sürücüsü tamam gidiyorum demeye fırsat bile bulamadan hemde çocuğunun gözleri önünde öldüresiye dövülüyor.
Siz daha ne Avrupa Birliğinden bahsediyorsunuz 32 yıl sonra geldiğimiz nokta bu işte..Biz bir üçüncü Dünya ülkesiyiz siz kabul etsenizde bu böyle kabul etmesenizde...Saygılarımla
(Adım Sonbahar(20 Ekim 2007)
Nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar
(Atilla İLHAN)
Not:Şiiri gönderen sevgili Erva ERTEKİN'e çok teşekkürler

BİR DOST BİR POST YETER BANA(19 Ekim 2007)
Çocukluğumdan beri sevmem havaalanlarına ya da otogarlara gitmeyi,gidipte birilerini yolcu etmeyi..sebebi çok basit aslında;henüz beş yaşındaydım babam bizleri bırakıp gurbet elin yolunu tuttuğunda.Yıllık iznini geçirmek üzere gelirdi yanımıza ve her gidişinde kan ağlardı yüreğim,içim bir hoş olurdu babamın gideceği gün.Bugün uyandığımdada aynı duyguları hissettim yüreğimde,bu kez giden babam değildi ama can dostlarımdı.Sıladan gurbete bizi ziyarete gelmişti sevgili Kardeşim Tolga ve eşi Pınar,sevgili kardeşim Erol,eşi Ayşe ve biricik kızları Nehir.Tam bir hafta doyasıya gezdik, gezmeninde ötesinde doyasıya sohbet ettik.Bugün ayrılık vakti geldiğinde ise hem gözlerimizi hem yüreklerimizi bir hüzün bulutu kapladı,akşam saatlerindeyse tam bir haftadır hiç yağmayan yağmur gözyaşlarına karışıp yağdı.Onun içindir ki diline sağlık söyleyenin derim her zaman "Bütün dünya sizin olsun bir dost bir post yeter bana diye"Her iki kardeşimede binlerce kilometre uzaktan gelip bizleri ziyaret ettikleri için birkez daha çok teşekkür ediyorum.Bu arada sms ve e maillerle bayram mesajı atan tüm canlarada teşekkür ediyorum.İstanbul'dan sevgili Erva'yada göndermiş olduğu e mailler için birkezde burdan teşekkürler.Saygılarımla

NİCE BAYRAMLARA (12 EKİM 2007)
Bir hüzün bulutu kaplar bayramlarda yüreğimi..kendimi daha fazla unuturum bayram günleri ve başkalarını dahada çok düşünürüm..dokunsalar ağlayacak vaziyetteyimdir her bayram günü.Birde, evet birde SIla'dan uzaktaysam bir başka kor yüreğime bayramlar..Ben tüm canlara bayramlarını anayurtlarında sağlık ve huzurla geçirmelerini temenni ediyor,geçen hafta içerisinde kaybettiğimiz askerlerimizle birlikte tüm kaybettiğimiz canlarada Allah'tan rahmet diliyorum.

ÖLÜMDEN KAHPESİ YOK(07 Ekim 2007)
Şöyle kırk yıllık ömrümden geriye doğru bir bakıyorumda ölümden daha kahpesini göremiyorum.Yere,zamana bakmaz ölüm gelir bulur insanı.Hayretler içinde bırakır bizi..daha dün akşam kahvede oturup sohbet etmiştik ya inanılır gibi değil demek ölmüş der söylenir dururuz kendi kendimize..hiçbirşeye benzemez o acı,yakar kavurur insanın içini hemde derinden.Sonra anlata anlata bitiremeyiz ya ne iyi insandı diye ama çok geçtir bunları söylemek için..
Ali kardeşim Saddam zulmünden kaçıp Almanya'ya yerleşmişti yıllar önce..Kader onu Portekizden biriyle Almanyada buluşturdu işte ve yıllar süren birliktelik evlilikle noktalanmak üzereyken kahpe ölüm giriverdi aralarına.Ailesini ziyaret etmek üzere Suriyeye giden Ali,telefonlarına cevap alamayınca en yakın arkadaşına acilen eve gidip bakmasını söyler.Ali'nin arkadaşı polis eşliğinde eve girdiğinde manzara ürkütücüdür..Alinin biricik aşkı henüz hayatının baharında yatağında ölmüştür.Apar topar Almayaya dönen Ali maalesef birtanesinin cenazesini alıp Portekize gitmekten başka birşey yapamaz.Bugün yaklaşık iki ay oldu ama Ali hep isyanlarda kendini suçlayıp durur.Ölüm yine kahpece yaklaşıp vazifesini yapmış hiç vakit kaybetmeden pusuya yatmıştır.Ardından ne yaparsak yapalım fayda etmiyor işte..Sevdiklerimize onlar yaşarken deger vermeli şayet takdir eiyorsakda onlar yaşarken takdir etmeliyiz,hemde hiç vakit kaybetmeden ve hatta hemen bu yazıyı okuduktan sonra çünkü vakit çok geç olabilir o kahpe ölüm yarını beklemden bugün gelip bizi uyurkan yatağımızda bulabilir....

YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR(30 EYLÜL 2007)
Uykusuzluğunun üzerinden neredeyse 48 saat geçmiş tek kelimeyle ayakta duracak hali yoktu Halil'in.Bir an göz göze geldik,birşey isteyecek gibi oldu lakin vazgeçti ama hemen ardımsıra gelen kader arkadaşı Pembe Panterden bir sigara istedi.Belliki cebindeki son kuruşunu bile para otomatında kumar oynayıp kaybetmişti.Pembe Panter mi?Aslında tek farkları o' da bir başka oyun salonunda sabahlamış lakin onun cebinde henüz sigarası var.Hallerine baktım,üzüldüm..yolun sonu görünüyor dedim,yani falcı olmaya gerek yok işte, Halilide Pembe Panteride bu yolun sonunda pek iyi şeyler beklemiyor.Tıpkı burada yani Almanya'da yaşayan birçok vatandaşımızı beklemediği gibi...

BİZE BİRŞEY OLMAZ DİYE DİYE....(27 EYLÜL 2007)
Benim çocukluğumda yani 1980 li yıllarda ve öncesinde sokaktan bir insanı çeviripte türban nedir karedeşim diye sorsan sana cevabını vermesi mümkün değildi.O zamanlar biz sağ sol terimlerini çok iyi bilirdik.Ne zamanki Kenan Evren denilen beyefendi bu milletin basına bela oldu türban kelimeside günlük hayattaki yerini aldı ve de ayrılmaz bir parçası oldu yaşamımızın.Öyleki nerdeyse kafanıza türbandan büyük taşlar düşsün diyesim geliyor içimden.
AKP iktidarından önce çok iyi hatırlıyorumki nerdeyse her cuma namazı çıkışı memleketin heryerinde türban eylemleri düzenlenir,ortalık karıştırırılmaya çalışılırdı.AKP iktidarıyla beraber bu gösteriler birdenbire kesildi.Şimdi herkes bibirine, bizim yalaka medyada kendi kendisine sorup duruyor;Türkiye İran olur mu diye?Bir grup vatanseverde yok canım Asker izin vermez deyip güya kendi kendilerini teselli ediyorlar.O vatanseverkardeşlerime burdan küçük bir hatırlatma yapayım ki maalesef Ordunun özellikle alt kademe subaylarının tarikat üyesi oldukalarına ben bu gözlerimle şahit oldum.Üst kademeye gelince..O'na isterseniz şimdilk gelmeyeli çünkü benim boyumu biraz aşar.Yani demek isterimki biz zaten İran olduk,ufak tefek rötuşlaral cuk diye oturacak herşey.Çıkarları uğruna Amerikanın vb.lerinin köpekliklerini yapanlarda kına yakacaklar biryerlerine.
Bize birşey olmaz diye diye uyuduk işte vamı daha ötesi..Aslında vakit çok ama çok geç olsada ben pes etmek niyetinde değilim.Benim gibi düşünenlerin silkinmesinden harekete geçmesinden daha öte birşey yok işte.
Yarın çok ama çok geç olabilir.Bilmem anlatabildim mi?

SEVGILI AKRABALAR UYUMAYALIM LÜTFEN!!!!
Yani Allahaşkına her fırsatta msn'e gireceginize bana olup bitenleri e-maille gönderinki Dünyanın dörtbiryanına dağılmış olan canlar bu vesileyle birbirinden haberdar olsun.Özellikle gençlere çok iş düşüyor.Taner Denli,Tuncay ve Ali Denli, Cüneyt Pehlivan,Tolga Denli,Ali Ortaş,Sinan Kılınç, ve adını sayamadıklarım uyumayın haber akışına katkıda bulunun..İnşallah hep iyi haberleri yazmak nasip olur ama Dünya hali işte akrabalardaki tüm gelişmeleri bu sayfada sizlerinde yardımıyla kolaylıkla bulabilirsiniz.Haberlerinizi erolbaba@erolbaba.com adresine yollayabilirsiniz.Herkese kucak dolusu selamlar.(17 EYLÜL 2007)

VATANA MİLLETE HAYIRLI OLSUN!
Amerikan Siyaset tarihinin en entellektüel kişilerinden biri olan ama Nixon'a yenilen Adlai Stevenson şöyle demişti:
-Ülkedeki tüm bilinçli ve akıllı seçmenlerin bana oy vermesi,kazanmama yetmez.Bana çoğunluğun oy vermesi gerekir.
Evet sevgili dostlar maalesefki çoğunluğun oyları belirliyor seçimleri kazananı,yani aptal ya da zeki farketmiyor..yani namuslu ya da namussuz farketmiyor..Kim çok oy aldı o kazanıyor..Şimdi birçok kişi CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal'ı suçluyor,elbet Baykal'ında hataları var ama inanın bana bu şartlarda CHP'nin başında Atatürk olsa çok fazla birşey değişmezdi diye düşünüyorum.
Arkana, Amerikayı,Avrupa Birliğini,Yeşil Sermayeyi,yağmur nereye yağarsa tarlayı oraya çeken aşağılık medyayı,tarikatları alırsan, birde üzerini halkın dini duygularını istismar edecek dini söylemlerle süslersen,birde gariban ve de aklısız bir kısım insanları kömürdü,çaydı,şekerdi kandırırsan sonuç bundan farklı olmaz ve hatta az bile sayılabilir AKP'nin aldığı oylar.Aslında % 60 almaları gerekiyordu ama olmadı,bir dahaki sefere inşallah!
Bir arkadaşım anlatıyor; Bizim köyün neredeyse tüm yetişkinleri alkol kullanır..Seçimden önce herkes AKP den şikayet edip duruyordu ama toplam 500 oyun 285'i AKP ye çıktı..bende bu işten birşey anlamadım diyor...
Aslında anlamayacak ne var,daha doğrusu anlatacak çok şey var ama neyse umarım milletimiz ve de devletimiz için hayırlı olsun deyip nokta koymak istiyorum seçimlere.(05 Ağustos 2007)

Hepinizi saygıyla selamlıyorum...Uzunca bir ayrılıktan sonra tekrar karşınızdayım..Aslında elbet bu kadar uzun süreli ayrılığı bende ıstemezdim lakin hani gönül cennet istiyorda günahlar bırakmıyor.Herşeyin üstesinden gelmişiz gibi başımıza yeni işler açmakla meşguldüm, o nedenle ihmal ettim sayfamı ama bundan sonra bu konuda daha dikkatli davranmaya çalışacağım..Ben tembeldim ama maşallah sizde benden geri kalmadınız..Bana sadece akrabalardan ve de arkadaşlardan haber akışı sağlamanızı istemiştim ama maaalesef tembellikte sizlerde benden geri kalmadınız..Neyse umudumu yitirmiş değilim..Bana Hollandadan e-mail atıp moral destek sağlayan sevgili kardeşim Doğan Bakır'a,Fransadan Müzeyyen Halama ve yine Eskişehirden sevgili kardeşim Bülent Batmazoğluna çok teşekkür ediyorum..Bir teşekkürde Şubat Ayı içerisinde Gaziantepte bulunduğum dönemde bana yakın ilgisini esirgemeyen sevgili kardeşlerim Ali Ekber Şahin,Cengiz Denli,Mehmet Mercanoğlu,Sedat Uğurluel,Şevket Özel,Tarık Ölçer ve Gürkan'a..Aytine gelince en iyisi o'na hiç gelmeyeyim..İbrahim Süslü kardeşimede ayrıca teşekkür ediyorum,onunla bir sonraki ziyaretimde hesaplaşırız.!
Bu arada ne mi yaptı,sessiz sedasız kırkıncı yaşıma bastım ve de hanyayı konyayı gördüm..hakikaten çok gıcıkmış kırklı yaşlar azmak gibi bir niyetim yok ama teneşirin ucunu görmeye başladım ve de moralim bozuldu..otuzlu yaşlardaki dostlara bu kırklı yaşları doğrusu hiç tavsiye etmiyorum bence şayet başarbilirlerlerse direkt ellili yaşlara çaktırmadan geçiversinler
Başka ne mi yaptım Türkiyeden çok sevgili Göksel Arıcı kardeşimle beraber Profosyonel Futbolcu Menajerliği işine soyundum ve de anamdan doğduğumdan beri ilk defa çok severek yaptığım bir iş buldum.İnşallah birlikte iyi işlere imza atacağımıza yürekten inanıyorum.
Başka mı..Eh ayıptır söylemesi Fenerbahçe Sampiyon oldu..Pele yani bizim oğlan VfR Mannheim'a transfer oldu...işte aklıma geldikçe yazacağım ama lütfen sizlerde bana yardımcı olunki sayfayı ayakta tutalım...Yani akrabalar ve de arkadaşlarıma sesleniyorum özellikle genç kuşaktan yardım bekliyorum..lütfen bana bilgi akışı sağlayınki birbirimizden haberimiz olsun.Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum...Erol BABA...Ayıptır söylemesi halen BABA....


Sevgili Dostlar,
Uzun zamandir hayalini kurdugum sayfamla ilgili calismalarima bugün nihayet baslamis bulunuyorum..Bu sayfada elimden geldigince siz dostlarima birseyler vermeye ve de degerli fikirlerinizi bana ilettiginiz takdirde siz dostlarimdan birseyler almaya calisacagim.Hayat su gibi akip gidiyor hayallerimizi nedense hep erteliyoruz ve bir bakiyoruzki ömrümüzün sonuna gelmisiz.Bence el ele verelim birlik olalim ve hic olmazsa hayallerimizin bir bölümünü dahi olsa gerceklestirmek icin birbirimize destek olalim.Dünyamizin iyiden iyiye kirlendigi su günlerde bizim birbirmize daha cok ihtiyacimiz var ve de olacak.Yolu dürüstlükten gecen ve de bogazindan haram lokma gecmeyen tüm canlara kapim acik,basimin üstünde yeriniz var.Bana göndereceginiz maillerinizi mümkün oldugu kadariyla Biz Bize kösemizde yayinlamaya calisacagim.Umarim bu sayede dostluk halkamizi genisletir ve de her konuda birbirimize yardimci oluruz.Daha henüz yolun basinda oldugum icin bazi eksiklilklerden ve de hatalardan dolayi hepinizden pesinen özür diliyorum.Sizlerinde katkilariyla bu eksiklilklerimizi giderecegimize inaniyorum.Sayfamizin henüz hazirlik asamasinda oldugunu bilmenizi isterim.Sayfami yogun islerime ragmen her pazartesi güncellestirmege calisacagim.Yardimlarinizi benden esirgemeyin lütfen.Saygilarimla
Erol BABA



http://www.youtube.com/watch?v=-9OBPTVBKW